Sayın vekilim!
Bilmiyorum farkında mısınız? Bütün basın yayın organlarında olumsuz yayınlar yapıldığı ve kapalı alanlarda yasaklandığı halde sigara...
Bilmiyorum farkında mısınız? Bütün basın yayın organlarında olumsuz yayınlar yapıldığı ve kapalı alanlarda yasaklandığı halde sigara içimi konusunda azalma yok. Azalma olmadığı gibi sigara sanki belli yaşlara gelindiğinde alınması gereken doğal bir besin kaynağı gibi görülmeye başlandı. Bir insan bir günde bir paket sigara içse, bir ayda 750 lira civarında gideri olur. Bu rakam bir yılda 10 bin liraya yaklaşıyor.
Kimi insanlar sigarayı somuruyor gibi içiyor ama bence sigara insanı somuruyor.
Neyse girişimizi yaptık…
Politika, siyaset demek… Eskiden 'sigara kağıtlarına not alma' diye bir deyim vardı. Bunu genellikle kasaba politikacıları yapardı. Burada dikkati çekilen, siyasetçinin kasaba kökenli olması değil, politikanın düzeysiz yapılmasıdır.
Özetle adam kasabadan çıkmış; cebinde biraz parası var, okumamış ve yol yordam bilmeyen siyasetçi.
Şudur: Her şeyi bilirler, eleştiri kabul etmezler, kaba ve kibirlidirler.
Uzatmayalım, işte bu tip siyasetçiler halkın karşısında dert dinlerken notlarını sigara kağıtlarının üstüne yazarlarmış. Tabii sigara bittiğinde notlar da atılırmış… Varın gerisini siz düşünün.
İşte bu yüzden bile sigara içmek önemlidir… Not defteri yoksa işe yarar!
Boyu kısa olan insanlarla dalga geçmek isteyenler de 'Ayaklarının altına sigara kağıdı koyun' gibi soğuk espri yaparlar.
Bu kadar gelişme de yeter sanıyorum. Şimdi gelelim sadete. Yani konuya…
Zaman zaman taşraya Ankara siyasetçileri gelir. Yanlarında ekipleri ile birlikte gelirler ki bir ağırlık oluştursunlar… Ziyaretler yapılır ve fotoğraflar çekilir. Devir de sosyal medya devri olduğuna göre… Gazeteci bile çağırmadan kendi haberlerini yazıp basın yayın organlarının e-mail adreslerine postalarlar. Hadi hepsinin günahını almayayım ama çoğu gazeteci de bu metinleri okumadan sayfayı doldurur geçerler.
İyileri meclis dışarı, gazeteci gönderilen pası hemen gole çevirmek ister. Yayınlarken, böyle bir konuşma nerde olmuş, kimler dinlemiş falan filan, sorgulamaz bile…
Gelelim şimdi sonuca. Yer ve zaman belirtmeyip kişi adı da vermeyeceğim. Siz o boşluğu kendi hayalinizde doldurun artık.
Siyasetçi ara sıra yere gelip kendini gösterir Karşı partiye verir veriştirir. Hergün TV kanallarından duyduğumuz 'beyanatları' bir de yerel basında tekrarlar…
Oysa yerelin ciddi sorunları vardır. Yarıda kalmış yatırımlar, bitirilmemiş yollar, seçim döneminde verilmiş vaatler… Hakkını yemeyelim onlara da şöyle bir değiniverir. 'Yapılacak, yatırım planına alındı.'
Ama haklarını da yemeyelim. Bu işte siyasetçiyi alkışlamak isteyen partililerin de katkısı vardır.
Lafın bir boşluğunda 'Sayın Ankaralı olmuş siyasetçim, ne olacak bu yerel işlerin sonu?' demez, diyemez… Alkış çavuşları yönlendirir onları:
'Bravo, memleket seninle gurur duyuyor!'
Bir de omza alma durumu olur tabii!
Kaç kişi bilir ve hatırlar bilmiyorum ama bu memleketten bir Erdal İnönü geçti… Ne çantasını taşıttırdı ne de omuzlarda gezindi. Duyduklarımdan anlatmıyorum; bizzat Kaymakçı'ya geldiğinde kendi gözlerimle şahit oldum.
Film yıldızı E.T. diye dalga geçti millet. Aynı dönemde iki kolunu havada birleştiren ve omuzlardan inmeyen başka bir siyasetçi de vardı hatırlarsınız… Nerden nereye…
Umarım, konuyu dağıtmadım ve ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Girdi ve maliyet artışlarını pas geçiyorum. Ben de buradan bir iki soru sormuş olayım:
Şu bizim çevre yolu çalışması, neden durdu?
Eski hastane bahçesi neyi bekliyor?
Zafer Mahallesi'nin okul işi?
**
Yarın 19 Mayıs… Öyle sıradan bir gün değil… Bir doğum günü adeta… Somut, gerçek ve yaşanmış…
Savaşarak, kan dökerek 'vatandaş' olmuşlar… Kutlu olsun…