Umutların Mezarı: ÖDEMİŞ TEKSTİL (3)
Babam Mehmet Aksarı'nın anısına… Serbest piyasa egemenliği   24 Ocak 1980 Kararları, serbest piyasa...
Babam Mehmet Aksarı'nın anısına…
Serbest piyasa egemenliği
24 Ocak 1980 Kararları, serbest piyasa koşullarını ve ekonomimizin dünya ekonomisiyle hiçbir önlem alınmadan bütünleşmesi için alınan kararlardı. Sıkı önlemler alınması, işçi haklarının yok edilmesi, sermayeden yana yeni bir paylaşım düzeninin kurulması amaçlanıyordu. Zaten ardından bir askeri darbenin gelmesi rastlantı değildi. Ancak askeri bir yönetim altında uygulanabilirdi 24 Ocak Kararları. Bu arada çok ortaklı halk şirketi özelliğinden giderek uzaklaşıyordu Ödemiş Tekstil. Ardı ardına yapılan olağan ve olağanüstü genel kurullarda halkın birikimleri/hisseleri, devede kulak denilecek derecede küçülüyor ve ekonomik bakımdan değersiz birer kağıt parçasına dönüşüyordu. 1991'in mart ayında üretim duruyor, işçiler ücretsiz izne ayrılıyordu. İşçiler; haklarını almak için yürüyüşler yapıyor, haklılıklarını kamuoyuna bildirilerle duyuruyor, imza topluyor ve belki çare olur diyerek otobüslerle Ankara'ya gidiyordu. Eski garajın girişinde ilk işçi temsilcisi Hasan Çavuş'un bir masa ve sandalye atıp imza topladığına şahit oldum. İmza da vermiştim bu haklı mücadelelerinde…
5 Nisan Kararları ve sonun başlangıcı
Başbakan Tansu Çiller Hükümeti'nin aldığı 5 Nisan 1994 Kararları; TL'nin % 30 oranında değer kaybına neden oluyordu. Ödemiş Tekstil de bundan payını alıyordu. Özelleştirme denilen talan düzeninin dolandırıcı kılığında temsilcileri ortaya çıkıyor ve Haziran 1994'te Ödemiş Tekstil Fabrikası, bir daha açılmamak üzere kapanıyordu. 413 Tekstil işçisinin hak arayışı sonuçsuz kalıyordu. Üzerinde herhangi bir mal varlığı ya da maddi değeri bulunmayan Ödemiş Tekstil A.Ş.; orada mezbelelik, koyun-kuzu otlatılan bir arsa olarak duruyordu. İlk işçi temsilcisi Hasan Çavuş'un şu sözleri, çivi gibi çakılı duruyor belleğimde: 'FABRİKAYI İŞÇİLER DEĞİL, YÖNETİM BECERİKSİZLİĞİ BATIRMIŞTIR!' Sanırım siz de unutmazsınız!
Başkentten yazdıklarım
1974'te Ankara-Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü'nde başlayan öğrenim hayatım 1978 Mart'ında Malatya'ya tayinimle devam etti. Ödemiş ile olan bağımı hep korumaya çalıştım. Ödemiş Tekstil, ailemizin kanayan yarasıydı. Babam Mehmet Aksarı -İmam diye tanınır, bilinir- son nefesini verinceye kadar dişinden tırnağından arttırarak aldığı Ödemiş Tekstil hisselerinin akıbetini inatla ve sabırla sorup durdu. Hem de önüne ilgili ilgisiz kim gelirse gelsin! Ben de evlenip yerleştiğim Başkent Ankara'dan gazetemiz Küçük Menderes'e çok sık olmasa da yazdım. Duyarlılığımı iletmek, görüşlerimi paylaşmak istedim. Şimdi yayınlanış sırasıyla o yazılarımı sunuyorum:
25 Mayıs 1999
Ödemiş'in Kanayan Yarası : Ödemiş Tekstil (3)
1970'li yıllarda kısa adı ÖTAŞ olan ÖDEMİŞ TEKSTİL ANONİM ŞİRKETİ kurulmuştu. O zamanki kaymakamımızın önderliğinde başlatılmıştı kuruluşu. Dün gibi hatırlıyorum. Ödemiş Şehir Salonu'nda Doç. Dr. Oğuz Çataloğlu'nun konuşmalarını. Tıklım tıklım doluydu salon. Çataloğlu'nun bir elinde iplik, öteki elinde pamuk anlatıyordu salonda:'Eğer fabrika kurulursa biz, tarlada çalışacak amele bulamayız!', 'Buraya vereceğimiz paraya ne kadar faiz alacağız?' diye karşı çıkan toprak ağalarına ve faizcilere yanıt veriyordu Çataloğlu. Ecevit iktidarının Halka Açık Şirketler (Halk Sektörü) kurulmasına önayak olduğu günlerdi. Pek çok Ödemişli ÖTAŞ'a üye oldu, hisse satın aldı. Temel atıldığı günün kalabalığı, gözümün önünden hiç gitmiyor…
Aradan zaman geçti. Tekstil çalışmaya başladı. Üç vardiya işçiler, iplik üretmeye yoğunlaşmışlardı. MC dönemlerinde fabrikada örgütlü DİSK TEKSTİL-İŞ Sendikası'nın karşısına MHP'nin MİSK'i çıkarıldı. Gece yarılarında açık tutulan 1. Noter'den işçiler, zorla sendika değiştirmeye zorlandılar. 12 Eylül oldu.
İş Bankası, Kalkınma Bankası, Tansu Çiller'in yakınından bir iş kadını derken fabrika atıl hale geldi. Elbette hisseleri olan tüm Ödemişliler de mağdur oldu. İki metre bez parçasına kadar düştü hisselerinin değeri. Deneyimli işçiler, Denizli'deki tekstil fabrikalarına çalışmaya gittiler.
Tekstil; şimdi az sayıdaki bekçisiyle, çürümeye terk edilmiş makineleriyle, gün geçtikçe yok olan bir değer olarak ölü yatıyor. Bizim de ailecek aldığımız hisseler, birer kağıt parçası oldu.
Buradan çağrıda bulunmak istiyorum tüm yöneticilere: Gelin, ÖDEMİŞ TEKSTİL'i ayağa kaldırın! 'Ben artık bir Ödemişliyim!' diyen Sayın Kaymakamımız Erkan Işılgan'ın bu konuda öncülük etmesini bekliyorum. Tüm siyasi partileri, şucu-bucu diye ayırt etmeden bu kanayan yaraya çözüm bulmalarını istiyorum.
Hiç fabrika bacası tütmeyen bir İL gördünüz mü?