Yardım Ettiğinle Destek Olduğunun Söylenme Vaktidir!
Sevgili dostlarım! Bugünkü konumuz bizim yaşlardaki insanların utana sıkıla yaptığı şeylerin aşikar yapılmasının şart olduğu durumuna...
Sevgili dostlarım! Bugünkü konumuz; bizim yaşlardaki insanların utana sıkıla yaptığı şeylerin aşikar yapılmasının şart olduğu durumuna olan inancımdır. Çünkü dönem göstermiştir ki artık bunların azlığı, insanların bencilleşmesi, kibir ve egonun tavan yaptığı bu dönemde bir elin verdiğini diğer elin görmesi muhakkak şart olmuştur.
Bunu okurken sakın bana hayat pahalılığı demeyiniz. Bizim çocukluk dönemlerimizde de insanlar bolluk içinde olmasalar da birbirlerine yardım etme ve birinin acısına ortak olmak gibi manevi duygular taşırdık. Dolayısıyla birinin acısı bir apartmanın, bir mahallenin hatta bir şehrin acısı olurdu. Bahsettiğim şey, cinayetler ya da insan müsveddelerinin yaptığı pislik işler değil.
Biz; komşumuzun yüzünün düşmesinden, bir yaşlının kendini yalnız hissetmesinden ve bir çocuğun gözünden akan yaştan bile kendimizi sorumlu tutar ve elimizden geldiğince onlara bu durumlarını yaşatmamaya çalışırdık. E hoş biz de iyilik melekleri değildik ancak aile, komşu, yaşlı, çocuk gibi kavramlar ve manevi duygularla büyüyen çocuklardık.
Evet, eskiden birilerine yapılan desteklerden utanır, bilinmesini ya da konuşulmasını istemezdik. Çünkü çoğumuz böyleydik. İçimizde kötüler de olsa onların bizden öğrendikleri çok şeyler olacak ki zaman içinde onların iyi bir anne, baba ve hatta topluma faydalı birey olduklarını görmek de nasip olmuştu.
Evde büyüğün olması dert değil, destekti. Bayramlarda büyükleri ziyaret etme ritüeli zevk verirken şimdilerde tatil konsepti yerini aldı. Yaşlıların bir ağırlığı vardı. Şimdi olanların bazılarından ben bile tırsıyorum. Bazen hamurumuzun bu kadar bozuk olduğu düşüncesi, beni yaralarken başkalarına çamur atmayı yeğliyorum. 'Onlar geldi bizi bozdular, bunlar çıktı maneviyatımız gitti' gibi. Ancak gerçek şudur ki hala maneviyatlarına bağlı yaşayanlarımız varsa demek ki insanların kendi kişilikleri ile de doğru orantılı diye düşünüyorum. Hah eskiden kötüler parmakla gösterilir, ondan uzak dur denilirdi. Şimdi iyiler gösteriliyor ve ne acıdır ki insanlığımızın gereği yaptığımız her şey çok matahmış gibi yine bize dönüyor.
Yahu bir kadına sahip çıkmak, bir çocuğu sevmek, bir aile büyüğünü evinde misafir etmek, olmayan komşunla olanı paylaşmak, tanıdığının derdini kendi derdinmiş gibi sahiplenmek, aç ya da açıkta kimse kalmasın diye uğraşmak. Ahlak ve adalet içerisinde sevmenin ve saygının baş değer olduğunu anlatmaya çalışmak bir nimet değil, insanlığın getirdiği manevi duygulardan sadece birkaçıdır.
İşte biz bunları ışık hızıyla kaybetmeye başlayınca hamuru sağlam insanlar 'iyi insan' olarak nitelendirilmek zorunda kalıyor.
O halde kime ne yapıyorsanız ona değil ama başkalarına göstere göstere yapınız. Birinin hayatını olumlu yönde değiştiriyorsanız yazın, çizin, anlatın, söyleyin çünkü belki zamanın en büyük hastalığı olan kibir ve kıskançlık, belki bu şekilde hayra nüfus etmeye başlar.
Emeğinize kimseyi ortak etmeyin ancak kimin emeği varsa hakkını da yemeyin. Yardımcı olduğunuz herkesi isim olarak deklare etmenize gerek yok ancak yaptığınız iyilikleri insanların gözünün içine sokun. Ey Allah'ım! Bir gün gelecek ve 'Sen böyle sözler edeceksin' deseler inanmazdım. Zamanın beni getirdiği duruma bakın. Susunca bilmediğimizi, tartışmayınca haksız olduğumuzu, emeğimizi ya da desteğimizi göstermeyince bir şey yapmadığımız ya da kimseye bir hayrı yok gibi yapacağınız gıybetleri geride bıraktık. Artık mütevazı olmak, desteği saklamak yok. Rica ediyorum iyi insanlar yardım ediniz, ettiğiniz yardımı bizlerin gözlerine sokunuz, sokunuz ki belki bizden de utanan ve yardım etmek isteyen insanlar sizi örnek alırlar. Belki de bu kez kıskançlık, başkasının hayrına sebep olur ha ne dersiniz?
Dedikten sonra bugünlük de bu kadar. Sevdiklerinize iyi bakınız. Aşk ve şans sizden eksik olmasın inşallah.
Sevgiler…