Taşınmazlar ve satılmazlar!

Önceki ay yapılan belediye meclis toplantısı idi. Taşınmazların (gayrimenkul) satılması ile ilgili tartışmalar çıkmış, konuyla ilgili...

Önceki ay yapılan belediye meclis toplantısı idi. Taşınmazların (gayrimenkul) satılması ile ilgili tartışmalar çıkmış, konuyla ilgili ben de köşemde düşüncelerimi sizinle paylaşmıştım.

Bence genel anlamda 'kamu yararı' bulunmayan taşınmazların artık kamu elinden çıkarılması gerekir. Hele hele bu taşınmazlarla ilgili geliştirme ve restorasyon gibi iyileştirmeler yapılamıyorsa.

Örneğin, bana göre belediyenin Sanayi Sitesi'nde dükkan sahibi olması doğru değildir. Sosyal tesis olarak kullanılan bölgeleri dışarıda tutarak belediyenin kira ve benzeri işlerle uğraşmasını doğru bulmuyorum.

Aslına bakarsanız bu gibi yerlerin kiralarının da doğru dürüst alınıp alınmadığı da hep tartışma konusu olmuştur. Hatta hatta birbirine yakın özelliklere sahip dükkanların kira ücretlerinin farklı olması da hep dikkat çekmiştir.

Örneğin, Ödemiş Belediyesi'nin Kaymakçı'da çok sayıda taşınmazı vardır. Aslında Ödemiş Belediyesi, Kaymakçı'da taşınmaz zenginidir. Bunlardan biri en eski belediye binası, diğeri de karşısındaki lojmandır. En eski belediye binasının altında babam Mehmet Şahan'ın kullandığı dükkan da vardır. Buradaki fırın dahil dört dükkanın üstü terk edilmiş durumdadır. Burayı resmi olarak kullanan var mı bilmiyorum ama biraz yatırım yapılsa güzel bir otel olabilir. Kaymakçı'ya yaz aylarında çok sayıda konuk gelir. Bunların kimisi iş adamı, kimisi de işçidir.

Ama belediye, otel işletir mi?

Altındaki dükkanların da ilginç bir hikayesi vardır. Geçmiş dönemlerde bir dükkana %10 zam yapılırken yanındaki daha vasıfsız dükkana %110 zam yapılmıştır. Bunları bilenler biliyor, sorunu bildikleri halde çözmeyenler de bilmezlikten geliyor. Şimdi bu konuya girmeyeceğim.

Bence belediye, bu binayı satışa çıkarmalı, kim alıp işletecekse ona devretmelidir. Hatta istiyorlarsa ihaleyi içindeki kullanıcılara da belli bir indirimle vermelidir.

Hele karşıdaki, resimde de gördüğünüz üç katlı dört daireli lojman! Belediye, buraya kaynak ayırıp tadilat yapamamakta ve her geçen gün bina çürümektedir. Öğrendim ki binanın ruhsatı da yokmuş!

Tadilat yapabilmek veya satabilmek için imar barışından da yararlanamadığını duydum. Çünkü kasada para yokmuş!

Tam Aziz Nesin'lik…

**

Belediye Meclisi'ndeki başkan yardımcılığı konusu, geçtiğimiz hafta tartışma konusu oldu. Bu konu, e-sosyal medyada da dile getirildi.

Okumayanlara veya gündemi kaçıranlara hatırlatayım, Belediye Meclisi toplantısında Başkan Mehmet Eriş'in atadığı Özay Kaptan'ın başkan yardımcılığı eleştirilmişti. İlgili kişiler, hem gereksiz hem de maddi külfet oluyor gerekçesi ile Eriş'i eleştirmişlerdi.

Ben de yazmıştım; önceki dönemde altı başkan yardımcısı vardı. Başkan yardımcıları, bildiğim kadarı ile başkan maaşının üçte ikisini alırlar.

Eriş, bu tartışmaların üstüne Feridun Azeroğlu'nu da başkan yardımcılığına atayarak kadroyu tamamladı. Bu tartışma devam eder… Ben; atananların kimliği, maaşı, kişiliği ve partisi ile ilgili görüşlerimi burada yazmam. Bu konuda toptancı bir değerlendirme de yapmam. Çalışan ve hak eden, vardır veya yoktur. Burası benim köşemi aşar.

Olaya özetle şöyle bakıyorum:

1- 400-500 öğrencisi bulunan bir okulda 3-4 tane müdür yardımcılığı kadrosu vardır. 130 bin nüfuslu bir ilçede altı başkan yardımcısı buna göre değerlendirilebilir…

2- Bana göre başkan, yardımcılarının tamamını kendisi belirlemelidir. Başkan yardımcılığı, müdürlükten apayrı bir konumdadır.

3- Başkan yardımcıları, alanda olmalı ve ilçenin çeşitli sorunları ile yakından ilgilenmelidirler.

4- Her il veya ilçenin çeşitli sorunları vardır. Başkan yardımcıları, bu alanlarda yetkin hatta uzman kişiler olmalıdır ki başkanın işleri hafiflesin.

Ben yine hem yenim hem de yerim dar diyeyim…

Bakmadan Geçme