ÖDEMİŞ’E ÇİL ÇİL ALTIN MI YAĞACAK YOKSA SİYANÜR MÜ?
 Müjdeyi Ankara&rsquodan, İstanbul&rsquodan İzmir&rsquoden bizler de duyduk, çok sevindik. Ödemiş hatta bütün Küçükmenderes ovasına çil çil...
Müjdeyi Ankara'dan, İstanbul'dan İzmir'den bizler de duyduk, çok sevindik. Ödemiş hatta bütün Küçükmenderes ovasına çil çil altın yağacakmış!
Hayırlısı olsun.
Nitekim Abdullah Şentürk adına 25.10.2014'te ECOFİRM MAD. TAR. ORM. ENERJİ MÜH. İNŞ. ATIKSU SU ARITMA LAB. HİZ. VE TEKN. HİZ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.'ne İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından ÇED Yönetmeliğinin 17. Maddesi gereği incelenerek arama başvurusu uygun bulunmuş ve ÇED süreci başlatılmış olup bir ay gibi bir süre de geçmiş bulunmaktadır.
Birkaç yıl önce de duymuştuk buna benzer faaliyetlerin Ödemiş'te başlayacağını. Ama sonradan duyduk ki Ödemişlilerin karşı duruşları neticesinde bu teşebbüs gerçekleşememiştir. Şimdi ise Gölcük Zeytinlik muhtarı Ferit Aynalı'nın, Av. Erdem Boyacı'nın bu konudaki karşı duruşlarını az çok biliyoruz. HAVZA-PLAT olarak teşekkül eden oluşumun en son aldığı eylem kararı 'Doğa Yürüyüşü' olarak yapıldığını ziraat mühendisi Özkan Akgün'ün çalışmalarını takdirle karşılıyoruz.
Ruhsatın 2706 Ha. alanı kapsadığı, ancak şimdilik 11.34 ha'lık bir alanda (yaklaşık 11 veya 12 futbol sahası kadar) arama yapılacağı bildirilmiş. Niye acaba?
Gölcük Gölü alt bölgesi, Bozdağ etekleri (Oğuzlar-Bayırlar Köyleri) civarı olmak üzere, görünürde 14 Milyon 784 000 ton rezerv olduğu ve 739 yıl çalışmanın süreceği ancak 10 yıllık bir başvurunun yapıldığı bildirilmiş.
729 yıl ne olacak acaba?
Torunlarımıza mı kalacak geri kalan tonlarca altın? Bu on yılda 14 milyon 784.000 tonun kaç tonu yeryüzüne çıkacak? Bu belirtilmiyor. Ancak torunlarımızın çok zengin olacağı kesin!
2753 yılında herhalde altınları koyacak sandıklar, depolar, çuvallar üretme işi de yan sanayii olarak devreye girecektir.
Al sana bir istihdam imkanı daha!
Burada hukuk sürecinin nasıl işlediği, yöre halkının ve mahkeme kararlarının tepkisine karşın 2004'te üretimin durdurulmasına rağmen, 2005'te yeniden faaliyete geçildiği medyada yazılıp çizildi.
Kısaca neden bu kadar tepkili olduğumuzu anlatmamız açısından siyanürle altın çıkarmanın doğaya insan yaşamına verdiği zarardan bahsedelim.
Siyanürle altın çıkarma ilk defa Amerika'da kullanılmış bir tekniktir. Maliyeti yüksek bir teknik olduğu için 1950'lerde tekrar kullanılmış ve devam etmiştir. Bütün dünyada kullanılan teknik en çok siyanürleme tekniğidir. Siyanürleme yönteminde kayaç ve cevher içinde bulunan altın siyanür kompleksi olarak çözeltiye alınır ve kayaçtan ayrılır.
Siyanür ve tuzlar zehirlidir. Üretim sonucunda ortaya çıkan yoğun atık nedeniyle çevreye ve insan sağlığına zarar verir. Ayrıca havadan, sudan ve topraktan meyve ve sebzelere, insan vücuduna da alınır. Çeşitli hastalıklara hatta ileri seviyede ölümlere yol açabilir. Altın madeni çıkarılma sırasında kullanılan siyanür havaya da karışarak yağmurla beraber tüm bitki örtüsüne bulaşmaktadır.
