Okan Biçer okulunda anıldı

Geçtiğimiz günlerde geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitiren Ödemiş İlkkurşun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi'nin sevilen öğretmenlerinden 52...

Geçtiğimiz günlerde geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitiren Ödemiş İlkkurşun Mesleki Teknik Anadolu Lisesi'nin sevilen öğretmenlerinden 52 yaşındaki Okan Biçer için görev yaptığı okulda tören düzenlenerek lokma döktürüldü. Öğrenciler, Okan hocaları için yazdıkları şiirlerini ve onunla olan anılarını anlatarak sevgilerini bir kez daha dile getirdiler.

Törende konuşan Biçer'in meslektaşı ve arkadaşı okulun edebiyat öğretmenlerinden Selim Şahan, 'Okulumuzun kimya öğretmeni Okan Biçer, bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta iki tekerlekli bir silahla vuruldu. Yine hatırlayacağınız gibi okulumuzda görev yaparken Kaymakçı'ya müdür olarak atanan Ayhan Kökmen arkadaşımızı da geçtiğimiz yıl Aralık ayında bir cinayete kurban vermiştik. Henüz amansız hastalıktan kurtulamayan İsa Gün arkadaşımızın acısını üstümüzden atamamışken Ayhan hocamızın görevi başında katledilmesi bizi derinden üzmüştü.

Şimdi de şair ruhlu arkadaşımız Okan Biçer aramızdan ayrıldı. Cinayetin bu seferki silahı, arkadan gelen iki tekerlekti. Burada paylaşılacak çok anıları ve şiirleri var ama bunları uzun uzadıya okumayacağım. 15 Mart günü, Ödemişli eğitimciler açısından acılı bir gün oldu. Sabah kalkar kalkmaz okula gitmek için hazırlanırken, yoğun bir yağış karşıladı bizi. Yağışla beraber de iki haber! İlk haber, bir süredir Ege Üniversitesi'nde kanser tedavisi gören Ödemiş Anadolu Lisesi'nin coğrafya öğretmeni Coşkun Akçay'ın ölüm haberi oldu. Akçay'ın ölüm haberinin hemen ardından derse yetişmeye çalışan öğretmen arkadaşımız Okan Biçer'in kaza yaptığı haberi de hepimizin üstünde şok etkisi yarattı. Okulumuzda kimya öğretmeni olan Okan Biçer arkadaşımızı hepiniz tanıyorsunuz. Ülke sorunlarına duyarlı, Atatürkçü ve cumhuriyetçi bir kimliğe sahip, insani duyarlılıkları olan bir arkadaşımızdı. Her iki arkadaşımızın da kimsenin işinde, aşında ve namusunda gözü yoktu. Okan Biçer, duygularını şiirlere verir, bunları da Facebook sayfasında paylaşırdı. Ben bazen ona öğretmenler odasında takılır, 'Okan Biçer; yazar çizer' derdim. O da bana takılır, beni biraz düşünceli gördüğünde, 'Selim Şahan, yine hangi köşe yazısını yazıyorsun' derdi.

Okan Biçer ile aynı yıllarda göreve başlamış, aynı yıllarda Ödemiş'e gelmişiz. İlk çocuklarımız, ilkokulu aynı sınıfta okudular. Efendi ve sakin kişiliği ile okulumuzda hemen yer edindi kendisine. Belki hepimizde olduğu gibi kimilerinizle sinir harbi yaptı zaman zaman. Derse karşı ilgisiz davranan öğrencilere kızdı, bağırdı… Ama inanın çocuklar, bunlar sizin içindi. Sizin daha iyi gelişmeniz ve hayata daha iyi hazırlanmanız içindi.

7 Mart tarihinde Facebook sayfasında yaptığı bir paylaşımda arkadaki resimde gördüğünüz şu küçük şiirini paylaşmış: 'hayat diyorum / bir gün / her şey / fotoğraflarda kalıyor… / o kadar kısa işte' Küçük Menderes Gazetesi'nde cumartesi günü yazdığım yazıda ondan hayata tutunmasını istemiştim ama olmadı. Tutunmak istedi belki ama o iki tekerlek fena vurmuştu arkadan. Hepimiz, evet hepimiz SUÇLUYUZ! Hepimiz… Kaldırımları işgal eden / Ve bunlara gözünü yuman… Yollara sağlı sollu park eden / Ve bunları engelleyemeyen…Sokaklardaki çukurları onarmayan / Ve bunları ihalelere havale eden…Evlatlara gözü kapalı motor veren / Ve bunları yollarda görmezden gelen…

Küçük-büyük, insanları eğitemeyen / Ve tüm bunlara 'adam sen de' diyen…

Hepimiz, evet hepimiz SUÇLUYUZ! / Memlekette yürümek bile 'iş' iken

Koruyamadık yazık ki senin gibi naif bir şairi, affet bizi Okan Biçer.

