Türk Tarımına Bakmak
Gariplikler ülkesiyiz vesselam… 15 yıldır iktidarda olan bir partinin bu süreçteki beşinci tarım bakanı, politikasını öncekilerden...
Gariplikler ülkesiyiz vesselam…
15 yıldır iktidarda olan bir partinin bu süreçteki beşinci tarım bakanı, politikasını öncekilerden daha da ileri götürerek diyor ki:
'Tarımda 2002'de kendi kendine yeten ülkeydik, 2017'e kadar ne oldu da kendi kendimize yetmez olduk?'
Tabii bu söylem, bütün bir konuşmadan cımbızlanmış bir cümle. Öncesine ve ardına baktığınızda cümlenin vurgusunu destekleyen bir anlatım göremiyoruz…
Ama Anadolu'nun ilk tarım topraklarından, Yukarı Mezopotamya'dan kökleri gelen Tarım Bakanı'nın Türk tarımı ile ilgili teşhis ve tedavilerini doğru yapmasını da ummak istiyoruz.
Örneğin, hükümetinin tarımsal destek rakamlarlarını açıklarken 2006 Tarım Kanunu'nda Anayasa'ya eklenen 'Tarımsal destekler, en az milli gelirin %1'i olmalı' hükmünün niçin hiç yerine gelmediğini ve sonuçlarını sorgulamalı…
15 yıl boyunca tarıma verilen toplam destek kadar üreticinin kullandığı mazottan alınan KDV ve ÖTV miktarını da sorgulamalı…
Ya da 40 milyon dönümlük tarım alandaki 2 milyon üreticinin kopuşunu, üreticinin yabancı sermayeli bankalardaki 40 milyar TL'yi bulan toplam borcunu ve 1.5 milyar TL'lik icralık borç nedenlerini sorgulamalı…
Tarımdaki cari açığın yıllardır oluşturduğu yaranın artık Türk tarım sanayicisini de yok ettiğini, dışa bağımlılığın acı yükselişini ve yansımalarını sorgulamalı…
Tarımda kullanılan girdiklerden gen kaynaklarının, yerli tohumun, ıslahın, tarımsal araştırma enstitülerinin ve milli gelirden ulusal tarımsal AR-GE'nin yok oluşlarını, sebep ve sonuçları ile sorgulamalı…
Sürekli değişen ve uzun soluklu olamayan tarıma yönelik yönetsel değişiklerin gerçek nedenlerini, ulusal bağımsızlık çizgisinde sorgulamalı…
Yani temel amacı, kadim Anadolu topraklarındaki tarımın sürdürülebilirliğinden, Türk üreticisinin üretim yapabilmesinden geçtiğini hatırlatarak politik olmalı. Hele Küçük Menderes gibi özel tarım havzalarındaki üretim ve üreticiler kaybolduğunda telafisinin mümkün olmayacağını öngörüp evrensel ölçekte uzun vadeli planlayabilmeli.
Değerlerimizden uzaklaşmak, aydınlanma kültürümüzden kopmaktır oysa…
Ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yıllar önceki söylemini hatırlamaktır Türk tarıma bakmak:
'Efendiler! Bugünkü kutsal savaşımızın amacı tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi, bağımsızlıktan mahrum olunca o devletin bütün hayati alanlarında bağımsızlık felçlidir. Çünkü her devlet, ancak mali kuvvetle yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart, bütçenin iktisadi bünye ile denk ve birbirine uygun olmasıdır. Binaenaleyh devlet yapısını yaşatmak için dışarıya müracaat etmeksizin memleketin gelir kaynaklarıyla idare temini, çare ve tedbirlerini bulmak lazım ve mümkündür.'