Sansasyonel bir kral: VIII. Henry
İngiltere’ye altın çağını yaşatan Tudor Hanedanı, VII. Henry’nin Bosworth Savaşı’nda III.Richard’ı yenip tahta çıkması ile başlamıştı....
İngiltere'ye altın çağını yaşatan Tudor Hanedanı, VII. Henry'nin Bosworth Savaşı'nda III.Richard'ı yenip tahta çıkması ile başlamıştı. Yorklu Elizabeth ile evlenerek York ve Lancester hanedanlarını birleştirerek 30 yıl süren 'Güller Savaşı'nı da sona erdirmişti. Bu şekilde başlayan Tudor Hanedanı'nın en sansasyonel hükümdarı da şüphesiz onun oğlu, İngiliz rönesansını ve Protestan reformunu başlatan, evlilikleriyle skandallara konu olan ünlü VIII. Henry idi.
Henry, taht için babasının gözdesi değildi ancak ağabeyi Arthur o zamanlar büyük bir salgına dönüşen 'terleme hastalığı' nedeniyle vefat edince Henry'nin şansı döndü. Ağabeyinin eşi, İspanya'da birliği sağlayan Kral Ferdinand ve Kraliçe İsabella'nın kızları Aragonlu Catherine idi. Çeyiz olarak 200.000 duka anlaşma yapılmıştı. Eğer Catherine geri gönderilirse çeyizi olan bu para da geri verilecekti. Ayrıca bu evlilik; İspanya ile akrabalığı, dolayısıyla müttefikliği sağladığı için de önemliydi ve şimdi Arthur öldü diye dul karısını geri göndermek akıllıca olmayacaktı. Fakat Katolik Kilisesi, bir kardeşin ağabeyinin dul karısıyla evlenmesine müsaade etmiyordu. Bunun üzerine Papalık ile müzakere başladı. Catherine, kocasıyla birlikte olmadıkları yani evliliklerinin tamamlanmamış olduğu üzerine yemin etti ve Arthur ile Catherine'in evlilikleri, tamamlanmamış sayıldığından Katolik Kilisesi tarafından geçersiz ilan edildi. Böylece VIII. Henry, ağabeyinin dul karısıyla evlendi.
Catherine, defalarca kez hamile kalmasına rağmen bazen düşük yaptı, bazı çocuklar ise doğduktan sonra fazla yaşamadılar. Bu doğumlardan sadece Mary hayatta kalabildi. Fakat bir kız çocuk Henry'yi tatmin etmiyor, o bir varis istiyordu. Yıllarca beklediği halde bu hayali gerçekleşmedi. Böylece karısından uzaklaşan kral, karısının nedimelerinden biri olan Anne Boleyn'e tutuldu. Katoliklerde yani Vatikan'a bağlı olan ülkelerde boşanma, kesinlikle söz konusu değildir. Bu nedenle kral, Papalık'tan karısının önceden ağabeyi ile evli olduğunu ve evliliğin gerçekleşmediği konusunda kendisine yalan söylendiğini ileri sürerek evliliklerinin geçersiz sayılmasını istedi ve yine Papalık ile müzakereler başladı. Ancak İspanya güçlüydü ve kendi kanlarından olan bir kadına böyle bir hakaret edilmesine kızdı. Papa ile evliliğin geçersiz sayılmaması gerektiği konusunda görüştü.
Öte yandan Papa, kralın başka bir kadınla evlenmek için böyle bir istekte bulunduğunu da haber aldı ve yıllar süren görüşmeler sonucu evliliğin geçersiz sayılamayacağına karar verdi. Bu karara oldukça sinirlenen Henry, Katolik Kilisesi'nden ayrılma kararı aldı ve 1533'te kendini İngiltere'deki kilisenin başı ilan etti. Bu, çok önemli bir karardı ve İngiltere'deki birçok değişimin başlangıcıydı. Kralın bu kararı almasında en büyük destekçisi, başbakanı Thomas Cromwell idi. Henry, Cromwell'in de desteğiyle bu kararından dolayı çıkan isyanları bastırdı ve manastırlardaki zenginliğe el koydu. Bu hareket, hazineyi oldukça zenginleştirip Henry'i güçlendirdi. Reformlar konusunda kral o kadar hırslıydı ki o zamana kadar gayet iyi anlaştığı ve çok sevip saygı duyduğu Ütopya kitabının yazarı, filozof, devlet adamı ve hukukçu Thomas More'u kendisini desteklemediği için ihanetle suçlayıp idam ettirdi.
Artık kendi kilisesinin başı olarak karısından kolayca boşanan kral, Cromwell'in de desteğiyle deli gibi aşık olduğu ve kendisine istediği varisi verebileceğini düşündüğü Anne Boleyn ile evlendi. Anne, kısa süre sonra Elizabeth adında bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Bu bebek, ileride yönetimde bir erkekten hiç de aşağı kalmayarak İngiltere'yi çok güçlü bir konuma getirecek olan I. Elizabeth idi fakat bebeğin kız doğmasıyla beklediği varise yine kavuşamayan Henry hüsrana uğramıştı. Kraliçe, bu doğumdan sonra birkaç kere daha hamile kaldı ama bu hamilelikler düşükle sonuçlandı. Bu gelişmeler, kralın yeni karısından da soğumasına neden olmuştu ve kendisine yeni bir metres bulunca Anne ile arası iyice açıldı.
