Tonguç’a Göre Öğretmen ve Öğrenci

23 Haziran 1960, İsmail Hakkı Tonguç'u kaybettiğimiz tarihtir. Peki Tonguç kimdir? 'Ülkeyi kucaklayan adam'dır(1). Sabahattin Eyuboğlu'nun...

23 Haziran 1960, İsmail Hakkı Tonguç'u kaybettiğimiz tarihtir.

Peki Tonguç kimdir?

'Ülkeyi kucaklayan adam'dır(1).

Sabahattin Eyuboğlu'nun anlatımıyla 'Adı, resimleri gazetelerde çıkmayan, iş gerektirmedikçe nutuk söylemeyen, her türlü övünmeden kaçınan, gördüğü işin keyfiyle yetinen, kendinden yüz çevirenlere bile kolay kolay küsmeyen'(2) eğitim tarihimizde bir mucize insandır.

Oğlu Dr. Engin Tonguç'a göre 'Bir Eğitim Devrimcisi'dir(3).

Daha kısaca söylersek, eğitim yolu ile Türkiye nüfusunun % 80'inin yaşadığı köyleri canlandırma, kalkındırma hareketi olan KÖY ENSTİTÜSÜ SİSTEMİ'nin kuramcısı, kurucusu, uygulayıcısı kısaca söylersek her şeyidir.

Ölümünün 60. yılında İsmail Hakkı Tonguç'un öğretmen ve öğrenci tanımlarından birkaçını sizlerle paylaşırken anısı önünde saygıyla eğiliyorum…

1. 'Muallimin vazifesi, talebe ile mesai arkadaşlığı yapmak, talebenin her

türlü mesaisini muntazaman takip ederek kabiliyetinin derecesini tespit etmektir (s.31).

2. Öğretmenlik mesleği mütemadi ilerleyiş ve yükseliş isteyen bir

meslektir (s.93).

3. Öğretmenlerin talebe ile serbest konuşmaları ciddiyet, dürüstlük, onlara

hakikatleri duyurmak, çocukların düşünme kabiliyetlerini genişletmek gibi asil gayelere yöneltilmiş olmalıdır. Dedikoduculuk, gevezelik, başkalarını çekiştirme, hassasiyete kapılarak ulu orta söyleme gibi çirkin hallerin talebe nazarında öğretmenin kıymetini sıfıra indireceğini bütün arkadaşlar bilmelidir (s.208).

4. Gezici başöğretmen atıl, korkak, mütereddit, bürokrat, donuk, köyü

sevmeyen, onun her şeyinden tiksinen bir tip olursa onun bölgesinde çalışan öğretmenlerin birçok işleri tıkanır kalır (s.266).

5. Onun için enstitü öğretmenleri hayatta karşılaştıkları önemli olayları bir

ders gibi telkki etmeliler, bunların üzerinde durarak düşünmeye alışmalılar, onlardan mana çıkarabilecek bir duruma gelmeliler ve fırsat çıkar çıkmaz bunlardan öğrencileri faydalandırmayı bilmelidirler (s.289).

6. Öğretmenlerin bilgilerini arttırmak, onlara olayları ve insanları tanıtmak

bakımlarından daima başvurulacak vasıta iyi kitap, iyi yazıdır. Köy Enstitüsü öğretmenleri iyi ve güzel eserleri seçerek çok okumalıdırlar. Ufuk açıcı, ruhu dinlendirici, fikirleri istikametlendirici, olayları ve insanları tanıtıcı eserlerle mütemadiyen kendi kendilerini beslemeyen enstitü öğretmenleri bu kurumlara mal olamazlar, oralarda iğreti birere yaratık olarak kalırlar. Onun için enstitü öğretmeni okuyan bir fikir adamı olmalıdır. Bu alışkanlığını idaresindeki öğrencilere de aşılayabilmelidir (s.289-290).

7. Öğretmen, idaresine verilen çocuklardan, her birinin hayatıyla yakından

ilgilenmeli, onların konuşma ihtiyacından başlayarak giyim, yemek, yıkanmak gibi bütün ihtiyaçlarını daima göz önünde tutmalı, bu bakımlardan onlara faydalı olmalıdır (s.293).

8. Öğretmen onlarla her şeyi konuşabilmeli, onların dertlerine ortak

olmalı, sevinçlerine katılmalı, sık sık hatırlarını sormalı, hastalıklarıyla ilgilenmeli, aileleri geçim darlığı çekenlerin özel durumlarını bilmeli, onlardan hiçbir suretle uzak kalmamalıdır (s.293).

