SAVAŞA HAYIR…

Bir ay öncesinde basında çıkan haberlerde' Rusya Ukrayna sınırına asker yığıyor, Ukrayna işgal edilebilir' diye yazıldığında...

Bir ay öncesinde basında çıkan haberlerde' Rusya Ukrayna sınırına asker yığıyor, Ukrayna işgal edilebilir' diye yazıldığında Rusya'nın böyle bir çılgınlığa başvurmayacağını, sorunların görüşmeler yolu ile çözülebileceğini düşünüyordum. Bunu da kendi mantığıma göre şuna dayandırtıyordum. 'Gerek Rus ve Ukrayna halkları gerekse Avrupa ülkeleri iki dünya savaşını yaşadılar. Çok acılar çektiler, savaşın yıkımını biliyorlar. Böyle bir çılgınlığa izin vermezler' diye düşünüyordum. Ama yanılmışım.

İddia edildiği gibi Rusya Ukrayna'ya girdi. Yaklaşık bir aydır savaş devam ediyor. Binlerce insan evlerini terk ederek başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Yüzlerce çocuk, kadın, erkek öldü. Tarihi şehirler, köyler, fabrikalar, tiyatro binaları harap oldu. Başka ülkelere çıkabilenler sığınmacı konumuna düşerken, kalanlar da bodrum katlarında, yeraltı tren istasyonlarında yaşamak zorunda kaldılar.

Bu savaşta kim haklı konusuna girmek istemiyorum. Ömrünün büyük bölümünü savaş alanlarında geçirmiş Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimiyle 'Savaş, zorunlu değilse cinayettir' sözünden yola çıkarsak yapılan tam bir cinayettir. Ukrayna Eski Sovyetler Birliği'nin bir parçasıdır. Rusya ile Hitler ordularına karşı birlikte savaşmışlardır. Aynı kültüre sahiptirler. Bunların birbiri ile savaşması tamamen NATO üyesi emperyalist devletlerin oyunudur. Rusya ve Ukrayna bu oyunu görmelidirler. Çağımızda savaşlardan bir tek silah üreten devletler karlı çıkarlar. Bu yüzden savaşın devamını isterler. Acısını ve yıkımını ise savaşan ülke insanları çeker.

Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi, Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası kuruluşlar savaşlar önlesin, insanlık bir daha savaşlarla kırılmasın, medeniyetler yok olmasın, anlaşmazlıklar görüşmeler yolu ile çözülsün düşüncesi ile kurulmuştur. Bu kuruluşlar ve taraf devletler devreye girip savaşı derhal durdurmalıdırlar.

Türkiye'nin NATO üyesi bir devlet olarak bu konuda takındığı tarafsız tavrı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni uygulaması ve barış görüşmelerine katkısı takdire laiktir. Türkiye tarafsız tavrını ve barış çalışmalarını sürdürmelidir çünkü savaşan her iki ülke ile ülkemizin ekonomik ve tarihsel bağları vardır. Rusya ve Ukrayna ile ihracatımız ve ithalatımız çok önemlidir ayrıca Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasında Sovyetler Birliği'nin ülkemize katkısı unutulur gibi değildir.

Bu savaş dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyeti kuran kadroların ne denli ileri görüşlü oldukları bir kez daha kanıtlanmıştır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin, savaş sırasında ne kadar önem taşıdığı ortaya çıkmıştır. Yine Atamızın 'Yurtta barış, dünyada barış' şiarının ne kadar doğru bir politika olduğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır.

Bir aya yaklaşan savaşın derhal durdurulması için taraflar ve dünya ülkeleri çabaları arttırmalıdırlar. Türkiye bu konudaki olumlu çabalarını sürdürmelidir. Öncelikle karşılıklı olarak silahlar susturulmalıdır. Ölümler ve yıkımlar durmalıdır. Sonra da kalıcı bir barış sağlanmalı, evinden, işinden ve yurdundan olan insanlar geri dönmelidirler. En kötü koşullarda imzalanan bir barış bile savaştan iyidir. İnsanlar ölmemelidir.

Bakmadan Geçme