Zam
Gün içindeki harcamalarımız, ödeyememekte olduğumuz kredi kartı borçlarımız ile kredilerimiz, temel ihtiyaçlarımız, özel ihtiyaçlarımız, kiralık evimizin...
Gün içindeki harcamalarımız, ödeyememekte olduğumuz kredi kartı borçlarımız ile kredilerimiz, temel ihtiyaçlarımız, özel ihtiyaçlarımız, kiralık evimizin ihtiyaçları, içinde bir sürü şey yazan faturalarımız, beklenmedik bir şekilde başımıza bir anda çıkıveren borçlar üzerine sürekli sürekli eklenen zamlar…
Geçtiğimiz gün elektriğe yüzde 14.9, otogaza 27 kuruş zam geldi. Sokağa çıktık. Mithatpaşa'nın üzerinde bulunan Gediz Elektrik'in önüne gittik. Mikrofonu uzattım,'Elektriğe zam geldi. Siz ne söyleyeceksiniz?' diye sordum. Vatandaşın biri gülümsedi. 'Diyecek bir şey yok. Şeriatın kestiği parmak acımazmış' dedi. İfadesiz çektim, mikrofonu hemen arkamda durup bizi izleyen bir diğerine uzattım: 'Elektrik zammı için ne düşünüyorsunuz?' Vatandaş, toz kondurmadı zamlara. 'Geçen yıl yapılan indirimlere sayılsın' dedi. 'Ödemekte zorlanmıyor musunuz?' soruma parmağıyla Mithatpaşa Caddesi üzerindeki lüks cipleri gösterdi. Lokantaların tıka basa doluluğundan yakındı. İnsanların gezip tozduğunu, paralarının bol olduğunu söyledi. Anlayacağınız, sorularımı kaçamak cevaplarla geçiştirdi güzel ağabeyim benim.
***
Bu ağabeyler her yerde. Her köşe başında, her sokakta, caddede, bankada, kahvede…
Bu insanlar biziz!
Lüks cipleri kendine dert edinen, cebinde lokantaya gidecek parası olmadığı halde gidenler üzerinden ekonomik değerlendirme yapan, sosyal medyadan üç beş gezen insan görünce kendi gezemiyor diye siniri kalkan hastalıklı bir milletiz. Cebimizdekini suya, elektriğe vermekten aylardır ne kırmızı ne beyaz et görmeyen midemizin içi gibi çöplük olmuş zihinlerimizle gelene gidene 'Eyvallah' diyoruz. Fesat varlıklar olmasak, ağrımasa hareket edecek yerlerimiz, elektriğe iki yılda gelen yüzde altmışa yakın zamma 'İndirim olmuştu ya, şimdi onu geri alıyorlar. Alsınlar tabii' demezdik. Eleştirme tuşumuz açık olsa, ufkumuz geniş olsa, geleceğimiz aydınlık olsa donumuza kadar soyulduğumuzu tam da donumuzu verirken anlamazdık.
1 Ekim tarihinde elektriğe, 2 Ekim tarihinde otogaza gelen zamla bir yıl içinde,
Elektriğe yüzde 60,
Doğalgaza yüzde 52,
Akaryakıta yüzde 30,
Gıdaya yüzde 50,
Tekel ürünlere yüzde 60,
Beyaz ete yüzde 40,
Süte yüzde 50 zam gelmiş oldu.
Hadi diyelim rakamlara kafamız çalışmıyor (Bunlar hep et yiyememekten).
Çiftçinin, pazarcının, esnafın halini de mi görmüyor gözlerin?
Eskiden 'İğne atsan yere düşmezdi' denilen dükkan sahiplerinin dükkan önünde bacak bacak üstüne atmış bütün gün surat beş karış oturmasına da mı denk gelmiyorsun?
Cipleri, lokantadaki doluluğu görüyorsun, insanların gezmesine tozmasına laf ediyorsun da Ödemiş'in kenar mahallelerinde yaşayan Alilerin, Ayşelerin, Fatmaların, Onurların açlıktan bir deri bir kemik kaldığını, parasızlıktan okuyamadığını, sefaletten insan arasına karışamadığını nasıl görmüyorsun?
Borcundan kahrolmuş nice ana, babaların kendini evinin tavanına astığını ne çabuk unutuyorsun?
Memleketinde ruh sağlığını kaybeden insanların yüzdeliğinin fazlalığını, yaşamak istemeyen sayısının çoğaldığını, antidepresan kullanımının gözle görülür derecede arttığını nasıl fark etmiyorsun?
'Kamu yararına' deyip İlkkurşun Mahallesi'ne giden yolu '300 metre kısaltmak için' katlettikleri 800 zeytin ağacı gibi seni de 'Kamu yararı' deyip katletmeyeceklerinin garantisini kim veriyor sana?
Bak gör, ihtiyaç olacak. 'Kamu yararına' deyip seni bile katledecek, üzerine de AVM yapacaklar. Demedi deme.
***
Şeriat mevzusuna gelince, 'Türk milleti, iyi niyetli midir yoksa değil midir?' anlayamadığım şu günlerde pop sanatçısı Sıla'nın 'Acısa da öldürmez' şarkısıyla son vermek istiyorum sözlerime. Bu gece hangi zamma yatacağız, yarın sabah hangi zamma kalkacağız da amcamın dediği gibi 'Şeriatın kestiği parmak acımazmış' diyeceğiz merak içerisindeyim. Her neyse, 'Bugün de donumuz var çok şükür' diyelim ve hadi sürü halinde söyleyelim:
Acısa da öldürmez
Cehenneme döndürmez
Hayatımı söndürmez
Gideni de döndürmez artık.