Şu gelen hangi bahar?
18 Şubat Pazar günü kadim dostumuz İrfan Öner'in Ortaköy'deki bahçesine ailecek gittik. Hava, bize erken bir...
18 Şubat Pazar günü kadim dostumuz İrfan Öner'in Ortaköy'deki bahçesine ailecek gittik. Hava, bize erken bir baharı müjdeler gibiydi. Pırıl pırıl bir güneşle sırtımızı iyice ısıttık. Karşımızda zümrüt yeşili fıstık çamı, aşağısında zeytinliklerle ayrı bir görsel ziyafetti bize.
Bu gördüklerim bana yakın zamanda yaşadığımız, -şu sıralar Eskişehir'in verimli Alpu Ovası'nda yapılmak istenen termik santrale karşı başlatılan mücadele örneği- Bozdağlar'da altın madenine karşı yürüttüğümüz haklı mücadelemizi anımsattı. Eğer o davamızda birlikte hareket etmeseydik bugün bu zümrüt yeşili doğamızdan eser kalmayacaktı. Bu haklı davamızda yanımızda olan dostlarımıza binlerce teşekkürler.
Uruguaylı yazar Eduardo Galeano, Latin Amerika'nın röntgenini çeken ve bunu okurlarıyla paylaşan uluslararası bir yazar. Dünyanın en sancılı kıtaları, başta Afrika olmak üzere Latin Amerika ve Asya'dır. İspanyol, Portekizli maceraperest gemicilerin Marko Polo'nun seyahatnamesinden esinlenerek doğunun zenginliklerine ulaşmak üzere başlattıkları deniz seyahatleri sonucu ele geçirdikleri topraklarda yaşayan yerli halkı topyekun yok etmeyi başardılar. Avrupa'da kaldığım beş yılda gördüğüm görkemli binalar, sömürgeci zihniyete duyduğum nefreti bir kat daha artırdı.
'Orta Çağ'da bir çuval karabiber' diyor Galeano, 'İnsan hayatından daha değerliydi.' Sadece karabiber mi; komşularıyla yaşadıkları savaşlarla hazineleri tamtakır olan Avrupalı kralların ve Vatikan'ın altın, gümüş, zümrüt, yakut ve inciyle yeniden doldurulması gerekiyordu. Bunun yolu, Osmanlı toprakları olamazdı. En iyi yol, Marko Polo'nun gösterdiği doğu rotası olabilirdi. Başta Kristof Kolomb ve onu izleyen pek çok denizci, Cortes'in de dile getirdiği gibi 'Talih, cesurlara güler' diyerek Avrupalı kralların ve Vatikan'ın hazineleri yeniden doldurabildiler.
Geçen yıl Yunan adalarından Patras'a gittiğimizde kutsal mekan kabul edilen manastırı da ziyaret ettik. Manastırın müzesinde sergilenenler karşısında şaşmamak elde değildi. İçimden 'Bunlar satılsa Yunan ekonomisi kolayca düze çıkar' dedim.
Lütfen dikkat! Bu yıl, yani 2018, Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'nın mağlubu olarak imzaladığı Sevr Antlaşması'nın 100. yılı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da başlatılan Arap Baharı ve beraberinde Büyük Ortadoğu Projesi'nin içeriğini biz bilmesek de yaşanan olaylarda gelinen son noktanın Türkiye olduğunu gösteriyor. Son Suriye krizi kapımıza bir de beka sorununu dayattı. Emperyalistlerin her fırsatta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yırtıp attığı Sevr müsveddesini yeniden hayat geçirmek, ülkemizi parçalamak için her fırsatı değerlendirdiğini görüyoruz. Onlar, bu isteklerinden asla vazgeçmediler.
Peki, bize bu güzel ülkeyi Osmanlı'nın küllerinden yeniden çağdaş bir devlet konumuna getiren kanlarıyla, canlarıyla bize emanet bırakan atalarımızın kutsal emanetine hıyanet edecek miyiz? 'Elbette hayır' dediğinizi duyar gibiyim.
O zaman gelin şimdi de Ödemiş halkının en büyük temsilcisi Ödemiş Belediye Başkanı Ali Haydar Bey'in 1909 yılında Sadrazam Tevfik Paşa'ya çektiği telgrafı yeniden okuyarak gurur duyalım. Kuva-yı Milliye ateşi, boşuna bu topraklarda yakılmadı çünkü!
'Der'aliyyede tarafdaran-ı istibdadın Sadr-ı azamı Tevfik Paşa'ya,
Meftunu hürriyet olan ve bu uğurda son damlasını akıtmaya her anu zaman müheyya bulunan seksen beş bin nüfusu mütecaviz ve fedakrlık ve dilverliği ile müştehir kazamız sekenesinin hadim ve mahsul-i istibdad olan kabinenize zerre kadar itimadı yoktur.
Sadaret makamını mezar taşınıza yazdırmak için kabul ettiniz ise üç gün de kafidir. Yok, vatanı mahv ve milleti dereke-i süfliyete indirmek ve kan döktürmek için deruhte ettiniz ise bu alçaklıktır, hainliktir. Cezasız kalmaz. Sükut et, yoksa indireceğiz.
1909 (Nisan 1325)
Umum ahali namına
Ödemiş Belediye Reisi
Ali Haydar'
Kaynak: Osmanlı Belgelerinde Ödemiş, A. Munis Armağan, Ödemiş Yıldız Kent Müzesi Yayını
Son söz: Değerli araştırmacı dostum A. Munis Armağan'ın adının Tire İlçe Halk Kütüphanesi'ne verilmesini büyük bir hakbilirlik olarak görüyor ve kendisini içtenlikle kutluyorum. Bu kararı geç de olsa verenleri de tebrik ediyorum.