Tarım arazilerimiz ve ithalat

Tarım arazileri erimiş, nohut, kuru fasulye, pirinç ve buğdayda ithalat katlanarak artmış. Geçtiğimiz günlerde Kaymakçılı bir...

Tarım arazileri erimiş, nohut, kuru fasulye, pirinç ve buğdayda ithalat katlanarak artmış.

Geçtiğimiz günlerde Kaymakçılı bir hemşerimiz, 'Abi yazılarını takip ediyorum; bizim sorunlarımızı yazmıyorsun hiç' dedi.

Ben de 'Senin sorunun nedir ki; neyi yazmamı istiyorsun?' diye sordum.

'Abi ben çobanım. Küçükbaş hayvanlarım var' dedi.

'Ee?' dedim…

'E'si meralarımız gittikçe azalıyor. Otlaklarımız ya ormana dönüştürülüyor ya da imara açıyor. Böyle giderse küçükbaş hayvancılık ölecek' dedi. Dağlık boş arazilerin köylüye kiralanarak ormana dönüştürülmesini ben de yazardım ama böylesini hiç düşünmemiştim.

Geçen yazımı bölgedeki tarımsal üretime ayırdım biliyorsunuz. Tarımsal üretim, benim için önemlidir. Ne de olsa geldiğimiz yer toprak. Gideceğimiz yer de…

Geçen yazımda 'Neden çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı istikrarsızdır?' diye bir soru sormuştum.

Yazının sonunda da 1980'lerden bu yana görev yapan tarım bakanlarının adlarını yazmış, tarımın 40 yıldır sağcı politikacıların yönetiminde olduğunu belirtmiştim. Sanki öncesi farklı mı!

Yazının sonunda da geçtiğimiz günlerde İzmir'e gelip tarım çevreleri ile bir toplantı yapan yeni tarım bakanına başarılar dilemiştim.

O toplantıya gelmeden önce yine bir haber turu yapalım.

Cumhuriyet'ten Gamze Bal'ın haberine göre Türkiye'de toplam işlenen tarım alanının yüzde 33'ünü oluşturan buğday ekim alanı, son 10 yılda 9 milyon hektardan 2017 itibarıyla 7.7 milyon hektara gerilerken nohut ekim alanı yüzde 46 küçülerek 3 milyon 595 bin dönüme gerilemiş.

Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre 2005'te 41.2 milyon hektar olan toplam tarım alanı, 2017'de 38 milyon hektara inmiş. Bu zaman aralığında Türkiye'deki tarım arazileri 3.2 milyon hektar küçülmüş oldu.

Son bir yılda toplam 336 bin hektar tarım arazisinin küçülmesi, nohut, kuru fasulye, soya fasulyesi, ayçiçeği tohumu, pamuk ithalatı gibi tüm tarım ürünleri ithalatına geçen yıl toplam 17 milyar dolara dayanan bir harcamaya neden olmuş.

Bir önceki yılın Ocak ayla karşılaştırdığında Ocak 2018'de 246 bin ton olan buğday ithalatı yüzde 234 artışla 821 bin tona, 48 bin ton olan mısır ithalatı 8.5 kat artışla 404 bin tona, 5000 ton olan pirinç ithalatı da yüzde 240 artışla 17 bin tona ulaşmış.

TÜİK verilerine nohut, kuru fasulye, soya fasulyesi, ayçiçeği tohumu ve pamuk gibi tarım ürünleri ithalatındaki son bir yıllık artış dudak uçuklatıyor.

Geçen yıl 22 bin 999 baş olan sığır ithalatı da yüzde 393 artışla 113 bin 318 başa ulaşmış.

1051 baş olan koyun ithalatı da yüzde 580 artışla 7 bin 143 başa yükselmiş.

Habere göre Türkiye, 2011-2015 döneminde damızlık, besilik ve kasaplık olmak üzere yaklaşık 1.4 milyon büyükbaş hayvan ithalatı yapmış.

Gelelim yeni tarım bakanı Pakdemirli'nin İzmir ziyaretine.

Yeni hükümet sisteminin ilk kabinesinde Orman ve Tarım Bakanı olarak görev alan Bekir Pakdemirli, İzmir'de sektör temsilcileri ile bir araya gelmiş.

