Ödemiş Eğitim-Sen'de yeni dönem

KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İzmir 1 Nolu Konak Şube yönetimine bağlı Ödemiş...

KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İzmir 1 Nolu Konak Şube yönetimine bağlı Ödemiş Temsilciliği Olağan Genel Kurulu, cumartesi günü eski otogar üstündeki nikah salonunda yapıldı. Eski kurucu başkanlardan olan Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş ile Başkan Yardımcısı Özay Kaptan'ın da katıldığı genel kurul sonucunda beş kişilik yürütme kurulu ile 25 kişilik il delegesi seçildi.

'Köklü bir örgütüz'

Önceki baş temsilcilerden Tahir Bulut, Cengiz Özen ve Selim Şahan'ın da katıldığı genel kurulun divan üyeliklerini Cengiz Özen, emekli öğretmen Sadettin Şanlı ve Tüm Bel Sen İlçe Temsilcisi Mehmet Zeki Dündar yaptı. Genel kurulun açılış konuşmasını Ertan Öztürk yaptı. Öztürk, konuşmasında şunları söyledi:  'Eğitim emekçilerinin İkinci Meşrutiyet döneminde Encümen-i Muallimin ile başlayan örgütlenme ve mücadeleleri, 1900'lerin ilk çeyreğinde anti-emperyalist bir tutumla bağımsızlık mücadelesi doğrultusunda bir hat izlemiştir. Cumhuriyet ideolojisini yaygınlaştırma amacıyla eğitimin yaygınlaştırılması çabalarının damgasını vurduğu 1930'lu ve 1940'lı yıllarda eğitim emekçileri, görece zayıf örgütlenmeleriyle eğitim hakkının yaşama geçirilmesi ve halka ulaştırılmasında etkili olmuşlardır.

İlk kez 1950'lerde Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu (TÖDMF) ve Köy Öğretmen Dernekleri ile ulusal ölçekte yaygın bir örgütlenme yaratan eğitim emekçileri, 1965'te Türkiye Öğretmenler Sendikası'nı (TÖS) ve Türkiye İlkokul Öğretmenleri Sendikası'nı (T.İLKSEN) kurarak sendikal form içinde örgütlenmişlerdir. Kendi sınıf kimliklerine ilişkin algılarında köklü bir dönüşüm yaşayan eğitim emekçileri, 1960'ların sonlarında yükselişe geçen sınıf hareketinin de etkili bir bileşeni durumuna gelmiştir. TÖS'ün gerçekleştirdiği Devrimci Eğitim Şurası ile TÖS ile T.İLKSEN'in Aralık 1969'da gerçekleştirdiği Genel Öğretmen Boykotu, 12 Mart darbesine giden yolda önemli kilometre taşları olmuştur.

12 Mart 1971 tarihli askeri darbe sonrasında sendikal örgütlenme özgürlüğünden yoksun bırakılan eğitim emekçileri, aynı yıl kurdukları Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) ile bütün 70'ler boyunca hem sınıf hareketinde hem de anti-faşist mücadelede ön saflarda yerlerini almışlardır.

'Baskılara karşın emekçiyle buluşmuştur'

12 Eylül 1980 askeri darbesinin TÖB-DER'i kapatarak yöneticilerini ve pek çok üyesini tutuklamasının yanı sıra öğretmenlere dernek kurma yasağı getirilmiş, böylece eğitim emekçileri örgütsüz bırakılmaya çalışılmıştır. Bu çağdışı yasağa karşı 1986 yılından başlayarak 'abece Dergisi' etrafında ve 1988'den itibaren 'Eğitimciler Derneği' (EĞİT-DER) tarafından sürdürülen çalışmalar sonucunda eğitim emekçileri, 28 Mayıs 1990'da Eğitim İşkolu Kamu Görevlileri Sendikası'nı (EĞİTİM-İŞ) ve 13 Kasım 1990'da ise Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nı (EĞİT-SEN) kurmuşlardır. Eğitim emekçilerinin meşru haklarını kullanarak örgütledikleri ve diğer kamu emekçilerine de umut veren, yol gösteren sendikaları çeşitli yasal ve fiili engellemelere, baskılara karşın hızla kitleselleşmiş ve on binlerce eğitim emekçisiyle buluşmuştur. EĞİTİM-İŞ ile EĞİT-SEN'in 23 Ocak 1995'te birleşerek oluşturdukları sendikamız EĞİTİM SEN, işte bu yüz yıllık eğitim emekçileri hareketinin günümüzdeki temsilcisi ve sürdürücüsüdür.

'Devletten ve sermayeden bağımsız'

Bu tarihsel akıştan da anlaşılacağı üzere geçmişte ve bugün Türkiye ilerici öğretmen hareketi; devletten, sermayeden, siyasal parti ve kuruluşlardan örgütsel olarak bağımsızdır. Gücünü bakanlık koridorlarından, müdür odalarından ya da kamu emekçilerinin şahsi kariyerler uğruna pazarlandığı sözüm ona toplu görüşme masalarından değil, sadece ve sadece üyelerinden, öğrencilerine ve topluma karşı duyduğu sorumluluktan almaktadır. İlerici öğretmen hareketi olarak adlandırabileceğimiz uzun soluklu mücadelemizin birçok tarihsel durağından az önce bahsettik.

