Ulusal gazeteciliğin sefaleti ve yerel gazetecilik

Başlığa bakıp da gazeteciliğin kötü bir uğraş olduğunu iddia edeceğimi falan sanmayın. Genel anlamda gazetecilik, 'kutsal'...

Başlığa bakıp da gazeteciliğin kötü bir uğraş olduğunu iddia edeceğimi falan sanmayın. Genel anlamda gazetecilik, 'kutsal' bir görev olduğu gibi aynı zamanda 'kamu' hizmeti de sayılır.

Neden kutsaldır? Çünkü halka doğru bilgi vermek için yola çıkılmıştır.

Neden kamu hizmetidir? Çünkü bu işle uğraşanlar, sanıldığı gibi çok para kazanmazlar.

Çok para kazanmazlar dedim ama bu para kazanma işi hep güçlüden yana olanlar için geçerli değildir. Çünkü onlar, doğruyu yazmak yerine güçlüyü alkışlamayı ve yüceltmeyi severler. Bunun karşılığında da ödüllendirilirler.

Saman altından su yürütenler ve bilcümle yasadışı iş yapanlar, doğruları yazan gazetecileri sevmezler. Bu yüzdendir ki egemen güçler, dünyanın her yerinde basını hep kontrol atında tutmak isterler.

Son yıllarda ülkemizde yapılan gazeteciliğin sefaletini mutlaka görüyorsunuzdur. Piyasadaki anlı şanlı çok sayıda basın yayın organı, güçlü görünen çevrelerin peşine takılmış durumdadır.

Konuyu daha fazla somutlaştırmayacağım çünkü ne demek istediğimi anladınız.

Her gün muhalefete küfür eden yazarlar var sayfalarında. Zıvanadan çıkmış durumdalar.

Bugünden itibaren ülke çapında başlatılacak bir kampanya ile bu bahsettiğim güçlüden yana olmayı tercih eden basın yayın organlarını takip etmeme eylemi yapılacak. Ne kadar başarılı olur bilemiyorum ama izlememe ve almama da demokratik bir tepkidir.

Okuyucu, bu eylemle bir parti bülteni gibi faaliyet yürüten basın yayın organlarına karşı 'kendin çal kendin oyna' diyecek.

**

Geçtiğimiz pazar günü bir kahvaltıda idik. Kahvaltı, Küçük Menderes Gazetesi'nin yazarları ile ailelerini buluşturdu. Kahvaltıyı düzenleyen, Küçük Menderes Gazetesi idi. Gazetemizin çoğu yazarının katıldığı kahvaltıda gazetenin gelecek dönemine ilişkin neler yapılabilir gibi projeleri değerlendirdik.

Gazetemizin işletme temsilcisi ve genel koordinatörü İsmail Keçeci, kahvaltı ile yazarları buluşturup gazetenin genel bir değerlendirmesini yaptı. Biz de haberinden yazısına, görselinden başlığına iyi kötü ne varsa söylemeye çalıştık. Tabi eleştirilerimizin genel amacı, gazetemizin daha iyi olmasına yönelikti.

Biliyorsunuz, ben de 20 yıldır Ödemiş'teki gazetecilik faaliyetinin fiilen içindeyim. Bu süre içinde belli tecrübelerim ve birikimim oluştu. 19 yıllık fiili çalışmanın ardından gazete el değiştirince bana da sadece yazı yazmak kaldı.

Küçük Menderes Gazetesi'ne yaptığım fiili katkının yanı sıra uzun yıllardan bu yana ulusal ajanslara bölgemizden haberler geçtik. Geçmeye de devam ediyoruz. Buradaki amacımız da Ödemiş'in sesinin ulusal ölçekte daha çok duyulmasıdır. Ödemiş'in sesi derken Ödemiş ve çevresinin tarihi, turistik ve doğal açıdan ulusal basında daha çok yer almasını kastediyorum. Ödemiş, basında sadece cinayet ve kazalarla anılmamalı.

Yerel gazeteler, ulusal gazetelerin göremediği veya sayfalarında yer veremediği yerel haberlerle yazarlara ağırlık verir. Öyle de olmalıdır. Bir gazete, ne kadar yerel ise o kadar başarılı olur. Bir gazete, yerel haberleri ne kadar daha ayrıntılı ve ne kadar erken verebiliyorsa o kadar uzun ömürlü olur.

Bizim gazetecilik yaptığımız dönemde ilçemizde dört günlük gazete yayın yaparken bizim bırakmamızla birlikte bu sayı ikiye düştü. Böyle giderse bire düşecek gibi.

Daha önce yazdım: Küçük Menderes Gazetesi, benim çocuğum gibidir. Adını ve logosunu bile ben tasarladım. İnsan, zamanı geldiğinde çocuğunun yeni bir aile kurmasını arzular. Bu da bir beceri işidir. Yavru, yuvadan zamanında uçamazsa evde kalır ve başa bela olabilir!

Yavrunuzun yeni ailesi, sizin istediğiniz gibi bir aileye benzemeyebilir! Ama bu, yavrunuzu terk etmenize gerekçe olamaz. Aksine desteklemeyi ve doğru yolu bulması için yardımcı olmayı gerektirir. Yaptığımız iş, yavrumuza sahip çıkmak ve onun daha başarılı olmasını sağlamaktır.

Nice yıllara Küçük Menderes Gazetesi…

Bakmadan Geçme