Temsili Cuma namazları

Geçtiğimiz Cuma günü, dünya yine büyük bir cinayet ile sarsıldı. Yeni Zelanda’nın, adını söylemekte zorlandığımız bir...

Geçtiğimiz Cuma günü, dünya yine büyük bir cinayet ile sarsıldı. Yeni Zelanda'nın, adını söylemekte zorlandığımız bir şehrinde cuma namazı sırasında iki camiye düzenlenen silahlı saldırıda 49 kişi hayatını kaybetti.

Saldırı doğal olarak dünyanın dört bir yanında büyük bir tepkiyle karşılandı. Haberlere yansıdığı kadarı ile dünya liderleri ile uluslararası kurumlar ve kuruluşlar yaptıkları açıklamalarla, saldırıyı kınadılar.

Tabi şimdi herkes saldırının nedenleri ve gerekçeleri hakkında yorumlar yapıyor. Açıkça söylemek gerekir ki hiçbir neden ve gerekçe böyle bir cinayetin kınanmasına ve lanetlenmesine engel olamaz.

Dünyada 8 milyara yakın insan var. Binbir türlü insan…

Bu ve benzeri toplu cinayetlerin arkasında her türden kişi, kurum, devlet ve organizasyon olabilir.

Bunu ortaya çıkarmak da uluslararası demokratik güçlerin borcu olmalıdır.

Peki ortaya çıkar mı!

Eğer bu saldırı bireysel bir refleks ise bu sosyal bilimcilerin de görev alanına girer.

Nefret söylemi…

Ötekileştirme…

Karalama…

Bizim politikacılarımızın da rahatça söyledikleri ve kabul ettikleri gibi Avrupa'daki aşırı sağcı/ırkçı söylemler bu ve benzeri saldırıların tetikleyicileridir.

Kendinizi hangi siyasi yelpazede görürseniz görün; dünya sağı aynıdır. Artık dünyada, millicilik, milliyetçilik ve ırkçılığın ne olduğu açık şekilde açıklanmalı ve bu türden fikirler birbirinden ayrılmalıdır.

Öte yandan her türden inanç düşmanlığı ve inançlara karşı nefret söylemi uluslararası bir hukuk normuna sokulup cezaya bağlanmalıdır. Büyük mitingler düzenleyip lanetler yağdırmak sorunu çözmüyor ne yazık ki! Sokaklarda toplanıp şehirleri baştan başa dolaşarak 'kahrolsun' diye başlayan sloganlar atmak da çözüm getirmiyor.

Örnek vermeye gerek yok ırklara ve inançlara karşı nefret söylemi her ülkede var.

Peki çözüm ne!

Bence çözümün başında devletlerin tüm inanç ve uluslar karşısında bağımsız ve tarafsız olmasını sağlamak geliyor. Devlet, bir ülkenin yönetim tarzı ve gücüdür.

Katillerle bayrak eşliğinde fotoğraf çektiren devlet görevlilerini hatırlayın…

Meydanlarda birbirine katil diyen devlet başkanlarının sıra ekonomik ilişkilere gelince saman altından su yürüttüğünü de unutmayın.

Din ve ırklara karşı saygı…

Hoşgörü ikliminin yaygınlaşmasını sağlama…

Ve devletlerin her türlü inanç ve ulusa karşı tarafsız olması…

**

Paul Robeson: Sinemanın inci dişli zencisi olarak tanının ABD'de…

Hem zenci hem de solcudur.

Köleliğin ve zenciliğin çok zor olduğunu ABD'de 1940'larda solcu olmak da zordur.

Robeson, ABD'nin ırkçı Ku Klux Klan örgütünün de ilgi alanındadır… Bir konserinde linç edilmekten zor kurtulur. Bu olay sonrasında, Bursa cezaevinde yatan Nazım Hikmet 'Korku' adlı şiirinde şöyle yazar:

'Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson / Kartal kanatlı kanaryam / İnci dişli zenci kardeşim / Türkülerimizi söyletmiyorlar bize.'

**

Bu katliamda Müslümanların tepki göstermesi elbette önemlidir ama…

Yeni Zelanda'daki katliama karşı bütün diğer dinlere inananların bulundukları yerlerdeki Cami önlerinde toplanıp temsili Cuma namazı kılmaları ne kadar da güzel olurdu… Nefret söyleminin karşısında böyle durulur.

Dünyada iyi insanların var olduğunu biliyoruz…

Bekleyip göreceğiz.

Bakmadan Geçme