ÜRETMEZSEN KÖLELEŞİRSİN
İnsanoğlu, tüketmek için üreten bir canlıdır. Ürettiği, tükettiğinden fazla ise fazla olan kısmını, üretemediği malları takas...
İnsanoğlu, tüketmek için üreten bir canlıdır. Ürettiği, tükettiğinden fazla ise fazla olan kısmını, üretemediği malları takas yoluyla elde etmek için kullanır. Eskiden sadece mal karşılığı mal yoluyla takas gerçekleştirilirdi fakat paranın icadıyla birlikte üretim fazlası; önce paraya çevrilmekte, sonrasında ise ihtiyaç duyulan diğer malları satın almak için kullanılmaktadır. İşin özünde insan, kendisinin ve ailesinin tüketeceği şeyleri üretmeye çalışır ve elindeki üretim fazlası ürünleri diğer ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ihtiyaç duyduğu diğer malları temin etmek için değiştirir.
Tüketeceği malları üretemeyen bir insan, bunları satın almak zorundadır. Yani üretemediği her şey için daha fazla para ödemesi gerekmektedir. Üretmediği her ürün veya hizmet için daha fazla para öder ve daha fazla paraya ihtiyaç duyar.
Üretmeden tüketen en büyük kesim, memurlardır. Ürettikleri tek şey hizmettir. Kendilerinin tüketeceği hiçbir şey üretmedikleri için tükettikleri hemen hemen her şeyi satın almak zorundadırlar. O nedenle birçok memurun ekonomik sıkıntıda olmasının temel kaynağı budur. Her şeye sürekli para ödemek zorundadırlar. En basitinden salçaya, zeytinyağına, yumurtaya hatta hazır çorbaya… Fakat kendi tarlası olan ve küçük yerlerde yaşayan, işi dışında üretime katılan memurlar, meslektaşlarına göre daha şanslılar. Hem sabit gelirleri vardır hem de en azından kendi temel ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yaparlar.
Köylerde yaşayanlar, kendi tükettikleri ürünleri elde ettiği için belli açılardan daha şanslıdırlar. Mesela et, süt, yumurta, sebze ve meyve gibi tükettikleri birçok şeye para vermeden sahip olurlar. Ancak onların sıkıntı duydukları şey ücretliler gibi belli bir sabit gelirlerinin olmamasıdır. Elektronik ürünler, deterjanlar ve mobilyalar gibi kendilerinin üretemedikleri katma değeri yüksek şeyleri elde etmek için para kazanmaları gerekir. Ancak her ne kadar üretim alanında bilgili olsalar da ticaret ve özellikle pazarlama alanındaki bilgileri ve tecrübeleri fazla olmadığı için para kazanmak açısından dezavantajlı durumdadırlar.
Çiftçilik yapan birçok insanda gördüğüm, çiftçilikten bıkmış olmalarıdır. Ben, bunu modern aletlerle tarım yapmamalarına bağlıyorum. Çünkü beden gücüyle tarım, gerçekten çok zor bir iş. Ayrıca mevsimsel dış etkenler, bitkisel hastalıklar ve zararlılar, ürünü çöp haline getirebiliyor. Bütün emekler birden yok oluyor. Bütün umutlarını yapacağı hasada bağlayan çiftçi, hal böyle olunca borcunu ödeyemiyor. Bire sıfır, elde var sıfır. Olanı da kaybeder insan.
Üreten insan, kimseye muhtaç olmaz. Doğa, insana yaşayabileceği her şeyi sunar. Hem de karşılığında hiç para istemez. Ancak onun dilinden anlamalısınız. Aksi takdirde sürekli tüketen bir varlık haline gelirsiniz ve sürekli başkalarına muhtaç olarak yaşarsınız. Eski toplumlarda kölelik sistemi vardı. Şimdi ise modern kölelik var. Ancak adının içinde köle kelimesi geçmiyor. Topraktan ve üretimden koparılan insanlar, sisteme bağımlı hale geliyor.
Ülkeler için de aynı durum geçerli değil mi? Televizyondaki ekonomi programlarını dinlerseniz ilk sözleri: Üretmeliyiz. Çünkü üretemezsen köleleşirsin. Bunun adına her ne dersen de ancak durum böyledir. Bu insanlar için nasılsa devletler için de öyledir. O nedenle üretmeliyiz, üretmeliyiz.