Şehit öğretmenin ardından
Eğitim konulu bir program sonrası bir ilçenin milli eğitim müdürü, okul müdürü ve öğretmenlerimizle konuşurken konu,...
Eğitim konulu bir program sonrası bir ilçenin milli eğitim müdürü, okul müdürü ve öğretmenlerimizle konuşurken konu, sorun haline gelen bir öğrenciye kilitlendi… Sınıf öğretmeni, lise 3. sınıf öğrencisinin akran zorbalığı başta olmak üzere uyumsuz davranışlarından bahsederek son olarak sıra arkadaşını ağır biçimde döverek hastanelik ettiğini söyledi…
Gerçekten kendilerini eğitime adamış rehberler olarak gördüğüm, öğretmenlerimizin o ana kadar öğrenciye verdikleri veya verecekleri cezalar üzerinde konuşurken asıl gayelerinin ceza vermek olmadığı açıkça anlaşılıyordu…
'…Şimdi onu okuldan uzaklaştırırsak veya okuldan atarsak topluma patlamaya hazır bir bomba sunacağız…' Ve konu döndü dolaştı, 'Öğrenciyi nasıl kazanabiliriz, topluma yararlı bir birey haline nasıl getirebiliriz?' sorusunun cevabını aramaya odaklandı… 'Okuldan atmayalım, en azından disiplin cezası veya uzaklaştırma vererek böylece öğrenciyi okul ve toplum olarak kaybetmemiş oluruz' denildi…
İlçe milli eğitim müdürümüz tüm konuşulanları dinledikten sonra '…Bir öğrenciyi lise mezunu edelim, kazanalım derken akran zorbalığına maruz kalarak travma yaşayan sınıftaki ve okuldaki diğer öğrencileri koruyabilecek miyiz? Ya başka bir öğrenciye geri dönülmez bir zarar verirse ve size bir fenalığı dokunursa ne olur? Okulumuz için iyi bir örnek olur mu?' diyerek hem duygusal hem de rasyonel bir yorum getirdi…
Diğer bir örnek; evde su tesisatı arızalandı… Her zamanki gibi önce kendim yapmaya çalıştım… Baktım özel takım ve ustalık gerektiriyor, eve yakın bir tesisatçı varmış, hemen aradım ve sağ olsun çok geçmeden geldi… Tesisat ustası 60 yaşında idi. Ağır takım çantasını taşırken yardım etmek istedim, kabul etmedi. Arızayı da hemen hallediverdi…
Merak edip kendisine neden çırak veya kalfa edin emiyorsun diye sorunca…
'Ah hocam! Eleman var da biz mi almadık? Şimdi lise okumak mecburi… Çocuk, 18 yaşında liseyi bitirince… Artık bize yar olmuyor… Yani o yaşa gelince artık dikiş tutmuyor… Bizden sonra bu işleri kim yapar bilmem…' dedi. Sonra ikimiz de bir müddet sustuk…
Şimdi bu iki örneği birlikte değerlendirirsek öğretmenimiz Ayhan Kökmen'in şehit edilmesini daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum… Sizin de benzer örnekleriniz çoktur…
Zorunlu eğitimin lise aşaması yeniden düşünülerek hem eğitim kadromuz rahatlatılmalı hem de ara eleman ihtiyacı içinde olan sektörün devamlılığının sağlanması akla daha uygundur. Zira 2014 yılı okul terk sayısının 350 bin olduğu rapor edilmektedir. Değişik sebeplerle örgün eğitimi terk edenler de açık liselere kaydolmaktadır…
Ayhan hocamız, görevini yaparken canına kastedildiğinden mevzuata göre olmasa bile dinen şehit hükmündedir. Basında olayın aktarımında şehit ifadesinin kullanılması hem acılı aile hem de eğitim camiamıza bir teselli olurdu…
İndi İlahide şehit olan Ayhan Kökmen hocama Rabbimden rahmet, ailesine sabırlar diliyorum… Eğitim camiamızın başı sağ olsun…