Yeni Dünya Düzeni -Tanrısal Krallık-

Pazar günü Tepekule Kültür ve Kongre Merkezi’nde Yehova’nın Şahitleri, Bölge İbadeti için toplandı. Tepekule, İzmir’in Bayraklı...

Pazar günü Tepekule Kültür ve Kongre Merkezi'nde Yehova'nın Şahitleri, Bölge İbadeti için toplandı. Tepekule, İzmir'in Bayraklı ilçesinde bir mahalle. M.Ö. 3000 yıllarında Smyrna'nın kurulduğu ilk yerleşim alanının adıdır. Muazzam bir kongre salonuna biz konukları saymazsak 1500 Yehova'nın Şahidi katıldı. Yehova, Tevrat'ta Yahve adıyla bildiğimiz yüce Allah'tır.

Şimdi bana sorabilirsiniz, 'Yazar hanım, sen değil misin bize 'Atatürk Cumhuriyetçiliği ve Kuran-ı Kerim Müslümanlığını iyi öğrenin, yeri gelince Osmanlıca denilen eski Türkçenin de kültürel zenginlik olduğuna dikkat edin ve bu ölümsüz değerlerimize sahip çıkın' diyen? Peki o halde neden başka bir inançtaki kişilerin ibadetini önemsiyorsun?' diye.

Sevgili canım okurum, elbette 'Sahip çıkalım' dediğim değerlerimizin farkında olalım ve onları askerlerimizin vatanı bekledikleri gibi koruyalım. Öte yandan dünyadaki oluşumların ülkemizi nasıl etkileyebileceğine de dikkat kesilelim, lütfen.

Yaklaşık iki aydır Yeni Dünya Düzeni, Büyük Ortadoğu Projesi -Beklenen Mesih- üzerine yazılar yazdım. Bugünkü yazım da bahsetmiş olduğum yazı dizisinden bağımsız değildir. Birbirini etkileyen ve bütünleyen yazılar olmasına özen gösteriyorum çünkü hakikaten artık dünya globalleşti yani küçük bir kasaba haline geldi. Milletler, diğer milletler ile insanlık tarihinin başlarında olduğu gibi kaynaştı. Kültürel anlamda alışveriş içindeyiz. Kültürleşme dedikleri de bu zaten. Böylesi bir durumda siyaset ile din; birbiriyle ister istemez bağlantılı olan, çok önemli toplumsal kurumlardır. Dini oluşumun inanç boyutu, hiç şüphesiz nasıl mevcut ise toplumsal siyasi yönü de medeniyetlerin oluşumunda yoğun bir etkiye sahiptir. Batı medeniyetinin siyasetini iyi anlamak için onların dini oluşumlarını da bilmek gerekiyor. Onları öğrendikçe aslında kendi kutsalımızın da toplumsal gerçekliğimizin de daha iyi idrakine varıyoruz.

Yehova'nın Şahitleri, ibadetleri ile Tanrısal Krallığa hizmet ediyor. Tanrısal Krallık, Yeni Dünya Düzeni ile kurulacak. Dünyanın sonuna doğru bütün milletleri kapsayan Armegeddon Savaşı'nın ardından yeryüzünden tüm kötüler temizlenecek. Cennet -Yeni Dünya Düzeni- böylece başlayacak. Tevrat'ta vaat edilen topraklarda kurulacak olan Tanrısal Egemenlik'te kral, İsa Mesih olacak.

Bizim kültürümüzde, kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de cennet dediğimiz oluşuma Batı dünyası ise Yeni Dünya Düzeni diyor.

Kitab-ı Mukaddes'te -Tevrat, Zebur, İncil- Tanrı'nın Krallığı'nın asla yıkılmayacak bir yönetim olduğu açıklanır. Tevrat-Daniel Peygamber 2: 44; 'Tanrı'nın Krallığı asla yıkılmayacaktır' İncil –Matta 6:10; 'İyiler, inançlı iyi niyetliler sonsuza kadar yaşayacak. Ölenler ise ölüm denilen derin uykudan uyanarak sevdikleriyle yepyeni oluşumda yaşayabilecekler.'

Yehova'nın Şahitleri ile olan görüşmelerimde Batı dünyasının bekledikleri Mesih inancını öğrendiğim kadar kendi değerlerimin de daha çok bilincine vardım diyebilirim.

'Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez' diyen Yunus Emre'nin evrensel bir sufi olarak söylemiş olduğu mısralarını 700 yıl sonra okurken duygulanmamak mümkün mü sevgili okurum? Bu toplumun inancının DNA şifresini işte böylesi aşıklar inşa etmiş ki biz halen bugün bu sözün etkisindeyiz.

Etkisindeyiz derken elbette herkesin bu görüşe inanmak gibi zorunluluğu yok ancak toplumun önünde konuşurken biraz daha dikkatli olmak gibi de bir görevimiz olduğunu düşünüyorum.

Bazı bilim adamları Allah'a inanmıyor. Bireysel anlamda hiç problem değil ama konuşma yapan, program yapan kişiler sözde Müslümanlara kızgınlıklarından da ötürü birkaç dakika içerisinde dini oluşumunu nasıl yerle bir ettiklerini anlatıyorlar. Daha ötesi kendisini sosyal hayvan kabul edip ölüsüne de leş diyen bir bilim adamı, belki farkında olmadan bu toplumu dinamitliyor.

Tasalıyım; sözde Müslümanlar ve sözde Cumhuriyetçiler, bu ülkenin değerlerine epey bir zarar verdi. Yazılarımda elimden geldiğince toplumsal gerçekliği anlatmaya çalışıyorum. Değerlerine ilaç atılan bir toplum haline getirildik. Kaç yerden ateş altındayız.

Şehitlerimize içimiz yanarken öte yandan birilerinin şehitlik kavramını siyasi beklentileri uğruna kullanmaları ne kadar yanlış ise 'Şehitlik de ne ya?' demenin toplumsal karşılığı yok çünkü bu toplumun dini ve kültürel değerleri var. Din diye her söyleneni sorgusuz sualsiz kabullenmeyelim fakat 'Ne faydası var ki?' diyerek elimizin tersiyle de ittirip atmayalım.

Bilmediğimizin düşmanı ya da esiri olmak yerine anlamak için okuyup öğrenmek şart…

Ölümsüz olmak sadece bir iman meselesi değil, aynı zamanda da iyi bir birey olmaya da bağlı. Gönülleri anlayışla, sevgiyle, aşkla cilalamak gerek. Hedefimiz, iyilik üzerine olursa yeni oluşumda yerimizi alabileceğiz.

Yeni Dünya Düzeni için kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de Enbiya Suresi 105. Ayet'te 'İyiler yeryüzünü mülk edinecekler' ayeti ile de kastedilen cennet, bu dünyada meydana gelecek. Kimileri, göklerde ya da ruhlar aleminde cenneti bekliyor. Kuran-ı Kerim'i anlamak için okursak, birilerinin değil de İslam dininin kutsal kitabı Kuran-ı Kerim Müslümanı olabilirsek ölümün sadece bir uyku olduğunu, cennet düzeninin bu dünyada kurulacağını öğrenmiş oluruz.

Ötelerde değil, cennet yine bu dünyada olacak. O halde ahiret denilen mekan da dünyanın yeni düzeni yine burada var olacak. Değerlerimizin kutsalımızın bilincinde toplumumuza karşı daha fazla duyarlı olabilmek ve Aşıklar Ölmez kervanına biz de katılabilelim dileğiyle…

Bakmadan Geçme