Tarımda endüstriyelleşme ve küreselleşme
Günümüzde gıda üretimi ve dağıtımında önemli değişimler yaşanmaktadır. Tarım işletmeleri, sayı olarak azalırken büyüklükleri artmakta ve...
Günümüzde gıda üretimi ve dağıtımında önemli değişimler yaşanmaktadır. Tarım işletmeleri, sayı olarak azalırken büyüklükleri artmakta ve daha çok tek ürün üretimine yönelmektedirler. Üreticilerin kendilerine girdi sağlayan ve ürettikleri ürünleri satın alan firmalarla ilişkileri de oldukça değişmektedir. Bunun yanında tüketici tercihlerinde daha güvenli ve belirli nitelikteki mallara doğru yönelme de gıda üretim ve dağıtımında önemli değişikliklere neden olmaktadır. Tüm bu ve benzeri değişimler, tarımda endüstrileşme olarak adlandırılmaktadır. 20.yüzyılın önemli bir gelişmesi de 1980'lerde ortaya çıkan küreselleşme olgusudur. Farklı şekillerde tanımlansa da küreselleşme, dünya ekonomilerinde özellikle serbest ticaret ve sermaye akımı ile artan bir bütünleşme olarak karşımıza çıkmaktadır. Endüstrileşme ve küreselleşme olgusu geliştikçe gıda üretim ve dağıtım yapısının küresel bir pazarda daha yarışmalı hale geleceği, etkin ve tüketici isteklerine daha duyarlı olacağı, daha az devlet desteğine gerek duyacağı ve yeni teknolojilere daha kısa sürede uyum sağlayacağı iddia ve beklentileri bulunmaktadır. Buna karşılık günümüzde küreselleşme ve endüstrileşmenin bu yararları sağlamadığı, aksine insanlığa ve çevreye zarar verdiği konusunda görüş ve iddialar da yoğunluk kazanmaktadır. Gıda ürünleri ve tohum gibi temel girdilerin üretim ve dağıtımındaki tekelleşme, milyonlarca üreticiyi tehdit ederken endüstrileşen tarım ve küreselleşen ticaret kırsal yaşam, çevre, gıda güvenliği, gelir dağılımı ve biyolojik çeşitliliği olumsuz yönde etkilemektedir.
Bilginin önemi arttı
Özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonra tarımda mekanizasyon ve ihtisaslaşma gelişirken kimyasalların kullanımı da yaygınlaşmıştır. Diğer yandan teknik bilgi ve teknolojilerin önemi artmış; arazi, emek ve sermaye gibi geleneksel girdilerden daha önemli hale gelmişlerdir. Gıda zincirinde daha önceleri ayrı ayrı gerçekleştirilen işleme, toptancılık, perakendecilik, girdi ve ürünlerin dağıtımı gibi fonksiyonlar birleşmeye ve daha çok tek elde toplanmaya başlamıştır. Pazar ilişkileri de değişim göstererek açık, kişisel olmayan spot pazar ilişkileri, sözleşmeli ilişkilerden tam entegrasyona doğru değişen, daha çok kişisel ve kontrol edilen ilişkiler haline gelmiştir. Gözlenen bu değişmeler genel olarak tarımda endüstrileşme olarak adlandırılmaktadır. Endüstrileşmenin farklı tanımları da yapılmaktadır. Bazıları, tarımda endüstrileşmenin teknolojilerin benimsenmesi, işletmelerin büyümesi ve sayılarının azalması şeklinde devam eden bir süreç olduğunu belirtirken bazıları da endüstrileşmeyi, diğer sektörlerde kullanılan yönetim ve işletmecilik uygulamalarının tarım ve gıda alanına aktarılması olarak tanımlamaktadır.
