Orucun Psikolojik Etkileri
Yaz ayları, özlemle beklenen ve insanı motive eden aylardır. Artan sıcaklık ve uzun süren gün, orucun...
Yaz ayları, özlemle beklenen ve insanı motive eden aylardır. Artan sıcaklık ve uzun süren gün, orucun fiziksel olarak yorgunluk vermesinin yanı sıra psikolojik olarak da etkilerinin olmasına neden olur. Uzun süre aç ve susuz kalmak, tahammülsüzlük ve gerginlik duygularını tetikler.
Peki, sinirli ruh halinin üstesinden gelmek için ne yapılabilir?
Öncelikle yapılması gereken; yeme, içme ve uyku düzenine dikkat edilmesi; iftar, sahurun düzenli ve aynı saatlerde yapılması olmalıdır. Çünkü vücut sistemini sabit tutmaya çalışmakta yarar var. Sahur yaparken uyku bölündüğü için günlük işlerin takibi yapma, dikkati toplamada zorluklar yaşanabilir. Bunu önlemek için de; daha erken yatma ya da günlük şekerleme yapma iyi bir çözüm olabilir. Sorumlulukları tek başına üstlenmektense paylaştırma ve takım çalışmasına önem verme de çözüm önerileri içinde olabilir. Tahammülsüzlüğü tetikleyen en önemli neden vücudun susuz kalmasıdır. İftarla sahurun arasının kısa olması ve sıvı tüketimin tokluk hisseni yaratması sıvı tüketiminin azalmasına neden olur. Sıvı tüketim azlığının gerginliğe neden olasını önlemek için bol bol su tüketilmelidir.
Oruç tutmak, psikolojimizi ve günlük hayatımızı hep mi olumsuz etkiler?
Tabi ki de hayır. Oruç tutmak dini sorumlulukların yerine getirilmesi sonucu, kişiye huzur ve tatmin veren bir olaydır. Bu etki sadece oruçla da ilgili olmayıp dinin insan psikolojisine olumlu etkisi tüm dünyaca kabul edilen bir olgudur. Bireyler kendilerini Allah'a daha yakın hissederler. Umutlar çoğalır ve yaşam biçimine çeki düzen verilmeye çalışılır. Allah'a yakın olma aynı zamanda kaygı düzeyini azaltır. Oruç, toplumsal olarak da bir arada olmayı sağlar. Çünkü kişiler aynı zorlukları yaşayıp beraber umut ışığını beklemektedir.
Hayırlı Ramazanlar…