Yeni Yıl ve Dileklerim!
Sevgili dostlarım, geldik mi 2019’un sonuna? Nasıl geçirdik, neler başımıza geldi, neleri kaybettik, kazandığımız neler oldu...
Sevgili dostlarım, geldik mi 2019'un sonuna? Nasıl geçirdik, neler başımıza geldi, neleri kaybettik, kazandığımız neler oldu bir anda beynim resetlendi sanki. Her şeyi unuttum (!) kaybettiklerim değil kazançlarım aklımda. Kötülükler değil, iyi olanlar yüreğimde ve yeni umutlarla sanırım ben çoktaaann 2020'ye girdim.
Çocukluğumuzda şöyle olurdu, böyle olurdu demeyeceğim. Lakin benim çocukluğum, şu anda koca kadın ve adamların doğumuna bile tekabül etmez. 1680 yıldır dünyada gibiyim (!) o yüzden o güzel günlerden bahsedip de sizin şu anki sahte ve yüzeysel mutluluklarınızı yüzünüze vurmayacağım. Bu, şu döneme rağmen gerçekte seven ve samimi olan dostlarıma şahsımın hatası olur. Dua edelim ki hala iyi ve kıymetli değerlerimiz var etrafımızda, yoksa değil devreden yıl, daha devretmeyenini dahi umutsuzca bekler olurduk.
Yeni yıldan dilediklerim;
Öncelikle sağlık diliyorum, sevgi ve merhamet diliyorum, adalet ve saygınlık diliyorum, minnet ve tevazu diliyorum, nezaket ve vicdan diliyorum. Ve Tanrı, bunlardan yoksun olan bütün insanlardan iyi olanları uzak tutsun diye dua ediyorum. Çünkü kötülerin yanlışlarını düzeltmek hep iyilere, kötülerin kötülüklerinin ardındaki esas olanı öğrenme ve anlayış geliştirme duygusu hep iyilere, kötülüklerin derdini, lafını sözünü, sözlü ya da fiziksel şiddetini kendini koruyamayan ve ezilen hep iyilere düşüyor.
O yüzden yüreğinde öncelikle kendine sevgisi olmayanlara sevgi, bencil ve kibirlilere başkalarına karşı saygı, uzuvlarıyla hareket eden ve o küçük şeyin arkasına saklanan zavallılara önce insan olmayı yeni yılda sen nasip et Tanrım.
'Teşekkürler dostlarım' neden mi? Yaklaşık 15 günlük ara verişimin nedenini sizlerle paylaştığımdan itibaren çok fazla dostum telefon, mesajla bana ulaşıp güzel dileklerini ilettiler. Hepsine sizlerin önünde ayrı ayrı teşekkür etmek isterim.
Mektup;
Ve yine aynı durumla alakalı, kapalı kapılar ardına rağmen beni unutmayan sevgili kardeşim, sen de bana böyle ulaştın!
Gazetenin merdivenlerinden dün çıkarken yine güzel bir mektup karşıladı beni. Yüreği yaptığı hatalarıyla ezik, bir o kadar da bunca vahşi olaylara neden olan insanların kendileriyle aynı kefeye konulmamaları için çırpınan Osman kardeşimin cezaevinden gönderdiği mektuptu. Sana ve koğuş arkadaşlarına da teşekkür ediyorum kardeşim.
Yazının sonlarında diyor ki; 'Kimse bizi sormuyor, dile getirmiyor'. Haklı yanınız vardır muhakkak, netliğini bilemiyorum. Ancak şunu biliyorum ki yaşamak zorunda kaldığınız cezaevinde sosyal etkinlikler ve sizi geliştirmek adına yapılan çalışmaların birçoğuna siz katılmıyorsunuz.
Aylar önce cezaevi ziyaretimde tarihleri ve kaç kişinin katıldığıyla ilgili bilgiler bana geçilmişti. O zamanlarda da yazdım güzel kardeşim; sen ve senin gibi yüreği hala insan olabilmek adına çarpan kardeşlerimin tek yapacakları şey, sosyal etkinliklere katılmak, sosyal etkinlik için istekte bulunmak ve aranızda geliştireceğiniz herhangi bir söz olur, yazı olur, sohbet olur bunları bir program şeklinde yaparak içeriden dışarıya toplumsal bir mesaj göndermenizdir. Zira dışarıda olduğumuza bakmayın, daha önce de dediğim gibi siz daha güvendesiniz.
Belki de biz dışarıdakilerin siz içerdekilerden öğreneceği, ders çıkaracağı çok şey vardır. Bilemeyiz ki? Hazırlayın bir söyleşi, müdürünüzden de rica ediniz bizi, hem çekim hem de haber yapmak adına davet etsinler. Ben seve seve gelirim. Yeter ki gözü gören, yüreği sevgi ve iyilik adına atan, dilinde güzellikler olan ama geçmişte yaptığı hatalardan ders çıkaran siz bir araya geliniz.
Kendini en iyi ifade etme şekli konuşmak ama etkili konuşmak ve paylaşmaktır. Sizin böyle bir şansınız var. Bulunduğunuz kurumun kuralları dahilinde, söylediğim güzelliklere adım atabilirsiniz/atabiliriz. İstemeniz ve gayret göstermeniz yetecektir.
İçeride yatıyor olabilirsiniz, neden niçin yattığınızı da bilemeyebilirim ancak hak ve adalet ve saygınlığa kıymet verip her platformda bahseden bendeniz (Bunu artık beni okuyanların ve tanıyanların hemen hemen hepsi bilir), doğru denileni gözümle (yetmez), yüreğimle (yetmez), beynimle harmanlamam lazım ki 'şu doğrudur' diyebileyim. Hadi siz kardeşlerim bir ışık açın, biz o ışığın ardından gelmeye çalışalım. Olmaz mı?
Tanrı, kimseyi gördüğünden geri koymasın. Kimseyi anlık hataları ile sınamasın. Hak eden, cezasını elbette çeksin/çekiyordur da ama ıslah olanların da hayata bağlanma umutlarını ellerinden almamamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bu bağlamda tüm kader mahkumlarının da yeni yıldan daha umutlu olmaları dileğiyle, tüm okurlarımın sağlık, huzur ve şansla yeni yıla ilk adımlarını atmalarını diliyorum.
Bugünlük son söz;
Bilmediğiniz, emin olmadığınız, kızgınlık halinde birilerini karalamanız çok basit olabilir ancak onlara yapılan iftiralar, bir ömür boyu yakanızı bırakmaz. Zira Tanrı'nın ilahi adaleti olduğuna inanın!
Sevgiler…