Tuhaftır ki Anne'in yükselişine katkı sağlayan Cromwell, bu sefer de sonunu hazırlamak için Henry'e akıl veriyordu ve kral, karısından kurtulmak için onu kendisine kara büyü yapmakla ve zina, dolayısıyla ihanetle suçladı. Suçlamalar öyle aşırıydı ki kraliçenin kralı kendi öz kardeşi ile bile aldattığı iddia ediliyordu. Suçlayan kişi kralın kendisi olunca dava kraliçenin aleyhine sonuçlandı ve 1536'da kraliçe, boynu vurularak idam edildi.
Anne Boleyn infaz edildikten sadece günler sonra kral, ilk karısı Catherine'e ve ikinci karısı Anne'e nedimelik eden Jane Seymour ile evlendi. Yeni kraliçe, Ekim 1537'de Henry'e o çok istediği varisi verdi. Kral, oğluna Edward adını koydu ancak mutluluğu Jane'in birkaç hafta sonra doğum sonrası komplikasyonlardan dolayı ölmesi ile gölgelendi. Kral, kendisine bir oğul bahşeden sevgili karısının ölümü ardından derin bir üzüntü duydu ve iki yıl boyunca yas tuttu.
Başbakan Cromwell, Avrupa ile bir ittifak istiyordu ve Almanya'nın Cleves Dükü'nün iki kız kardeşinden biri ile evlenmesini önerdi. Kızların resmini yapması için bir ressam gönderildi. Rivayete göre Cromwell, ressama kızları olduklarından daha güzel resmetmesini tembih etmişti. Kral, gelen resimlere bakarak daha gururlu duran Anne ismindeki kardeşi seçti. Anne, Ocak 1540'ta İngiltere'ye geldiğinde kral onu tabloda gördüğü kıza benzemediği için beğenmedi ve düğünü durdurmaya çalıştı ama her şey ayarlanmıştı ve düğün gerçekleşti. Çirkin eş olarak görülen Anne, altı ay sonra cömert bir anlaşmayla kraldan boşanmayı kabul etti ve ölümüne kadar 'kralın kız kardeşi' ilan edildi.
Bu hüsran veren evlilik ve birkaç talihsiz olay, Cromwell'in gözden düşmesine ve hain olarak suçlanarak idamına neden oldu. Onun ölümü, reformların durmasına ve Katoliklerin güç kazanmasına neden oldu. Temmuz 1540'ta Henry, hem hain ilan ettiği başbakanından kurtulmuş hem de Clavesli Anne'in nedimelerinden biri, aynı zamanda ikinci eşi Anne Boleyn'in kuzeni olan 19 yaşındaki Catherine Howard ile evlenmişti. Artık şişmanlığı yüzünden doğru dürüst yürüyemeyen ve bacağındaki uzun zamandır kapanmayan iltihaplı yarası kötü kokular yayan kral; önceleri yeni karısıyla çok mutlu olduğunu iddia ediyor, onu hediyelere boğuyordu fakat çok geçmeden kraliçenin kuzeni Thomas Culpepper ile gizli gizli buluştuğu iddiaları ortaya çıktı. İddiaların doğrulanması sonucu Catherine, mahkeme bile yapılmadan idam edildi.
Temmuz 1543'te kral altıncı ve son karısı Catherine Parr ile evlendi. Daha önceki evliliklerinin aksine Catherine herhangi bir politikacı, aristokrat ya da iktidar hırsı olan bir aile tarafından önerilmemişti. Catherine dul bir kadındı ve Henry onu kendi seçmişti. O; oldukça uyumlu,akıllı, itaatkar bir kadındı ve barışçıl bir mizaca sahipti. Henry'nin kızları Mary ve Elizabeth'e şefkat göstermiş, Henry ile kızları arasındaki bağı güçlendirmiş, kralın oğlu Edward'ı da tam bir Protestan olarak yetiştirmişti. Bir ara Cromwell'in ölümüyle artık eskisinden daha güçlü olan Katolik kesim, Henry'i etkileyip Protestan kraliçenin idamı için uğraşmış; önce kızgınlıkla bunu onaylayan kral, daha sonra bu kararın yanlış olduğunu düşünerek bundan vazgeçmiştir. Böylece Catherine Parr, Henry ile onun ölümüne kadar evli kalmış ve idam edilmeyip hayatta kalabilen şanslı eşlerinden biri olmuştur.
VIII. Henry, 28 Ocak 1547'de 55 yaşında öldü ve Windsor Sarayı'ndaki St.George Şapeli'nde çok sevdiği üçüncü karısı Jane Seymour'un yanına gömüldü. Yerine VI. Edward olarak tahta çıkan oğlu geçti.
Henry'nin hayatı, eşlerinden ibaret değildi. Saltanatı boyunca Fransa ve İskoçya ile savaştı ve birçok askeri başarıya imza attı. Soyluların gücünü azaltıp monarşi ve parlamentonun gücünü arttırdı, İngiliz donanmasını oluşturdu, İngiltere'yi Katolik Kilisesi'nin hegemonyasından kurtardı ve manastırların feshi ile hazineyi zenginleştirdi ancak altı karısı ve onlardan bazılarına acımasız davranışları, bu başarılarını gölgede bıraktı. Velhasıl VIII. Henry, şu anki ününü daha çok eşlerine, onlara yaptıklarına ve göz ardı ettiği kızlarına borçludur.