Yontulmamış, görgüsüz, kaba saba

Önce bir haber okuyalım: 'Mudanya’da feribot iskelesinde bir kadın, önce para istediği ardından da kocasına baktığını...

Önce bir haber okuyalım: 'Mudanya'da feribot iskelesinde bir kadın, önce para istediği ardından da kocasına baktığını iddia ettiği turist kadına tekme tokat saldırdı. Olay, Bursa'nın Mudanya ilçesinde feribot iskelesinin önünde meydana geldi. İddiaya göre kimliği belirlenemeyen bir kadın, Bursa'yı ziyarete gelen başka bir kadından para istedi. Kadın, turist kadının para vermemesi üzerine 'Kocama baktın' diyerek saldırdı. Darp edilen turist, çevrede bulunan vatandaşlardan ve polislerden yardım istedi. Turist kadının 'Polis yok mu?' diye bağırması üzerine saldırgan kadın olay yerinden uzaklaştı. Olay yerine gelen polis ekipleri, olayla ilgili inceleme başlattı.'

Yaşadığımız dünyayı küçük bir haberle resmedebilmek amacıyla alıntı yaptım bu haberi.

Şimdi anlatacaklarıma bakalım:

Ödemiş-Gölcük yolunu bilirsiniz. Buraya Genev yolu da denilir. Genev, yeni adı Gölcük olan Zeytinlik (belde) mahallesinin önceki adıdır. Ne çok isim değiştiriyoruz. Hatta isimlere ne çok anlamlar yüklüyoruz!

Şimdi bu cadde, Ödemiş'in yeni alışveriş caddesi olma yolunda Saraçoğlu (Hastane) Caddesi ile yarış halinde. Saraçoğlu Caddesi, alışveriş merkezi olarak kalmaya aday iken asıl adı Şehit Adnan Menderes Bulvarı olan Genev Yolu da pideci, kahvaltıcı, balıkçı, etçi ve tavukçu gibi yeme içme caddesi olarak gelişmeye devam edecek.

Eskiden Saraçoğlu Caddesi'ne Hastane Caddesi denilirken yeni hastane binası Ortaç Sokak'a yapıldığı için halk arasındaki hastane caddesi kavramı da yavaş yavaş değişecek.

Şehit Adnan Menderes Bulvarı, Dünya Koleji kavşağına kadar gidiyor. Sonra Zeytinlik'e kadar Atatürk Caddesi.

Bu cadde, Ödemişliler tarafından yürüyüş yolu olarak da kullanılıyor. Eşim de ben 'tehlikeli bir yol' desem de zaman zaman bu caddeyi arkadaşları ile beraber sabahları yürüyüş yolu olarak kullanıyordu.

Bu arada Pırlanta Evleri, Doktorlar Sitesi ve Kınalıkent var. Araç ve motorların da hız yaptığı bir cadde.

İşte bu Pırlanta Evleri ile Kınalıkent sitesine dönüş yapacak araçlar, dönerken zorluk çekiyor, karşıdan gelen araçları beklerken arkadan gelen araçların çarpma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlarmış.

Bu nedenle bazı kurumlara yazılar yazıp önce sağda bir cebe girip arkasından yollarına devam etmek istediklerini belirtmişler. Cep. Rica minnet yapılmış.

Buraya kadar güzel ve anlaşılabilir bir durum.

Fakat bir süre sonra bölgeye gelen kimi magandalar, bu cepleri işgal etmeye hatta kullanan şoförleri taciz etmeye başlamışlar. Özellikle bayan şoförler de bu ceplere girmeye korkar olmuşlar. Magandalar, araç veya motorları ile bu ceplere girip içki içiyorlar ve bağırıp çağırıyorlarmış. Hatta zaman zaman da araçları ile ceplerin giriş çıkışlarını kapatıyorlarmış.

Durum böyle olunca bölge sakinleri, yine rica minnet bu kez ceplerin giriş bölümlerini beton bariyerlerle kapattırıp giriş çıkışı önlemek istemişler ama magandalar alışmış bir kere…

Şimdi baştaki habere dönersek bir kadın, bir turistten önce para istiyor fakat alamayınca 'Kocama yan baktın' dayağı atıyor!

Benzeri olaylar, yurdun her yanından duyuluyor…

İşte Pırlanta ve Kınalıkent sakinlerinin yaşadıkları…

Bazen geç saatlerde Bozdağ'dan iniyoruz. Yol kenarındaki ceplerde park etmiş üç beş kişilik araçlar. Belli ki içki içiyorlar.

İçenlerin şişelerini toplayıp toplamadıklarını siz de biliyorsunuz. Muhabbetin ardından Ödemiş caddelerine inip egzoz bağırttıranları da biliyorsunuz. Özellikle Salı Pazarı mevki olarak bilinen Sağlık ve devamındaki Marmara caddeleri.

Maganda, argoda 'giyimi kuşamı yerinde olmakla birlikte yontulmamış, görgüsüz, kaba saba kimse' anlamında kullanılıyor. Serseri de 'belli bir işi ve yeri olmayan, durup dururken ona buna sataşan, başıboş kimse, kabadayı' demek…

Peki 'lümpen proletarya' ne demek? Onu da siz araştırın artık…

Bakmadan Geçme