Sayı azalıyor, nitelik büyüyor
Tarım ve gıda sektöründe yaşanan bu değişimlerin başlıca nedeni olarak teknoloji ve tüketici tercihlerindeki gelişmeler gösterilmektedir. Yeni teknolojiler, farklı ürünler elde edilmesine olanak yaratmıştır. Üreticiler; biyoteknoloji, mekanizasyon, bilgi teknolojilerini kullanarak tüketici isteklerini daha etkin bir şekilde yerine getirebilmektedirler. Öte yandan tüketici tercihlerindeki değişmeler de yeni ürünler ortaya çıkmasını özendirmiştir. Tüm dünyada tüketiciler, daha seçici olmaya başlamışlardır. Bazı ürünlerde pazar istekleri, tohumun gen yapısına kadar kontrollü bir üretimi gerekli hale getirmiştir. Endüstrileşme, geleneksel tarımın yapısını değiştirmiştir. Geleneksel yapıdaki ülkelerde tarımsal nüfusun oranı %80-90 düzeyine kadar çıkabilirken endüstrileşmiş ve endüstrileşme yolunda olan ülkelerde bu oran %2-25 arasındadır. Tarımda çalışan aktif nüfus oranı, gelişmekte olan ülkelerde % 30-90 arasında değişirken endüstrileşme ile bu oran % 1-18'e düşmüştür. İşletme dışından sağlanan girdilerin oranı gelişmenin ilk aşamasında % 0 ile 20 arasında iken, endüstrileşen ülkelerde % 50-85'e kadar yükselmiştir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarım işletmeleri, parçalı ve küçük ölçekli bir yapıya sahipken endüstrileşen ülkelerde tarım işletmeleri büyüklük olarak genişleyip sayı olarak azalmıştır. Örneğin ABD'de tarım işletmesi sayısı, son yirmi yılda %25 azalarak 2 milyona düşmüştür. Türkiye'nin nüfusu ise bunun üçte biri iken Türkiye'deki işletme sayısı yaklaşık 4 milyondur. Benzer gelişme, Avrupa Birliği'nde de yaşanmıştır. Avrupa'da 40-50 yıl önce küçük ve parçalı bir işletme yapısı söz konusu iken bu yapı, 1960'dan sonra ortak tarım politikasının da etkisiyle hızla değişmiştir. İşlenmiş olarak tüketiciye sunulan ürünlerin oranının ortalama %60 olduğu belirtilmektedir. Bu oran, ABD'de %90'lara ulaşırken Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede %20 dolayındadır.
Yarardan çok zararı mı var?
Endüstrileşmeye karşı en önemli hareketlerden birisi farklı ülkeden 29 bilim adamının imzaladığı Vancouver Bildirgesi'dir. Bildirgede endüstrileşme ve globalleşmenin insanlık ve doğa için zararlı olduğu üzerinde durularak tarımın çok uluslu şirketlere ve sentetiklere (kimyasallar) bağlı olarak monokültür bir hale gelmesinin insan sağlığını ve beslenmesini tehdit ettiği, kırsal toplumu olumsuz olarak etkilediği vurgulanmaktadır. Batı'da endüstrileşmenin 20. yüzyılın gelişmesinde bir model olduğu, ancak bu hareketin topluma sağladığı yararların giderek azaldığı tartışılmaktadır. Bu tartışmalara göre endüstrileşmeden beklenen yarar ve kazançlar tümüyle elde edilmiştir ve daha fazla bir yarar sağlama söz konusu değildir. Daha açık bir anlatımla zararı faydasını geçer olmuştur.
Üretici kontrolü kaybediyor
Endüstrileşme gıda güvenliği, su ve toprak kirliliği gibi çevresel sorunlarla da ilgilidir. Endüstrileşmiş tarımın vazgeçilmez unsuru olan ticari gübre ve kimyasallar, çevre kirliliğinin önemli kaynaklarındandır. Kullanılan katkı maddeleri ve antibiyotikler, ürün ve gıdaların doğallığını ortadan kaldırmıştır. Tarımda bağımsız karar verici durumunda olan tarım işletmesi sahipleri yani bağımsız çiftçiler, adeta tarım işçisi veya kendilerine verilen talimat ve sözleşme koşullarını yerine getiren kişiler durumuna gelmişlerdir. Sözleşmeli üretim yapan üretici, üretimi üzerinde kontrolü kaybetmektedir. Endüstrileşme sonucu, tohumdan tüketiciye uzanan gıda zincirinde yaratılan katma değerden üreticinin aldığı pay azalırken diğer aktörlerin payları giderek artmaktadır. Endüstrileşmenin tarımsal üretim artışına etkisi çarpıcı olmuştur. Verimlilik ve üretim, daha önce öngörülemeyen boyutlarda artmıştır. Endüstrileşmenin başlangıcında endüstrileşmenin gereklerini erken uygulayanlar bundan yarar sağlamışlardır ancak uzun dönemde ortaya çıkan üretim artışları tarımsal ürün fiyatlarının hızla düşmesine neden olmuştur.