'Toprakta bir telaş
Bir telaş Karıncalar öteden beri dostum… Pan'ın teneffüsü bile Ilık okşamada yüzü Devedikenleri, çalılık vesaire Bir...
Bir telaş
Karıncalar öteden beri dostum…
Pan'ın teneffüsü bile
Ilık okşamada yüzü
Devedikenleri, çalılık vesaire
Bir alem bu toprakların üstü…'
Sevgili Behçet Necatigil'in unutulmaz dizelerinde bahar böyle anlatılıyor. Ağaçlar, kuşlar, çiçekler ve böcekler baharın getirdiği o yeniden canlanış rüzgrının önünde raks ediyor adeta.
Bu günlerde Ulus Meydanı da çok telaşlı. Bir gün bakıyorsunuz ellerinde kazma küreklerle toprak işleniyor. Ertesi gün bir kamyon çiçek ve yeşillik özenle indiriliyor.
Ertesi gün çiçekler dikilmiş.
Çimler tam olması gereken yerde. Salıncaklar kurulmuş çoktan. Çocuklar sallanmaya başlamışlar bile.
Neredeyse bütün işler bitti, bitiyor derken dün bir baktık çam ağaçlarını buduyorlar. Tabi budanan dallar da o yeni çalışılmış yere düşüyor.
Bugün her yer yıkandı temizlendi.
İnsanları her gün böyle çalışır görünce insan önce biraz sersemliyor. Ardından da şöyle diyor:
'Keşke insanlar her gün böyle çalışsa. Bu temizlenen yerler bir daha kolaylıkla kirletilmese.'
Elbette kazın ayağı öyle değil. Dilediğimiz gibi olmuyor her bir şey…
Az sonra yoldan geçen biri elindeki çöpü kimseden hiç de rahatsızlık duymadan yere atıverecek. Sonra bir başkası…
Ve bir başkası daha…
Eski tas eski hamam devam edeceğiz yine. Eğitim bir şeyi temizlemeyi değil, kirletmemeyi öğretmeli insana. Gerisi… Ne deseniz boş.
Sevgi, dostluk ve umutla.