Olmadı Okan Biçer olmadı! 'Asıl biraz hayata' dedim ama sen elinden geleni yaptın. İster kader de isterse yazgı… Bu gidişin olmadı. Biz şimdi nasıl sensiz devam edeceğiz eğitim-öğretim işlerine. Halbuki ne de güzel hazırlamıştık öğretmenler odamızdaki muhabbet köşemizi. Dersimizden çıkacak ve bir çay içimlik nefes alma zamanımızı, öğrencileri konuşarak geçirecektik yine. Haylaz Mehmet'ten bahsedecek, 'Ne olacak bu tembel Fatma'nın hali!' diye birbirimize danışacaktık. Sonra falanca sınıftaki Ali'nin ailevi durumu hakkında 'Acaba bizim bilmediğimiz bir durum mu var!' diye merak edecektik.

Hüseyin'e kopya çektirmediğimizi birbirimize anlatacak, Emine'nin aldığı güzel notu 'Demek ki sınıfta çalışan öğrenciler de var' diyerek kendimize pay biçecektik.

Yalnızlıktan, yabancılaşmaktan, nostaljiden dem vurup 'Yaşlandık be üstadım' yorumu yapacaktık. Olmadı… Lanet olsun oldurmayan faktörlere, etmenlere, etkenlere…

Her zaman korkardın başıbozuk motorlardan ve sakınırdın onlardan. Çocuk yaşta delikanlıların uçar gibi motor kullandıklarını söyler, önlem alınması gerektiğini belirtirdin. Öğretmenler odasındaki muhabbet köşemizde toplumdaki duyarsızlıklardan dem vurur, önlem almayanları eleştirirdin. Biz biliyoruz ki o sabah da okula yetişirken yine o her zaman kullandığın sokağa girdiğinde dikkatlice sağına soluna baktın ve öyle geçmeye niyetlendin bulunduğun kaldırımdan karşı kaldırıma… Kaldırımlar kullanışsız, delik deşik yollar sağlı sollu araçlarla dolu… Ve arkandan nasıl geldiğini anlayamadığın kontrolsüz iki tekerlek…

Hepimiz suçluyuz. Koruyamadık senin gibi naif bir şair kimyacıyı!

Ne desen haklısın… 14 Mart'ta demişsin ki 'Yalnızca kendi paylaşımları ile ilgilenenlere de bir güncelleme şart…' Yerden göğe kadar haklısın Okan Biçer… Güncelleme acilen şart.

13 Mart'ta da 'Çocukluğum… Saklı kaldı rengi solmuş eski bir fotoğrafta… Çocukluğum, asılı durur belki de yaşlı bir erik ağacında' Aslında kimseye veda edemeden bir 'hoşça kal' demişsin de biz anlamamışız. 12 Mart'ta da şunları yazmışsın: 'Gel şiir yazma!' dedi annem… 'Herkes okur geçer, olan sana olur' Nereden bulurdun o dörtlüklere güzelim fotoğrafları bilmem; sormazdım da… Anneni, Özlem'i küçük şiirlerinde yazar, İlayda'yı ve Bıcır'ı anlatırdın muhabbet köşemizde. Coşkun'un erken gidişine de inanamadık, senin amansız elveda deyişine de… Evet bir güncelleme şart hepimize. Kimimiz hastalıklarda, kimimiz cinayetlerde, kimimiz kazalarda… Neden can veriyor bunca insan? Soruşturmak, yediklerimizi ve içtiklerimizi incelemek, toplumsal kurallarımızı güncellemek gerekiyor.

Hatırlarsın, 'motor' ve 'kask' takan bir müdür vardı Ödemiş'te… Arada anardık adını da 'Sürmek için adamı, elbirliği etti muktedirler' derdik. Meğer herkesin kaskla gezmesi gerekiyormuş memlekette… Beni bilgisayar başında gördüğünde 'Yine ne yazıyorsun Selim Şahan?' diye takılırdın… Seninle geç tanış olduk ama keşke birbirimize 'Güle güle' ve 'Hoşça kal' diyebilse idik naif şair arkadaşım. Affet bizi Okan Biçer… Koruyamadık yazık ki senin gibi naif bir şairimizi. Hepimiz, evet hepimiz SUÇLUYUZ!

Güle güle git şair ruhlu arkadaşım, o ışıklı güneşli günlerin olduğu yerlere; seni hiç unutmayacağız…'dedi.

Haber: Turgay KONURALP

Bakmadan Geçme