Bu durumda Ödemişimizin şu anda en revaçta olduğu çiçekçilik, fidan ticaretini, patates ve zeytin üretimini de olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmaz olacaktır.
İnsan üzerindeki bir diğer etkisi de soluma ile geçebileceği de kanıtlanmıştır. Bu durumda da beyin, akciğer ve kalp sağlığı üzerinde hızlı bir zehirlenme etkisi olacaktır.
Dünyadaki altının %82'si siyanürle aranmakta ve üretilmektedir. Alınan çeşitli önlemlerin yeterli olmadığı deneylerle kanıtlanmıştır. Buna örnek olarak, kuş topları, doğa hayvanlarının kıyıdan toplama havuzlarına yaklaştırılmaması gibi polisiye, güvenlik önlemleri gülünç bir uygulamadır. Siyanüre hava, su ve kükürt dioksit verilerek siyanata çevrilir.
Birçok bilim adamına göre bu siyanürün zararlı maddelerden arınması değil, farklı zehirli bileşenlere ayrıştırılmasıdır.
Altın dünyada üretilen diğer metallerin toplam atığının 10 katını tek başına yaratmaktadır. Altın üretme işletmelerinde risk yaratan tek madde siyanür değildir. Siyanürlü çözeltiyle temas nedeniyle cevherden arsenik, antimon, civa, kurşun, kadmiyum, krom gibi çok ağır metallerde çözünür.
Anlaşılacağı gibi SİYANÜR DOĞAL HAYATI VE İNSAN YAŞAMINI YOK EDİYOR. Siyanürle altın araması halkın yaşamını tehdit ederek ne amaçla ve kimin yararına yapıldığı açıkça anlaşılmaktadır!
Dünyadaki tröst diye tanımlayacağımız büyük sermayeli şirketlerin 'sömürge' gibi gördükleri ülkelerdeki bu çalışmalarında ne doğa ne de o bölgede yaşayan insanların hayatı onlar için hiçbir öneminin olmadığı, tek dertlerinin daha çok kr elde etmek ve daha çok kazanmak olduğu acı bir gerçektir.
Dünyanın en büyük altın işletmecisi olan ve (5 kıta, 22 işletmesi ile uluslararası altın tekeli) NEWMONT'un Türkiye'de siyanürle altın üretimi yapan Bergama tesisi konuya örnek ve güncelliğini korumaktadır. Burada hukuk sürecinin nasıl işlediği dikkate değerdir.
Sonuç olarak; Siyanürle altın çıkarılması ile ilgili bütün örnekleriyle Türkiye'nin başka bölgelerinde ve diğer ülkelerde karşılaşılabilir. Mantık hep aynıdır. Uluslararası tekeller krlarını arttırmak ve sermayelerini büyütmek uğruna siyanürü kullanmakta ve doğaya insana geleceğe zarar verebileceklerini hiçe saymakta ve umursamamaktadırlar.
Yöre halkı olarak, Ödemiş'liler olarak bu doğa katliamına dur demek için hukuk ve özgürlükler çerçevesinde Ödemiş'te başlatılan mücadeleye gittikçe artan gücümüzle destik Vereceğimizi kamuoyuna duyurmak istiyoruz.
Küçükmenderes havzası ve Ödemiş halkımızın (ister köylü, ister kentli) çevre tarih ve doğa katliamına dur demek için uyanık olmaları en büyük dileğimizdir.
ÇED raporunun ise iptali ve Ödemiş halkının menfaatinin korunması açısından hukuki girişimlerin de başlatılması önem kazanmıştır. Bu bakımdan Havza-PLAT çalışmalarını candan destekliyoruz.
Bu konuda sayın belediye başkanımız Mahmut Badem ile telefon ile yaptığımız görüşmemizde bu konuya siyasi yönden bakmadığını ve Ödemiş halkının yanında yer aldığını/alacağını belirtmesi bizleri ziyadesiyle memnun bırakmıştır.
BÜTÜN HALKIMIZA HAKLI DAVALARINDA BAŞARILAR DİLİYOR, ÜZERİMİZE DÜŞEBİLECEK KABUSTAN BİRAN ÖNCE KURTULMALARI İÇİN DUA EDİYORUZ.
Saygılarımızla.
Ankara'daki Ödemişliler Kültür ve Dayanışma Derneği
Yönetim Kurulu