TV, yaşam ve insan
Siyah beyazlı yılların sonuydu TRT ‘nin ikinci kanalının açılışı. Bu kanallarda öğleden sonra başlayıp akşam saatlerinde...
Siyah beyazlı yılların sonuydu TRT 'nin ikinci kanalının açılışı. Bu kanallarda öğleden sonra başlayıp akşam saatlerinde biten Brezilya yapımı diziler vardı. Kadın erkek, çoluk çocuk, genç yaşlı bir odada toplaşır, nefes bile almadan dizi seyrederlerdi.
Kadınlar yemek yapmayı bırakır, erkekler işine gücüne ara verir, öğrenciler de derslerini erteler idi. Ta ki dizi bitinceye kadar.
Ertesi günkü yeni bölüme kadar da izlenen bölümün kritiği yapılır, üzerine tartışmalar açılır idi.
İyi kurulu oyun düzenine göre kurgulanmış bu dizilerde izleyen, oyuncuların başına gelenleri bilir. Ancak oyuncular, bu gerçekleri bilmez. Çokluk yanlış anlaşılmalarla oyun devam edip giderdi. Ta ki oyuncunun bildiği ile seyircinin bildiği eşitlenene kadar.
Bol entrikalı, bol acılı, zaman zaman gözyaşı garantili dizilerdi bunlar. Dram yönü ağırlıklı olan diziler, televizyonların renklenmesi ile renklendiler. Çoğaldılar. Her gün her saatte bulmak mümkün.
Ancak toplum kültürüne bir getirisi olmayan sığ senaryolar, çocukların ve gençlerin dilini bozan, avamlaştıran söylemlerle dolu yazık ki.
Yaşamda hemen herkesin kıymet verdiği en önemli şeylerin başında gelir para.
Eskilerden bir şarkı
'Yokluğu yara' diye tanımlar onu.
Elbette ki her insan yaşamını kazanmak için para kazanır. 'Ekmek parası'
Bunu yaparken insanın sadece kendi kazanacağı parayı düşünüp toplumsal yararı göz ardı etmesi, hem bencillik hem de içinde yaşadığı topluma vefasızlıktır.
Bir şiirle noktalayalım.
mahur bir şarkı
yerden
duman duman tütüp
bir ağıt
sarabilir mi
bir ağacı…
yakabilir mi
yemyeşil yaprakları
çiçeğe durmuş
dal uçlarını
sevdayla işlenmiş
kuş yuvalarını
yakabilir mi
bir ağıt…
hasattan
arta kalmış
anızları
harman yerinde unutulmuş
buğday tanelerini
hamura
serpilen tuzu
savurabilir mi
kör bir karanlığa…
bir ağıt
bölebilir mi geceyi
orta yerinden
ham bir karpuz gibi
bulandırabilir mi
dupduru akan
suyu
neşeyle
koşan bir çocuğu
düşürebilir mi
apansız
yere…
bir ağıt
ellerimi naçar
dilimi lal
gözlerimi
ama eyleyebilir mi…
kulaklarımda
uğuldayan
sesinin
karıştığı
mahur bir şarkı…
sensizlik
kara bir ağıt
gecelerime…
08/08/2011
Ödemiş
Sevgi, dostluk ve umutla.