YENİ, YİNE, YENİDEN
Tarihin izine düştünüz mü bir kez kaptırırsınız kendinizi geçmişin büyüsüne. Başka adımlar üzerinden geçerken adımlarınız 'kimlerdi...
Tarihin izine düştünüz mü bir kez kaptırırsınız kendinizi geçmişin büyüsüne. Başka adımlar üzerinden geçerken adımlarınız 'kimlerdi acaba bu adımların sahipleri?'diye gayriihtiyari bir düşünceye kaptırırsınız kendinizi. Geçmişe dair düşünceler büyürken kafanızda, detaylarda yakalamaya çalışırsınız aradığınız sorunun cevabını. En azından onların hayata katmaya çalıştığı anlamı yakalamaya çabalarsınız geriye bıraktıklarında…
Tarihi bir mekanı gezmek hüzün verici çoğu zaman. Bir de tamamen terkedilmiş, yaşanılmaz hale gelmişse. Böyle dediğime bakmayın gün boyu ziyaretçileri ile en ince detaya kadar irdelenen bu mekanlar geceleri gömülüyor yalnızlığına ve belki de o zaman çöküyor hüzün üzerlerine. Geçmişte farklı bir anlayışla yapılmış her ne varsa bugünün anlayışına sahip ziyaretçiler tarafından – her biri kendi birikim ve algısıyla- yordanarak geçen gün akşama kavuştuğunda,adımlar tek tek uzaklaştığında hayvan sakinlerini ağırlayacak elbette…
Geçen hafta Efes Antik Kentini ziyaret ettik misafirimizle. Kaçıncı gidişim doğrusu bilmiyorum ama her gidişimde yeniden aynı hislere kapılıyorum. Sanki yeni gitmiş gibi, ilk kez görüyormuş gibi. Bu mevsimde ayrı bir havası var. Bahara gözünü yeni açmış doğanın içinde, yeni ile eskinin buluşması yine muhteşemdi. Yüzünü yenilemiş mevsimin eskiyi sarmalaması…
İnsanların o günün şartları içinde sahip oldukları öngörülü yaklaşım, şehir planlaması, yapılan eserlerdeki işlevsellik, incelik ve okumaya verilen değer – bence böyle anıtsal bir kütüphanenin yapılması bunun göstergesi- her seferinde yeniden şaşırtıyor beni. Alt yapı sorunu çözülmüş, yapılarda sanata önem verilmiş ve sosyal aktiviteler için ayrılmış bölümlerin işlevselliği, günlük yaşamın içinde de – yamaç evleri, mozaik yer döşemeleri-estetiğin gözetilmesi özellikle gelen misafirleri etkisi altına alıyor…
Sütunlu yolu tırmanırken akşamı yakalıyoruz. Yavaş yavaş inen akşam, mekanın da sunacaklarını 'şimdilik bu kadar' dercesine noktalıyor. Hava da mevsimin serinliği ile sarmalıyor bizi. Açık havada geçmişe çıktığımız yolculuğumuzu dönüş yolunda değerlendiriyoruz bir kez daha. Üzerimizde oluşturduğu etkisi ve yeni hislerle ayrılıyoruz usulcacık oradan. Mekanı sahiplenen kedilere emanet ederek.
bir dansın kıvrak ritmi
sıradanı
sıra dışı kıl
aşınmış yolların
yeni yolcusu
eskiye selam dur
vakit geçer
geçerliliğe prim ver
ve
çocuk
yüreğinde düşler
yüzünde taze gülüşler
hapsolsun karelere
adım adım büyüyüşler…