Sosyal medya cehaleti

Yazı başlığım, kelime etimolojisi bakımından incelendiğinde tam bir arapsaçı! Biliyorsunuz Türkçe Arapça ve Farsça'dan dilimize giren...

Yazı başlığım, kelime etimolojisi bakımından incelendiğinde tam bir arapsaçı!

Biliyorsunuz Türkçe; Arapça ve Farsça'dan dilimize giren sözcüklerle üç dilden karma bir yapıya sahiptir. Cümle yapımız, yani temel Türkçe'dir. Fakat kullandığımız kelimelerin birçoğu, Arapça ve Farsça'nın yanı sıra son 150 yıldan bu yana da önce Fransızca, ardından İngilizce'nin saldırısı altındadır. Buna saldırı demek zor zira biz davet etmişiz…

Belki farkında değilsiniz ama kullandığımız çok sayıda sözcüğün kökeni yabancıdır.

Sosyal kelimesinden başlayalım. Kökeni Fransızca'dır. Anlamı da toplumsal, topluma ait demektir.

Buna göre sosyalizm, 'toplumculuk' veya toplum çıkarlarını savunma demektir.

Bir de buna yakın anlamda popüler ve popülist sözcükleri vardır. Bunların da kökeni Fransızca'dır. Popüler, toplumca kabul görmüş ve halk arasında tanınan; popülist de toplumdan, halktan yanaymış gibi anlamına gelir.

Komünizm de 'komün' kelimesinden türediği, ortak yaşam anlamına geldiği için ortaklaşmacı gibi bir anlamı vardır. Komün, 'Bir grup insanın, kendi arasında, ortaklaşa üretip, tüketmesine ve paylaşmasına dayanır.

Hadi ilgili bir kelime daha yazalım: Sovyet… O da meclis veya danışma kurulu gibi bir anlama sahiptir.

Konuyu kendi çerçevesinden dağıtmadan ikinci kelimemiz 'medya'nın anlamına geçelim. O da radyo, gazete ve TV gibi iletişim araçlarının ortak adıdır. Kaynaklar, Latince kökenli olduğunu yazarlar.

Cehalet de Arapça kökenlidir ve bilgisizlik anlamında kullanılır.

'Sosyal medya' bir sıfat tamlamasıdır. İnternet ortamındaki whatsapp, facebook ve twitter gibi yazışma ve paylaşma ortamlarıdır. Hani yollarda gördüğümüz kimi gençler, önlerine bakmadan yürürken bile bir şeyler yazıp kendi kendilerine gülüyorlar ya! İşte o arada biriyle ya da birileriyle yazışıyor veya paylaşılan mesajlara bakıyordur.

Tam da burada açıklamaya çalıştığımız bu ortamın sosyal olup olmadığı tartışmalıdır. Fransızca'da 'a' ön eki, olumsuzluk anlamı katar. Asosyal, toplumdan kaçan, toplumla uyumsuz demektir. Ben bu sosyal medya ifadesine insanlarla birlikte olmadığı için 'sosyal' diyemiyor bunun yerine e-sosyal yani 'elektronik sosyal medya' adı takıyorum.

Cehalet konusunda bir şey diyemiyorum çünkü herkes bu ülkede her konuda profesör! Herkes uzman! Bunu biliyorsunuz.

Bu kadar etimolojik (köken bilgisi) verdikten sonra gelelim asıl konumuza.

Artık hemen herkesin elinde bir akıllı telefon var. İsteyen, istediği internet sayfasını ziyaret edebiliyor. Gerçi hala wikipedia adlı dünya çapındaki ansiklopediye, yasak dolayısıyla ülkemiz sınırları içinde erişilemiyor ama kadı kızında o kadarcık da kusur olsundu!

Bazen öğrencilerimiz, ödevlerini internet kaynaklarından yaparlarken konuyla ilgili başlığa takılıp metnin içeriğini kontrol etmeden 'kopyala yapıştır' yaparak öğretmene sunuveriyorlar ki felaket. Bir sürü bilgi yanlışı, bir sürü mantık hatası.

İnternet ortamında binlerce sayfa var ama internette var diye bunların hepsi de doğru değildir ne yazık ki. Çünkü ben diyeyim binlerce, siz deyin milyonlarca sayfadaki bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesi çok zordur. Yazıp paylaşan da zaten başka yerden kopyala yapıştır yapmıştır!

Bir de bu e-sosyal medyada trollük ve kafa karıştırma amaçlı paylaşımlar oluyor. Parmak hareketi ile bu e-sosyal medyada sörf yapan insanlar da araştırıp soruşturmadan o mesajları paylaşıyorlar ve akıl almaz tartışmalar, hatta küfürleşme ve hakaretlerle karşılaşabiliyorsunuz.

'Ali, Hasan'a basan demiş'

Hadi bakalım çık işin içinden çıkabilirsen. Fotoğraflar, çeşitli programlar aracılığı ile sanki gerçekmiş gibi sunuluyor. Bu sahte yazı ve fotoğraflar nerede, hangi ortamda çekilmiş ve söylenmiş araştırıp soruşturmadan dakikalar içinde binlerce kişiye ulaşıyor. Özellikle de siyasal konularda bu tür uydur-inandır mesajları, insanları kutuplaştırıyor. Hakaretler havada uçuşuyor.

'Filanca adam hain veya proje!'

'Nereden anladın, nereden bildin?'

'Ee şöyle demiş ya!'

'Nerede demiş?'

'Herkes okudu, sen okumadın mı!'

'Tamam okumuştur da nerede ne zaman demiş; doğru kaynak var mı!'

Muhabbet böyle devam edip gidiyor.

Takaroğlu, 'kefere cemal' dememiş…

Köymen'in de 'cemal projedir' şeklinde bir düşüncesi yok… Eğin kafalarınızı okuyun biraz, araştırın…

'Kuşa bak kuşa!' bunlar hemen kanmayın… Her sözü şiir, her fotoğrafı sanat sanmayın…

Ha bir de 'Doğum günümü kutlamayanları sayfamdan sileceğim!'

'Çocuklarım gelmiş hoş gelmiş!'

'Falanca yerde çay keyfi!'

**

Hakaret etmeden, gerçek kaynağından yararlanarak yapılan bütün paylaşımlara saygım sonsuz.

Kaymakçı'da bir söz vardır: 'Yukarı mahallede uydur, aşağı mahallede kendin inan'

Büyük mahallede uydurursun, uydurduğun senden önce ana yola inmiştir. Sen bile söylediğinin gerçek olduğunu sanırsın!

Zaten ülke barut fıçısı; ateş olmayan yerden duman çıkarmayalım.

Lütfen biraz dikkat…

Bakmadan Geçme