Yeni rota

Şöyle bir sihirli değneğimiz olsa da dokunsak hayatımıza. Neleri değiştirirdik değil mi? Acıları, gözyaşlarını, yılgınlıkları, kırgınlıkları,...

Şöyle bir sihirli değneğimiz olsa da dokunsak hayatımıza. Neleri değiştirirdik değil mi? Acıları, gözyaşlarını, yılgınlıkları, kırgınlıkları, acımasızlıkları, bizi yoran, acıtan, duygularımızı kanatan her ne varsa hepsini değiştirirdik herhalde. En çok da bizi inciten ve güvenimizi sarstığı için kırgın olduklarımızı şöyle bir dokunup atıverirdik herhalde hayatımızdan. Güven dediğin, ortası olmayan bir şeymiş. Ya var ya yokmuş. Güven hissi birine karşı bir kez kırıldı mı tekrar kurmak kolay değil. Güvenini sarsan birine yeniden güvenmek ne kadar mantıklı olabilir ki? Tıpkı hep aynı yoldan gidip farklı bir yere çıkacağını ummak gibi. Hiç akıl krı değil.

Sihirli değneğimizle dokunabilsek hayatlarımıza, çıkartsak tüm olumsuzlukları ya da internetteki 'atla' butonu gibi, istemediğimiz bir kişi çıkınca atla butonu ile onu geçiştirebilsek ama o kadar kolay değil ki imtihan meydanı. Düşündüklerinle yaptıkların, beklentilerinle gördüklerin, umduklarınla karşılaştıkların örtüşmüyor çoğu. Kurgu değişiyor sürekli. Her zaman çıkartamıyorsun hayatından rahatsız olduklarını.

İçini üşütüyor kış misali yaşadıkların. Ayazı yemiş yaprak gibi kalbin titriyor. İncinmiş kalbine 'geçmiş olsun kalbim' diye mırıldanmak deva olmuyor. Onmuyor, olmuyor, bir daha toparlanmıyor yürek…

Öyle ya, yorgun bir kalbi ne diriltir ki? Ok misali delip geçmişse sözler yüreği, yaraya tuz basmak işe yarar mı ki? Daha fazla acıtmaktan öteye nasıl geçilir ki? Ancak 'zaman ilaç' deyip yol almak kalır geriye…

yorgun yıllara ektinse tohumları

taze baharları beklemek niye

hoyrat rüzgarlar çoraklaştırdıysa

güven fidanının boylanmasını

ummak niye

bulamadınsa beklediğini

aynı yolda yürümek niye

çiz bir çizgi

çiz yeni rotayı…

Bakmadan Geçme