Tekin ve Yaşın'ı dinlemek
Türkiye'de kadın hakları, Atatürk Devrimleri’nin en önde gelen değerlerinden birisidir. Öyle ki bazı ülkelerde günümüzde bile...
Türkiye'de kadın hakları, Atatürk Devrimleri'nin en önde gelen değerlerinden birisidir. Öyle ki bazı ülkelerde günümüzde bile kadının tek başına sokağa çıkması ve araç kullanması yasakken Türk kadını 80 yıl önce seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Önceki gün, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıl dönümü idi. 5 Aralık 1934'te Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açılmış. 1934'te gelen bu haklarla Türkiye; Fransa ve İtalya'dan 11, Romanya'dan 12, Bulgaristan'dan 13, Belçika'dan 14, İsviçre'den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımış.
Türkiye'de kadınlar, Cumhuriyet'e ne kadar teşekkür etseler azdır.
Ödemiş'te motor ve araç kullanan kadınların çokluğu dikkatinizden kaçmıyordur. Basit gibi görünüyor ama dünyadaki birçok kadına göre bu, büyük bir özgürlüktür.
Cumhuriyet'in yetiştirdiği değerli kadınlardan biri olan Türkan Saylan'ın 'Her Türk kadınının Cumhuriyet'e borcu vardır' sözü, yerinde söylenmiş, hakkı teslim eden cümlelerden biridir.
Türk edebiyatının iki önemli kadın yazarı, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği 5 Aralık akşamında Ödemiş'te idi. Türk edebiyatının önemli romancılarından biri olan Latife Tekin ile Kıbrıs kökenli şair Neşe Yaşın, Ödemiş Sanat Etkinlikleri Merkezi (ÖSEM) tarafından düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak katıldılar. Sanıyorum konuyla ilgili haber, bugün gazetemizde yer alır.
Neşe Yaşın, Kıbrıs'ta aykırı bir şairdir. Resmi tarihe ve klasik Türk-Rum karşıtlığına başka bir açıdan bakar. Kuzey Kıbrıslı 'milli' yazar ve şair Özker Yaşın'ın kızıdır.
1959 Lefkoşa doğumlu şairin dört şiir kitabı yayınlanmış. Özgeçmişine baktığımız zaman barışçı kimliğinden dolayı bugünkü bölünmüş Kıbrıs'ın her iki tarafında tanınan ve adada konuşulan iki dilde de okunan bir şair oldu, olmuş. Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi için uğraş verip adadaki barış gruplarında çalışmalar yapmış.
Söyleşide de belirttiği gibi, babası milliyetçi görüşlere sahip olmasına rağmen kendisi babası ile çatışmış, acıların ortak olduğunu çerçevesinde şiirler yazıp yayınlar yapmış.
İllegal ve resmi belleğin insanı zorlayan bir özelliğe sahip olduğunu söyleyen Yaşın, babasının milliyetçi bir düşünce yapısına sahip olduğunu fakat kendisinin olaylara babası gibi bakmadığını söyledi. Resmi belleği önemsemediğini ve karşı taraf ile empati yapabildiğini ifade eden Yaşın, Kıbrıs'ta 60'lı yıllardan bu yana yaşanan acıların karşılıklı olduğunu dile getirdi.
Söyleşide anlattıklarını yine başka bir yazıda değerlendirmeye çalışacağım.
Latife Tekin de benim üniversiteye başladığım yıllarda romancılığa başlamış, özel bir dile sahip kadın romancılarımızdandır.
O da 1957 yılanda Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağlı Karacivek köyünde doğmuş. 9 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a gelmişler. Köyden çıkmış ama İstanbul'da büyümüş. İlk kitabı 'Sevgili Arsız Ölüm' romanını 1983'te yayınlamış. Tam olarak hatırlayamıyorum ama bu romanı ya çıktığı yıl ya da ertesi yıl okumuş ve çok etkilenmiştim.
Tekin, Anadolu'daki köy yaşamını ve insanlarını masal tadında anlattığı bu ilk romanıyla büyük ün kazanmıştı. Ardından peş peşe diğer romanları geldi. Eserleri farklı dillerde yayınlandı.
Tekin, her yeni romanını öncekini unutarak yazdığını ve romanlarının birbirini tekrar etmediğini söyledi.
Neşe Yaşın ve Latife Tekin gibi yazarlar, Ödemiş'e sık sık gelmezler. 'Gelmişken kaçırmayalım' diyen Ödemişli edebiyat dostları da söyleşinin sonuna kadar salonu terk etmediler. Yaklaşık 100 kişilik salon tamamen dolu idi ve konukları ayakta ve yere oturup dinleyenler oldu.
Ödemiş Sanat Etkinlikleri Merkezi (ÖSEM), gönüllülerden oluşan bir kuruluş. Basından da takip ettiğiniz gibi kültür-sanat konularında etkinlikler yapıyorlar. Bu etkinlikten dolayı öncelikle ÖSEM gönüllülerini kutluyorum.
Yaklaşık üç saat süren söyleşinin ardından kitaplar imzalandı. Henüz kurumsal bir kimliğe kavuşmayan ÖSEM, doğru yolda ilerliyor. Edebiyat, tarih derken sanıyorum müzikle ilgili etkinlikler de düzenleyecekler.
Gönül verenlere kolaylıklar diliyorum.