Partici!
Yazıya giriş yaparken Türk Dil Kurumu'nun 'parti' kelimesi ile ilgili açıklamalarına bakalım önce. Ayrıntıları bir kenara...
Yazıya giriş yaparken Türk Dil Kurumu'nun 'parti' kelimesi ile ilgili açıklamalarına bakalım önce. Ayrıntıları bir kenara koyarak birer örnek cümle ile zenginleştirip yazıya ilk adımımızı atalım. Öyle ya siyasi parti var yaş günü partisi var!
Kelimenin kökeni Fransızca. Bizdeki ilk anlamı sizin de bildiğiniz gibi 'Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk' 150 yıl kadar önce 'fırka' derlermiş. O da Arapça'dan dilimize girmiş. 'Fark' ayrılık anlamlarından türemiş…
Kelimenin ikinci anlamı da bir bütünün parçası, kısım: 'Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk iki kilo tütün yürütüyordu.'
Üçüncü anlamı, bazı oyunlarda bir kez: 'Öğlenden sonraları bir parti tavla oynuyorduk'
Dördüncü anlamı, bir kişi, bir kuruluş veya bir topluluğun, çoğu belli bir şeyi kutlamak amacıyla düzenledikleri eğlence: 'Onunla Erhan'ın çay partisinde tanıştık.'
Beşinci anlamı, bir yere bölümler halinde gönderilmekte olan bir malın veya bir bütünün parçası: 'İkinci parti mal bugün geliyor.'
Başka anlam farkları da var ama yazıyı uzatmayalım.
Bir dilde bir kelimenin farklı anlamlarda kullanılması dilin fakirliğinden kaynaklanıyor. Ne kadar çok kelime o kadar çok zenginlik.
Benim bu yazıda ele almak istediğim parti, sözcüğün ilk akla gelen temel anlamı. Yani 'Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk'
**
Ara sıra sosyal medya yorumlarını okurum. Hatta çok nadir de olsa kendimi kaptırıp ben de olur olmaz yorumlar silsilesine takılırım. O kadar çok yorum yazan oluyor ki! Böyle durumlarda fikirler kalıplaşmış ve oturmuşsa yani değişime kapalı ise tartışmayı uzatmaya gerek yoktur.
Doğrusu, kimin ne yazdığı beni çok ilgilendirmez. Sadece okuyanlara ve hiç yorum yazmayanlara da bir şey diyemem. Yazmıyorlar veya yazma gereği duymuyorlardır. Saygı duymak gerekir. Dedim ya ben ara sıra, nadiren yorum yapanlardanım.
Bu yorum yapanları 'parti taraftarlığı' açısından üç grupta toplayabilirim:
1- Katıksız partililer: Yani 'koyu' olanlar, kızıllar… Kessen başka partilerin fikirlerini beğenmeyecek olanlar. Bu tipler, partilerine toz kondurmuyorlar. Partilerine bir laf mı gelmiş hemen ellerine mızrak ve kalkanlarını alıp savaşa balıklama dalıyorlar.
2- Katıksız muhalifler: Birinci gruptakilerden farksız olup, diğer partiler ne yaparsa yapsın memnun olmayanlar ve hep muhalif olanlar…
Genellemeyi sevmem ama bu iki gruptakiler, aileden veya mahalledeki arkadaş grubundan partili olanlardır. Takımdan örnek verip yazıya devam edelim: Adamın dayısı Fenerbahçelidir. O da dayısını çok seviyordur. Al sana yeni bir Fenerbahçeli!
Sorarsın neden Fenerbahçelisin diye… Haklı bir gerekçe ortaya koyamaz, bin bin dereden su getirir ve haklılığını ispatlamaya çalışır. Adama ne dersen de Fenerbahçe der de başka bir şey demez. Hatta lafı Kurtuluş Savaşı'na kadar bile götürebilir.
'Renk aşkı' der.
Sen, 'Başka ilin takımı; bizim ilimizde de benzeri renkleri taşıyan takımlar var' dersin… Nuh der peygamber demez yani.
**
Geçtiğimiz gün sosyal medya sayfalarından birinde öğrenci kredileri ile ilgili bir tablo paylaşımı vardı. Bir öğrenci toplamda 30 bin lira kadar kredi almış, 100 bin lira kadar da ödemesi gereken borç çıkarılmış.
İşte sözünü ettiğim böyle partili bir yorumcu hem tabloyu okuyamıyor hem de rakamları birbirine karıştırıyor. Ayrıca parasızlıktan çocuğunu üniversiteye gönderememiştir ama 'Faizsiz kredi mi olur; aldıysa ödeyecek kardeşim' yazıyor. Hani derler ya, 'Hem kel hem fodul!' İşte öyle.
Bu tip partililer çocukken bir cemaatin / partinin içine girmişler oradan çıkamazlar. Çıkarlarsa ilişkileri ve menfaatleri bozulur… Muhakeme ve akıl yürütme yetenekleri yoktur hatta düşünmek ve mantıklı bir açıklama yapmak da onlara göre gereksizdir.
Hayatlarında bir haftalık tatil yapmamışlardır ama 'Tatil yerleri dolu' diye övünürler…
Uzatmayalım… Bu iki grubun en ortak yönlerinden birisi de parti politikaları hakkında doyurucu bilgi sahibi olmamalarıdır. Kişilere kızarlar… Olaylara kızarlar… Kulaktan dolma bilgilerle siyaset yaparlar.
Ne çektiysek bu iki gruptan çektik…
**
Partili mücadele çağdaşlıktır ama körü körüne particilik de ilkelliktir.