Nezihe Hanım ve Nezih Beyler

'İyi kurulu oyun düzeni'ninde oyuncular hiçbir şeyin farkında değildir. Ancak seyirci bütün olayı bilir. Kim nereye...

'İyi kurulu oyun düzeni'ninde oyuncular hiçbir şeyin farkında değildir. Ancak seyirci bütün olayı bilir. Kim nereye gidecek, kim kime ne dedi, kim entrika çeviriyor, kim kimden habersiz dolaplar döndürüyor?

Tüm oyun oyuncuların gerçeği fark etmesi üzerine kurulur.

Eskiden Latin Amerika dizilerinde çokça kullanılırdı bu teknik. Bir konuyu uzatmanın çözümü geciktirmenin en kolay yollarından biridir bu.

Eskilerden ne kaldı? Hiçbir şey elbette.

'İyi kurulu oyun düzeni' de dizilerde kaldı kalmasına da gerçek yaşamda yeni varyantlarına çokça tanıklık ediyoruz.

İnsanlar söylediklerini söylememiş gibi yapıyorlar.

Gördüklerini görmemiş,

Duyduklarını duymamış gibi…

Söylediler mi? Diye insan kendinden şüpheleniyor bazen.

Ben yanlış mı gördüm?

Ben eksik mi duydum?

Bu davranış şekilleri elbette ki insanları bir süre samimiyetsiz yapıyor.

Samimiyet ne mi?

Vücudumuzdaki su gibi…

Yaşam aslında. Yaşamın özü.

Özü kaybedince her şey anlamsızlaşıyor, değerini yitiriyor. Çevremizde değersizleştirdiğimiz her şeyin bir parçası yüzümüze yansıyor, bir parçası yüreğimize.

Iradık mı birbirimizden? Evet, ıradık. Birbirimizden ıradığımızı fark edebilirsek birbirimize yakınlaşma anlamında ilk adımı atmış olacağız…

Nezaket güçtür.

Nezaket insanlık.

Nezaket samimiyettir..

**

Tv9 İZMİR'in ve Küçük Menderes Doğuş'un doğumunu kutluyorum.

Her ikisinin de yöremizin kültürel varlığı açısından önemli olduğunu belirtmek isterim. Umarım uzun çok uzun bir yayın yaşamları olur. Küçük Menderes'te yaşanan güzelliklere tanıklık ederler.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bir şiirle noktalayalım.

aşk cemrelerle düşer

haziranda

yarılsa toprak

damar damar susuzluktan..

bir akşamüstü

bir kör karanlık

ve

delinse gök hiddetle

boşalsa yağmur

yağmurun toprağa mı

toprağın yağmura mı

özlemidir bu

kim bilir…

cemrelerden birinde

cemre gibi

düşse toprağın bağrına

aşk

dal verse

yaprak verse

çiçek verse

toprak mı kutludur

dal mı

çiçek mi

kim bilir…

iki andız fidanı gibi

sırt sırta verse

bahar

ve

güz

ve

açsa kollarını

berekete

bolluğa

barışa

bahar mı umuttur

güz mü

kim bilir…

mevsimsel bir dürtü müdür

aşk

bahar peşinde koşar

yüreklerde

oysa

serin suların dibine inse

yada

ağsa bir bulut gibi gökyüzüne

kim bilir

belki mevsimleri silmek gerek

takvimlerden…

aşk cemrelerle düşer yüreğe

havayla

suyla

toprakla birlikte..

Bakmadan Geçme