9. Öğretmen, öğrencilerle birlikte, türlü maksatlarla geziler, seyahatler,

eğlentiler tertiplemeli, bunlara kendisi de katılmalı, çocukları bu münasebetle faydalanılması mümkün her şeyden faydalandırmalıdır. Tabiatla, toplumsal hayatla gerçek temaslar olmadıkça öğrencilerle öğretmen arasındaki bağlantılar pek yapmacık olarak kalırlar. Enstitü öğretmenleri suni olan her şeyden kaçınmalıdırlar (s.293).

10. Öğretmen, çocuklara hayatta kendi çalışmalarından başka hiçbir

şeye güvenmemek lazım geleceği kanaatini, zihinlerinden hiç silinmeyecek şekilde benimsetmelidir. Enstitü öğretmenlerinin hiç ayrılmayacakları ilkelerden biri, hangi dersi okuturlarsa okutsunlar, bu dersin konularını çocukların zati faaliyetlerine dayanan bir iş içinde öğretmektir. Çocuğu tıl, durgun vaziyette tutan, buna karşı öğretmeni faal duruma getiren öğretme şekli enstitülerde asla yer almamalıdır (s.294).

11. Öğretmenler geri fikirlere değil ileri fikirlere sarılarak huzura,

saadete kavuşabilirler (s.320).

12. Öğretmenler kendilerini yardımlaşma yoluyla insanlık idealine götüren bu cihazları iyi kullanmanın metotlarını öğrenmeliler, bu vasıtalarla meslektaşlarına yalnız en sıkıntılı zamanlarda değil, normal zamanlarda da iyilik yapmanın hazzından zevk alma ihtiyacını taşımalılar. Bu olgunluğa erişilmedikçe sosyal maksatlarla göze alınan fedakarlıklar birer yük telakki edilirler (s.320).

13. Öğretmenin ders ve iş konularının bütün öğrencilerine onlarla beraber çalışırken öğretmiş olmasıdır. Ayrıca çocukları bu yeni öğretilen konu üzerinde incelemelere, araştırmalara sevk etmesi lazımdır (s.322-323).

14. Öğrencilerde gösterilen işi yapmak alışkanlığı kökleşmelidir (s.331).

15. Başarı ile sona eren her iş bir eser yaratmak demektir. Enstitü öğrencilerini daha küçük yaşta iken eser yaratmaya alıştırmak lzımdır (s.332).

16. Kendisiyle uzak yakın ilgisi bulunan alet ve eşyaya bakmayan insan görüş ve anlayış bakımından geri insandır. Bu gibilere birçok bakımlardan güvenilemez, değerli eşya emanet edilemez. Onun için enstitü öğrencilerine kuvvetli ve onların kendiliklerinden hiç silinmeyecek şekilde alet ve eşyaya bakımı sağlayacak bir eğitim verilmesi gerekmektedir (s.334).

17. Öğretmenler, çocuğu toplumsal hayatın içine sokmaya gayret göstermelidirler. Konuşamayan, somurtan, şakalaşmasını bilmeyen, tıraşlı dolaşan, pis gezen, insan kümelerinin içine girmeyen, bir topluluk karşısında meramını anlatamayan, modern yaşama vasıtalarını kullanmayan gazete okumayan, radyo dinlemeyen, insan geri insandır (s.336).

18. Öğrencilerin başarılı iş görmelerinin, istenen vasıfları kazanabilmelerinin, saptanan amaçlara kolayca ulaşabilmelerinin ana şartı arkadaşlarıyla iyi geçinmeleridir (s.336).

19. Enstitü öğrencilerinin her türlü şartlar içinde özgeci (fedakr) olarak yetiştirilmeleri eğitim işleriyle uğraşanların başlıca amaçları olmalıdır (s.338).

20. Köy Enstitüsü öğrencilerinin her türlü şartlar içinde temizliğe, vücutlarına iyi bakmaya alıştırılmaları gerektir. Bunu yapmayan insan medeni bir insan addedilemez. İnsan temizliği sağlamaz, vücuduna iyi bakamazsa başka hiçbir vasıf onu değerli insan haline getiremez. Bunu yapmayan insanlardan iğrenilir (s.339)'(4).

18 Haziran 2020

KAYNAKLAR:

1,2 – Mehmet Cimi, Tonguç Baba Ülkeyi Kucaklayan Adam, Boğaziçi Yayınları, İkinci Bası, Haziran-1995, İstanbul.

3- Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi İSMAİL HAKKI TONGUÇ (Yaşamı, Öğretisi, Eylemi), Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Yayınları Araştırma-İnceleme Dizisi: 2, Üçüncü Basım, Ekim-2007, İzmir.

4- İ. Hakkı Tonguç, Kitaplaşmamış Yazıları, Cilt I, Birinci Bası, Mart-1997, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı, Ankara.

Bakmadan Geçme