ÖZDERE GÜNLÜĞÜ-1
Özdere yolu / 4 Temmuz Perşembe Koskoca bir yaz yazıl(a)madı 'Özdere Günlüğü.' Çünkü araya sonunda olumlu...
Özdere yolu / 4 Temmuz Perşembe
Koskoca bir yaz yazıl(a)madı 'Özdere Günlüğü.' Çünkü araya sonunda olumlu sonuç aldığımız hastalığım girdi. Belki ileride o çetin koşullardan da söz ederim. Şimdi biz Özdere'ye dönelim. Neler olmuş? Neler bitmiş? Neler olacak? Dün geldik. Gümüldür üzerinden. Orta Mahalle'de yol, gidiş-geliş olmuş ama bitmemiş! Yapsatçı parayı alıp kaçmış!
Ege Acil'deyiz / 5 Temmuz Cuma
Dikiş yerlerim apse yapmış. 10 gündür ermek üzereydi. Patladı patlayacak! Özdere'de, Selçuk'ta müdahale edemediler. Otobandan Ege Üniversitesi Acil Servisi'ne -Selçuk'taki cerrahın yönlendirmesiyle- gittik. İki saat sırada bekledik. Sonra yatış. Tam cerrahlar müdahale edecekken kendiliğinden apse fışkırıverdi. Fıskiye gibi! Bir yıldır başımda deli divane olan can yoldaşım eşim hemen müdahale edip boşalttı apseyi. Kalanını cerrah temizledi iyice sıkarak. Hatta çıkış noktasını genişletip içeriye uzandı. Kolumda serum, antibiyotik. Kalıcıyız…
Hayat acildir, bekletmeye gelmez! / 6 Temmuz Cumartesi
Hayat bir nefestir, aldığın kadar…
Hayat bir kafestir, kaldığın kadar…
Hayat bir hevestir, daldığın kadar…
Hz. Mevlna
Hayat sözcüğü, ne denli kapsayıcı değil mi? Ben öyle algılıyorum.
Yaşam da günün hareketliliği gibi bir şey…
Hayata bir hastanenin acil servisi de diyebiliriz… Günün koşuşturması oradadır. Yaralanan, berelenen, düşüp bir yerleri çıkan-burkulan-kırılan, başı dönen, yürek çarpıntısı yaşayan… gelir. Zamanın akışı içinde olağan şeylerdir.
Servise gelenler ister ki hemen çözüm bulunsun! Kırık varsa acısız alçıya alınsın, çıkık yerine konsun…
Kişi, hayata yine kaldığı yerden hızlıca giriş yapayım ister. Unutur doktorun sorumluluğunu. Acele ederse doktor yanlış teşhis koyabilir. Onun da zamanı kısıtlıdır. Kısacık sürede doğru ve sağlıklı sonuca ulaşmak zorundadır. Karşısındaki hasta, acıdan kıvranmaktadır.
Hem hasta hem doktor şiddeti, tahmin edilemeyen bir gerilim içindedir. Çünkü hayatın acilliği esir almıştır her ikisini de…
İşte bu nedenle hayat acildir. Bekletmeye gelmez.
Cenazeyi bir an önce toprakla buluşturup arkamıza bile bakmadan hızlıca mezarlıktan ayrılışların üzerinde düşünelim biraz. Nelere gebelik etmektedir bu davranışımız?
Hayat, acildir. Bekletmeye gelmez.
Acil yaşatmaktır! / 7 Temmuz Pazar
Acil'de iğneyi, serum bağlamayı hemşireler yapıyor. Pansumanı ise intern doktorlar. Çok yakında diplomalarını alacaklar. Alıştırma oluyor bir yerde! Serum veriliyor, güçlü antibiyotik uygulanıyor bana. Uyarılar var: Beyaz Kod-1111, Kırmızı Kod-2222. Sağlık çalışanları; can korkusu, yoğun bir şiddet ortamını soluyor. Az önce koridorda sandalye kavgası çıktı. Her hastanın başında bir refakatçi oluyor. Ama uyan yok! Sandalye yetersiz kalıyor bu yüzden. Bağırıp çağıran, zorla bina dışına çıkartılıyor güvenlik görevlilerince. Sık sık uğrayıp kaçak refakatçileri çıkarıyorlar. Sesli duyuruların ardı arkası gelmiyor… Pansumanım tamam! Nefroloji, Enfeksiyon, Üroloji, Cerrahi'den gelip hakkımdaki sonuçları paylaşıyor doktorlar. Yarı check-up oldum sayılır! Artık bize yol verseler? Ama iyileşmeden taburcu etmeyecekler. Belli!
Yaptığın işi seveceksin! / 8 Temmuz Pazartesi
Bugün pansumanımı sarışın, güleç yüzlü, bayan intern doktor yaptı. Ama öyle seve seve yaptı ki! Anlatamam…Evin bir çocuğu. Solak. Ve üstüne üstlük cerrah olacak. Kafaya koymuş. Biz de cesaretlendiriyoruz. Kan gazı alıp içindeki oksijen oranına bakılacak. Acıtıcı bir işlem. Bilekten, kasıktan yapılıyor. Kasıktan acımıyor. Bileğime yöneldiğinde ben kasığımdan almasını istiyorum. Sinek ısırığı gibi bir şey hissediyorum. Hepsi o kadarcık! Hayatı doğru ve mutlu yaşamak istiyorsan yaptığın işi seveceksin ya da sevdiğin işi yapacaksın! Az kalsın unutuyordum, evde tedaviye devam etmek koşuluyla TABURCU olduk. Eşim üç gecedir kuru bir sandalye üzerinde ne çekti bir ben biliyorum… En çok ona sevindim.
