Öğrendi ama!

Montrö ve amiral tartışmalarına girmeyeceğim çünkü ben bir eğitimciyim. O işin uzmanlarının öncelikle tarihçiler ve denizciler...

Montrö ve amiral tartışmalarına girmeyeceğim çünkü ben bir eğitimciyim. O işin uzmanlarının öncelikle tarihçiler ve denizciler olduğunu düşünüyorum.

Fakat emperyalizmin dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri olan ABD'nin Kurtuluş Savaşı sonrası imzalanan Boğazlar ve Montrö Anlaşması ile sorunlu olduğunu bilecek kadar da gündemi takip ettiğimi söylemeden de geçmeyeceğim.

**

Anadolu Ajansı kaynaklı, hemen hemen tüm kanallarda yayınlanan bir 'düzensiz göçmen' çilesinin özet haberi şöyle idi: 'İzmir, Balıkesir ve Çanakkale açıklarında Türk karasularına geri itilen göçmen botlarına müdahale edildi. Bölgeye görevlendirilen Türk Sahil Güvenlik unsurları, 231 düzensiz göçmeni kurtararak güvenli bölgeye ulaştırdı. Kurtarılan göçmenler, Türk Sahil Güvenlik ekiplerine teşekkür etti'

Hatırlarsanız korona salgını öncesi Yunanistan sınırına dayanan yüzlerce hatta binlerce göçmenin her gün tekrarlanan görüntüleri vardı. Araya korona girdi de o görüntüleri göremez olduk.

Haberi değerlendirsek önce bazı sorular sormamız gerekiyor:

1- Bu düzensiz göçmenler, bizim sınırlarımıza elini kolunu sallayarak mı giriyor?

2- 'Geri itilen' derken bizden Yunanistan sınırına itildiği anlamı çıkmıyor mu?

3- Bu elini kolunu sallayarak oluşan 'düzensiz gezme' işine Yunanistan'ın da göz yummasını mı istiyoruz?

4- 'Düzensiz' derken 'kafalarına göre hareket eden' mi yoksa 'düzenleri yok' mu denmek isteniyor?

5- Genellikle İslam ülkelerinden gelen 'düzensiz' göçmenler, neden Hıristiyan ülkelerine gitmek için çaba sarf ediyorlar?

Ben değerlendiremedim!

**

'Tartıştığı kocasını bıçaklayarak öldürdü'

Önce başlığı acaba yanlış mı okudum diye yeniden okudum. Sonra haberin devamına gittim:

'Muğla'da kocasını bıçaklayarak öldürdüğü iddia edilen kadın gözaltına alındı'

Yaşadığımız coğrafyada güçsüz olmak çok kötü. Hayvan olmak, ağaç olmak, kadın olmak, çocuk olmak…

Belki de sorun güçlü veya güçsüz, erkek veya kadın olmaktan kaynaklanmıyor.

Geçtiğimiz gün, şimdi kim olduğunu hatırlayamayacağım bir konuşmacı, bir ülkede ana sınıfında çöp eğitimi için birkaç haftalık ünite uygulaması yapıldığını anlatmıştı.

Biz ne yapıyoruz? Okuma yazmayı bir an önce söksün istiyoruz. 'Bizim kız, 'anne-baba' yazmasını öğrendi'

Öğrendi ama! Acaba saygı ve hoşgörüyü öğrendi mi?

Acaba toplu yaşamanın kurallarını öğrenmek için kaç ünite gerekiyor ve biz bunu kaç günde, haftada, ayda ya da yılda çocuklarımıza yediriyoruz? Okuma yazma öğrenmeyle bitmiyor iş!

Sonra içtiği sigaranın izmaritini ve kutusunu fırlatıveriyor.

Sonra, anlaşamadığı eşi ile ayrılamıyor…

Bakmadan Geçme