Gazete, haberi 'Yeni Tarım Bakanına Çözüm Önerileri İzmir'den Geldi' başlığı ile vermiş.

Sektör adına ümitli olduğunu belirten Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, 'İzmir, tarımda Türkiye'nin çok önündedir. Bu nedenle tarım bakanının İzmirli olması isabetli bir seçim' demiş.

Toplantıda söz alan Eskiyörük, gün geçtikçe ağırlaşan ve çiftçinin sırtında yük yaratan sıkıntıların bir an önce çözülmesi gerektiğine işaret ederek yeni bakan için yol haritası niteliğindeki görüşlerini paylaşmış.

Eskiyörük, 'Kooperatifleşmenin geliştirilmesine' dikkat çekerek bir 'model' haline dönüşen Tire Süt'ün başarısının yaygınlaştırılması gerektiğini ifade etmiş.

Eskiyörük özetle şunları söylemiş: 'Bugünkü nüfusun iki katını doyurabilecek potansiyele ve ürün zenginliğine sahip Türk tarımında yaşanan sorunlar ve kayıplar kader değildir. Doğru bir politika ile kaynaklarımızı iyi kullanırsak kısa bir sure sonra ithalat değil, ihracat yapan bir Türkiye yaratabiliriz.'

Eskiyörük, 'Tarımsal üretimi şirketler değil, köylümüz ve çiftçimiz yapmalı. Yüzde 80'I oluşturan küçük aile işletmelerini yok ederek değil, birleştirerek devamlılığı sağlanmalı. Tarımın tüm sorunlarının çözümü, ancak kooperatifleşme ile mümkün' diye konuşmuş.

Daha başka şeyler de söylemiş Eskiyörük.

Biliyorsunuz Mahmut Eskiyörük, bölgemizde kooperatifçilik adına olumlu çalışmalar yapan bir isim. Bademli'de de Selçuk Bilgi var.

Ben her zaman çiftçinin, üreticinin ve emekçinin örgütlü olmasından yanayım. Örgütlü üreticilerin çözüm önerilerine de kulak verilmesi gerektiğini söylerim.

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör de TÜİK'in verilerine dayanarak Türkiye'nin beş ürün dışında tüm tarım ürünlerini ithal ettiğini söylemiş.

Birgün'den Meltem Yılmaz'ın haberine göre Güngör, 'Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz. Son 16 yılda, tarımda 185 milyar dolar ithalat parası ödedik. Bugün dolar ne kadar olduysa çarpın işte onunla' demiş.

Her yıl 4 ila 5 milyon ton buğday ithal edildiğini belirten Güngör, şu bilgileri vermiş:

'Her yıl Rusya'dan, Ukrayna'dan buğday alıyoruz. Peki neden dışarıdan buğday alıyoruz? Çünkü tarım alanları daralmış. Türkiye'de tarım alanları, son 16 yıl içerisinde 26.5 milyon hektardan 23 milyon hektar alana düştü. Bir başka deyişle 3.5 milyon hektar tarım alanı gitti, betonlaştı. TOKİ evleri yapıldı, tarım alanları amacı dışına çıkarıldı. Bununla ilgili Ziraat Mühendisleri Odası olarak son beş yılda 150 dava açtık.'

Güngör, tohumun da ithal edilmesini şöyle eleştirdi: 'Topraklarımızı korumak için kurul kuruldu ama bu kurul korumama kurulu gibi çalıştırılıyor. Bugün tohumumuz gelişiyor diyoruz ama kullandığımız tohumun yüzde 80'i ithal tohumlar, dışarıdan geliyor. Patates tohumumun da pamuk tohumunun da yüzde 80'i ithal. Bir tek iyi dediğimiz buğday tohumu. Tarım teşkilatlarının yaptığı çalışmalarla ithal oranı çok çok düşük tohumda. Yani buğday konusunda gelişme var. Pirinç, çeltik konusunda bir gelişme var. Onun dışındaki tohumların tamamının büyük bir bölümü dışarıdan ithal geliyor.'

Kısa yazacağım dedim ama tarım konusu da Aydın havası gibi kesilmiyor ki!

Evet örgütlü üretim…

Evet sağlıklı örgütlenme…

Evet denetlenebilir ve sürdürülebilir bir birlik ve kooperatifler…

Üretici için çözüm burada.

Bakmadan Geçme