Okumalar başlasın! / 9 Temmuz Salı
Gelirken toplam sekiz kitap getirdik, okumak için. Hepsi listemizden. Tedavim sırasında okuyamadım hiç. Günde iki gazete -Cumhuriyet, BirGün– ile yetinmek durumundaydım. Ayrıca okumalarım sırasında yoğunlaşmam, elimde yumuşak kurşun kalemle notlar almam gerekiyor. Alışkanlığımdır! 2017 Mart'ında Özdere'de bıraktığım kitaplara -Cumhuriyet Gazetesi Klasik Serisi (20 adet küçük boy) – Prof. Dr. Onur Bilge Kula/'Avrupa(lılık) Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?', İş Bankası Kültür Yayınları, Mayıs-2015, 746 sayfa –'Geleceği Keşfedenler Dijital Çağın Biyografisi', Walter Isaacson-Çeviri: Duygu Dalgakıran, Domingo Yayınları, Şubat-2017, 498 sayfa- saldırdım. Son kitap, ilk sırada. Günlük içinde yer yer alıntılar yapabilirim okuduklarımdan!
Çukuraltı Sahili / 10 Temmuz Çarşamba
İlk yürüyüşüm sahilde, 15 dakikacık. Yavaş yavaş. Kısacık. Çünkü pansumanlar var. Sahil dolu gibi. Önceki dönemde AKP'li belediye, betondan 'cafe' yapmış, birilerine(!) peşkeş çekmişti. CHP'li yeni başkan kaldırdı. Şezlong terörü/soygunu vardı önceki dönem. Şimdi yok! İsteyen, istediği yerde. Kendi şemsiyesi altında. Özgür ve rahat. Yalnıııız Suriyeliler, yine taşkınlık yapıyor. Jandarma müdahale ediyor. Sabahtan akşama kadar kalabilirler ama adabıyla olursa, ona buna sarkmazlarsa!
Düzenli yürüyüş-Aşırı tüketmeme-Hemen uygulama! / 11 Temmuz Perşembe
Tam 93 yaşında Fatma Yalçın öğretmenim. Isparta-Gönen Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü mezunu. Elini öpmeye gidiyoruz büyük baldızımla. Hazırlık yaptırmış. Börekler, poğaçalar, çörekler, kekler… Çay hazır. Pire gibi hareketli. Gencecik kız sanki. Bıdı bıdı kalkıyor, bize çay koymaya yöneliyor. Gözden kaybolmasıyla gözükmesi anlık mesele! Belleği pırıl pırıl. Evlatlarına unuttuğunu hatırlatıyormuş, onlarla dalgasını geçiyormuş! Kızı emekli Prof. Dr. Güler Yalçın Hocamdan öz yaşamını yazmasını istiyorum. Kendisine soruyoruz: 'Bu dinçliği neye borçlusunuz Fatma Öğretmenim?' Yanıtı şöyle: 'Günde 45 dakika düzenli yürüyüş yapmak, aşırı yemek tüketmemek ve aklıma geldiği şeyi unutmadan yerine getirmek!'
Özdereli Dostlarımız / 12 Temmuz Cuma
Çerkez Selahattin Amca, önce selamımı aldı ama tanıyamadı. Yolda karşılaşmıştık. Eve gidiyor. Düşünüyor, düşünüyor. Sonunda beni çıkartıyor. Çünkü bir yıldır görmedi ve epeyce kilo -25 kg- kaybettim. Evimize geliyor eşiyle. Yürüyüşteyiz. Kapıya erik ve karpuz bırakıp gidiyorlar. Sonradan öğreniyoruz durumu. Marketçimiz, temizlikçi kadın buluveriyor Ankara'dan bir telefonumuzla. Eve tertemiz giriyoruz. Özdere Çevre Derneği başkanı ve üyeleri telefon ediyor. İsteklerimizi yerine getirmeye amadeler! Kokoreççi Turgay Usta da duymuş hastalığımı. Yan komşumuz Kamil-Nesrin öğretmenlerimiz; bahçemizin otunu temizletiyor, ağaçlarımızı ilaçlıyor. Salt birkaç örnek sıraladım. Daha çooook!!! Hayatta dostlarla mutluyuz! Ne istenir başka???
'Yiiin Gri' Pazarı / 13 Temmuz Cumartesi
Eşimle resmen 'teftiş'e çıkıyoruz 'Yiiin Gri' pazarını. Her esnafın yeri sarı çizgiyle ayrılmış, numaralanmış. Milim şaşmadan uyuluyor. Ortada satılan mal yok. Hepsi tezgahlarda. Balıkçılarda da fiyat etiketi var. Müşterinin kılığına bakıp fiyat söylenmiyor! O, öncedenmiş. Bir düzen gelmiş. Zabıta denetliyor. CHP'li belediyenin varlığını hissediyor, mutlu oluyoruz uygulamalarından.
Deniz, günübirlikçilerin… / 14 Temmuz Pazar
Bugün, günübirlikçilerin günü! İzmir'den İZBAN ile geliyor, marketlerden yiyeceklerini alıyor, sahile iniyorlar. Tuttukları yerde gün boyu güneşin tadını çıkarıyorlar… Hem de en ucuzundan! Yerlisi, sahile ancak yürüyüş için iner.