Şu mektepler olmasaydı…

Dünyada o kadar çok bilgi var ki, “Bir şey biliyorsam, o da hiç bir şey bilmediğimdir”...

Dünyada o kadar çok bilgi var ki, 'Bir şey biliyorsam, o da hiç bir şey bilmediğimdir' sözüyle açıklanabilir belki… Söz, eski Yunan filozofu Sokrates'in.

Ayakta su içmek, İslam kültüründe hoş görülmeyen bir durumdur: 'Suyu içerken imkanlar ölçüsünde kıbleye yönelip oturarak besmele çekip su bardağı sağ ele alınarak içmelidir. Her hususta olduğu gibi su içerken de itidal üzere hareket etmeli, aşırı derecede su içmemeli, çok soğuk ve çok sıcak olanlardan da sakınmalıdır.'

İslam kültürü, insanın her alanını düzene sokma gayretindedir.

Ayakta su içme ile ilgili çeşitli bilgiler ve açıklamalar var. Tabi inanmak inanmamak ya da uygulayıp uygulamamak size kalmış bir şey. Ayrıca bilimsel açıdan ayakta veya oturarak su içmenin yararları nelerdir konusunda sağlam bir bilgi sahibi değilim. Belki de üstünde konuşulacak kadar önemli bir şey yoktur.

Eğitim diyoruz ya…

Hani şakayla karışık 'eğitim şart' cümlesi de var ya!

Şimdi ben size bir soru sorayım: Yemekten sonra su içmek doğru mudur?

Cevap veriyorum: Bilimsel anlamda doğru değildir. Hem de son kararım.

Çünkü yemek midenize indikten sonra mide asitleri, onları öğütmek için harekete geçerler. Eğer mideyi sulandırırsanız bu öğütme işi zorlanır ve mideniz şişkinlik yapar.

Bir insan, her şeyi bilemez ama istediklerini öğrenebilir.

'Bilmemek değil, sormamak (öğrenmemek) ayıptır' derler.

Çağımız, bilgisayar ve iletişim çağı. Elinizdeki cep telefonları ile binlerce bilgiye ve kitaba ulaşabiliyorsunuz.

Ama önce istemeniz ve harekete geçmeniz gerekir.

Geçtiğimiz günlerde televizyon kanallarında gezinti yaparken Kanal 7'de Milli Eğitim Bakanı ile yapılan bir söyleşiye takıldım.

Kanal 7, takip ettiğim bir kanal değil. Milli Eğitim Bakanı'nı ekranda görünce takıldım. Programın ortalarında bir yerde idi. Sunucu, biraz da espri ile 'Şu mektepler olmasaydı Maarif Nazırlığı'nı daha rahat yönetirdim' mealindeki söze atıfta bulunarak, 'Hiç böyle düşündüğünüz oldu mu?' diye bir soru sorar gibi oldu. Sorunun bitiminde de, 'Sanıyorum bu söz, Cumhuriyet dönemi Milli Eğitim bakanlarından Hasan Ali Yücel'e aitti' diye ekledi.

O son ekleme ve yamama cümle, beni bitirdi tabii. 'Yahu bu sözün sahibini bilmeyen adama Milli Eğitim Bakanı ile söyleşi yaptırılır mı?' diye mırıldandım kendi kendime…

Bakan Ziya Selçuk da o eklemeye yanıt verdikten sonra devam etti konuşmasına.

O sözün Yücel'e değil, Osmanlı nazırlarından (bakan) Haşim Paşa'ya ait olduğunu söyledi. Sayın Selçuk, sözün sahibi konusunda yanlış bilgilerin ortalıkta dolaştığını belirttikten sonra Osmanlı dönemindeki medrese-mektep rekabeti sonucunda böyle bir sözün sarf edildiğini ifade etti.

Osmanlı'da eğitim sistemi, cami çevresindeki külliye ve medreselerde gerçekleştirilirdi.

Son dönemde Batılı tarzdaki okulların yaygınlaşması sonucunda bir ayrılık ortaya çıkmış, bu durum genel anlamda Cumhuriyet'ten sonra gerçekleştirilen tevhid-i tedrisat yani 'eğitimin birleştirilmesi' devrimi ile çözülmeye çalışılmıştır.

Bunlar, eğitim konusunda sunuculuk yapan ve Milli Eğitim Bakanı ile söyleşi yapabilecek düzeye gelen bir sunucu için bilinmesi gereken bilgilerdir.

Peki söyleşinin özeti ne idi?

En azından benim izlediğim bölümünü özetlersem:

1- Meslek liselerini geliştirmemiz gerekir.

2- Okullarımızda ders çeşitliliğini ve düzeyini düşürmemiz ve uzmanlaşmayı piramidin en üstündeki okullarda sağlamamız gerekir.

Üçüncü maddeyi de ben eklersem, okullarda sadece teorik bilgi değil hayata dair bilgiler de vermemiz gerekir. Örneğin ilk yardım gibi.. Örneğin beslenme gibi… Örneğin aile kültürü gibi…

Vermezsek ne oluyor? İşte böyle bir cümle ile Cumhuriyet'e çakmak isteyen bilgisiz sunucular ortaya çıkıyor.

Peki ne yapmak lazımmış?

Yemekten hemen sonra ve tatlı yedikten hemen sonra su içmemek lazımmış…

Bakmadan Geçme