Riski Az Organik Gıda Girişimleri

Son yıllarda bilindiği üzere organik ürünlerin yanında organik diyebileceğimiz bazı giysilerde  de günlük hayatımıza girmeğe devam...

Son yıllarda bilindiği üzere organik ürünlerin yanında organik diyebileceğimiz bazı giysilerde  de günlük hayatımıza girmeğe devam etmektedir. Gıda sektöründe organik geleceğe yatırım yapanlar krlı çıkacak . Angusun, keçinin, süttozunun, yünün, hindinin, karidesin, istiridyenin, kerevitin, yemin organiğini üretin, daha çok kazanın. İşte riski az, kazancı çok 12 organik girişim projesi  konusunda bir çok alternatifler olduğunu biliyoruz.

Ekolojik tarım, yaşayan her türden organizmanın sürdürülebilir çevreyle ilişkisini yeniden hayata geçiriyor, insanlığa daha sağlıklı bir gelecek vaat ediyor. Bir bakıma kimyasal gübre, pestisid ve GDO'lu tohumların tarım faaliyetlerinde kullanılmadığı bir özlemin ifadesi bu.

İnsanlık uzun süre yattığı derin uykudan bir türlü uyanamadı maalesef. Bu beklentiyi günümüzde teknik olarak hayata geçirmek pek de kolay görünmüyor aslında.

Bir mucize olarak sunulan böcek öldürücü bu ilacın yıkıcı kimyasal içeriği tarım topraklarından tamamen temizlenebilmiş değil. Çeşitli kanser türlerinin DDT'yle bulaşık topraklarda yetiştirilmiş ürünlerden sonra arttığına ilişkin çok sayıda bilimsel veri var.

Buna rağmen günümüzde sistemik yolla insana geçen sentetik zehirler inadına çoğalıyor. Bugün çok daha etkili kimi kimyasallar üretim için neredeyse birer zorunluluk olarak takdim ediliyor. Bu zorunluluğun nedeni ise daha hızlı ve daha yüksek üretim düzeylerine ulaşabilmek!

Küresel ölçekte tırmanan nüfus ve gıdaya olan aşırı talep burada en büyük etken. Hızla kirlenen gezegenimizde bugün 7 milyar insan yaşıyor. Projeksiyonlar 2050'de bu sayının 10 milyarı geçeceğini gösteriyor. Çok değil bundan 200 yıl önce dünya nüfusunun 2 milyar olduğu düşünülürse bu tablo korkutucu bir geleceğin işareti.

Aşırı kirlenme ve GDO'lu ürünlerin hafife alınması, doğal ortamların sentetik unsurlarla yok edilmesi müthiş bir gelişme. İşte bu yüzden ekolojik tarım bugün hiç olmadığı kadar önemli hale gelmiş durumda. Dünya ekonomisindeki göreceli büyüme, gıda talebini şaşırtıcı biçimde tetikliyor üstelik.

Gıda sektöründe hiç bir dönemde olmadığı kadar talep artışı var. Gıda talebi 2050 yılına kadar en az yüzde 70'in üzerinde artacak. Aynı eğilim ülkemiz için de söz konusudur.

Peki sağlıklı nesiller için şimdiden önlem alıp organik ürünleri endüstri boyutuna taşımak mümkün mü? Daha da önemlisi, ekolojik koşullarda hızlı ve ekonomik yetiştiriciliğin teknolojik sırları neler? Türkiye'de en azından bir 'perma kültür' bilinci geliştirilebilir mi? Ve tabii 'ekolojik tarım' gelişen gıda talebini nasıl karşılayabilecek ? Kısacası tek bir yol görünüyor Uygun ortamlarda 'endüstriyel ölçekte doğal ürün yetiştiriciliği' yapmak! Buna kapalı ya da açık tüm tarımsal ortamlar vardır.

 ülkemizin iklimi ve konumunun bizi bu konuda dünyada öncü yapabileceğine inanıyoruz. Yurtiçin-de bu yeni anlayışa dayalı tüm ihtiyaçlar karşılanırken, ihracatta da Türkiye organik tarımın 1 numaralı ülkesi olabilir diye düşünüyoruz.

Bakmadan Geçme