Yolculuk hisleri
zaman su su uzak… görece çalıntı anlar ışık yanılsama… zaman su su akışkan hızlı suskun diller…...
zaman su
su
uzak…
görece
çalıntı anlar
ışık
yanılsama…
zaman su
su
akışkan
hızlı
suskun
diller…
zaman su
su
duru
solgun akşam
renk
yitimi…
zaman
sen
zaman
ben
ve
zaman
hepimiz
araftayız…
Bulutlar içinde akıyor zaman. Mekan kayıp. Boşlukta salınan zaman, işliyor belleklerde düşünceleri. Azıcık aralansa bulut, yitimi geri kazansa insan. Boşluk duygusu, sarsıyor ara ara insanı… Sonsuzmuş gibi gelen beyazlığın ve yumuşaklığın sarmaladığı bellekler, çıkış kapısı aralamaya çalışıyor kendine. Maviyi özlüyor mesela. Renkleri arzuluyor. Bir çocuğun içindeki heyecanla tuvale çarptığı renkleri toplamak istiyor ruhlar. Işıl ışıl ışıldayan heyecanlı döngülerden seçkiler yapmak istiyor. Bir atlıkarıncanın, balerinin renkli dünyasına düşüp yitmek istiyor çocukçasına. Ama beyaz inadına yürüyor, yürüyor üstlerine, bir pamuk deryasının içine düşmüşçesine…
Bir an geliyor sıyrılıyor beyazdan zaman. İlginç bir atmosfere dönüşüyor etraf. Mekansızlığı yürütüyor manzara. Karaya çalmış yeryüzü, yitmiş. Arada batmaya durmuş güneşin son ışıkları, kızılın her tonunu barındırıyor bir hat üzerinde. Üzerinde masmavi bir gökyüzü. Biz neredeyiz, araftayız… Tüm belirsizliğe, tuhaflığa rağmen müthiş bir manzara var kaçırılmayacak…
Öğütülüyor zaman çarkı arasında renkler ve sadece karaya bırakıyor yerini. Karanlığın içinde uzuyor bu kez söyleşiler. Ve alçalıyor mekan, hayat belirtisi veriyor yeryüzü. Üzerine yaldızlar saçılmış gibi parıldıyor mekanlar. Akşamın ışıkları, yeryüzünün yıldızlarına dönüşüyor yukarıdan seyredilen. Işıl ışıl, göz alıcı…
Ve toprağa değiyor ayaklar alkışlar arasında. İnsanın hissetme ve sağlam yere basma duygusu tatmin oluyor, yüzlerde ifadeler yumuşuyor, akşam karanlığına inat parıldıyor gülüşler.