'Uyarı yapan dernekler hedef tahtasında'

Ben şimdi biraz 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki süreçten bahsetmek istiyorum. 15 Temmuz 2016 günü ülkemizin yaşadığı darbe girişiminin toz ve dumanından henüz göz gözü görmezken 20 Temmuz'da ilan edilen Olağanüstü Hal ile bütün demokratik haklar adeta askıya alınarak ülke, KHK'larla yönetilmeye başlandı. Eğitim Sen ve benzeri bir çok devrimci, demokrat, ilerici örgüt, parti ve derneklerin 10 yıllardır süren 'Cemaatler devleti ele geçiriyor' uyarılarını 'Bu iddiaya kargalar dahi güler' diyerek Fethullahçı Terör Örgütü'nün her istediğini verenler, bu sefer darbe girişimini bahane ederek bu yapıları hedef tahtasına oturttu. Bu fırtınadan Eğitim Sen olarak biz de payımıza düşeni aldık. Kamuda diğer sendikalara oranla sayıca daha az olmakla beraber arkadaşlarımız açığa alındı ya da KHK denilen sivil ölüm fermanlarıyla ihraç edildi. Ancak hiçbiri boyun eğmedi. Sendikacılığın sadece mücadele değil, zor günde yoldaşlarla dayanışma olduğunu çok iyi biliyorduk. Diğer sendikalar, açığa alınan yahut ihraç edilen üyelerine selam vermez, bir geçmiş olsunu bile çok görürken biz arkadaşlarımızın yüzünü yere eğmedik. Onlara gücümüz yettiği oranda hukuki, maddi ve en önemlisi de insani destek sağladık. Bugün işlerine dönemeyen üyelerimize Eğitim Sen olarak asgari ücret tutarında destek sağlamaktayız. Çünkü şundan eminiz ki arkadaşlarımızın her biri, su gibi temiz ve suçsuzdur.

Yani dememiz o ki tarihin sekmez terazisinde er ya da geç sözlerimiz ve eylemlerimiz haklı çıkar. Daha geçen günlerde eski ÖSYM başkanı Ali Demir, çeşitli merkezi sınav sorularının cemaate sızdırılması nedeni ile 18.5 yılla yargılanmaya başladı. O günlerde biz, öğrencilerimiz ve aileleriyle Ödemiş ve yurdun çeşitli yerlerinde haklı protestolar yaparken birileri, Fethullahçı ÖSYM başkanının açıklamalarıyla tatmin oluyordu. Bugün hala bakanlık, yaptığı protokoller aracılığı ile devletin anayasal ödevi olan eğitimi başka gerici yapılara devretme sevdasından vazgeçmemektedir. Karaman'da vakıf evlerindeki çocuk tecavüzlerine, Aladağ'daki yurt yangınında hayatını kaybeden kız çocuklarına rağmen.

'Kamusal hizmet olmaktan çıkarıp…'

Eğitimde mevcut iktidarın bir hedefi gerileştirme ise diğeri de alabildiğine piyasalaşmadır. Devlet, yine vatandaşlarına karşı esas ödevi olan temel eğitim verme yükümlülüğünü özel okullara devrederek bu sorumluluktan kaçmakta ve eğitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarıp parası olanın satın aldığı bir hizmete dönüştürmek istemektedir. Yine geçen günlerde bir özel kolejin öğrenci ve velileri, kolej yönetiminin velilerden aldığı ücretleri başka sektörlere yatırması nedeni ile kış günü ortada kaldı.

Burada bulunan abilerim, bu sendikanın bakanlık koridorlarında değil, daha ortada yasa yokken öğretmenler odalarında, veli derneklerinde, sokaklarda ve hatta Kızılay Meydanı'nda nasıl kurulduğunu benden daha iyi hatırlarlar. İşte bu yüzden sendikamız EĞİTİM-SEN, eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, demokratik ve kültürel haklarını koruma ve geliştirme, özgür, demokratik bir çalışma yaşamının oluşturulması mücadelesi; demokratik ve yaşanılası bir ülke talebiyle birlikte kamucu, demokratik ve laik bir eğitim mücadelesini her bir üyesi ile Türkiye'nin 81 ilinde 100 yılı aşkın süredir yaptığı gibi savunmuştur ve savunacaktır. Bu uğurda bedeller ödemiştir ve gerekirse ödeyecektir Çünkü biz 'Mutsuz toplumun mutlu öğretmenleri olamayız' diyen Fakir Baykurt'un, Hasan Ali Yücel'in, Metin Lokumcu'nun, Halil Serkan Öz'ün mirasını omuzlarımızda büyük bir sorumluluk ve kıvançla taşımaktayız.'

Öztürk'ün açış konuşmasının ardından Belediye Başkanı Mehmet Eriş de bir konuşma yaparak yürütme kuruluna seçilen üyelere başarılar diledi.

Bengi yeniden seçildi

Genel kurula Konak Şubesi adına yürütme kurulu üyeleri Müjdat Çalış ile Eylem Tunalı da katılırken Müjdat Çalış, şube adına bir konuşma yaptı. Genel kurulda seçimlere tek liste ile gidildi. Mart ayında yapılması planlanan İzmir Şube Genel Kurulu öncesinde yapılan ilk ilçe genel kurulu olan Ödemiş'teki seçimlerde mevcut baş temsilci Tayfun Bengi yeniden seçildi. Bengi ile birlikte Ertan Öztürk, Ulaş Barış Konuk, Mustafa Çolakoğlu ve Tülin Kuş da yürütme kurulu üyesi oldular.

Onur Şahan

 

Bakmadan Geçme