Ne koronavirüsmüş be…

Aslında ne kadar özlemişiz evimizde oturup televizyon izlemeyi, gözlüğümüzü takıp gazete ve kitap okumayı, yazı yazmayı....

Aslında ne kadar özlemişiz evimizde oturup televizyon izlemeyi, gözlüğümüzü takıp gazete ve kitap okumayı, yazı yazmayı. Ne kadar özlemişiz evimizin bahçesindeki gülleri budamayı, bahçedeki otları temizlemeyi, torunlarımızın oyun gruplarını tamir etmeyi, boyamayı.

Çin'de çıkıp bütün dünyayı esir eden koronavirüs belası ülkemize gelinceye kadar her şey normal seyrederken birdenbire bu koronavirüs, herkesi evlerine hapsetti. 65 yaş üstü yurttaşların evden çıkmamasına yönelik 11 Mart'taki yasak ile evlere esir olduk. Yukarıda belirttiğim gibi bir meşgale bulduk ama sevdiklerimizi, evlatlarımızı, torunlarımızı çok özledik. Onlara sarılamadık, torunlarımıza at olup onları odanın içinde gezdiremedik. Görüntülü telefonlarla gözlerimiz dolu dolu, torunlarımızla konuşmaya çalışıyoruz.

Esnaf ve sanatkarlarımızın durumu yürekler acısı. Lokantalar, berberler, kahvehaneler, restoranlar kepenklerini indirdiler. Pazarcılarımızın bazıları pazara hiç çıkamazken bazı pazarcı esnafımız ise ufak tezgahlarla evlerine ekmek götürmeye çalışıyorlar. Teksas filmlerinde gördüğümüz kovboylar gibi maskelerle dolaşmaya başladı vatandaşlarımız. Ben de 65 yaş üstü bir yurttaş olarak evimdeyim.

Bu koronavirüs, bazı gerçekleri görmemizi sağladı ve gerçek dostlarımızı gösterdi. Komşularımız, çarşıya giderken zili çalıp, 'Çarşıya gidiyorum. Bir ihtiyacın var mı?' diyorlar. Telefonla arayarak, bizzat evimize gelerek ve fiziksel mesafeyi koruyarak ziyaret eden, hatırımızı soran gerçek dostlarımızı gösterdi.

Siyasilerimizin bir oy fazla alabilmek için gerçek sorunumuz koronavirüsü unutup birbirlerine saldırdıklarını gördük. Elbet bu günler de geçecek, her şey inşallah çok güzel olacak ancak bazı şeyler, hiçbir zaman unutulmayacak.

Sürekli dışarıda çalıştığımızdan televizyonumuzu çok fazla izleyemiyor, günlük gazeteleri takip edemiyorduk. Sağlıkçılarımızın hastaları iyileştirmek için ölümü göze alarak verdikleri mücadeleyi gördük.

Koronavirüsten korunmak için kullanılacak maskeye bir türlü ulaşamadığımızı gördük.

Alın teri ile çalışan insanların İşçi Bayramı'nda bir çelenk koyamadıklarını gördük.

Koronavirüs ile ilgili bir şiir yazan Kaymakçılı şairimiz Şeref Erkan'ın şiirini sizinle paylaşmak istedim;

HAK ETTİK

Yıl 2020, günlerden Mart 20

İstiyorduk soğuklardan kurtulmak

Toplumda vardı huzur ve rahatlık

Koronavirüs başladı, her şeyi bıraktık.

Sağlığımız önemli, korunmaya başladık

Tedbir aldık ama işlerimizi yavaşlattık

Altmış beş yaş üstü çıkma sokağa dediler

Evde yalnız kaldı nineler, dedeler,

Korkuyoruz bu virüsten hepimiz

Vakaları duyunca çok endişeliyiz

Tehlikeye girdi geleceğimiz

Güçlü bir milletiz, bu virüsü yeneceğiz.

Kabahat bizde, dünyayı kirlettik

Bilmedik kıymetini, ölümsüz zannettik

Toprağını, suyunu, havasını tükettik

Hep birlikte bu cezayı hak ettik.

Duygularımı kaleme aldım

ŞEREF ERKAN İzmir-Ödemiş-Kaymakçı

Yazarın Notu: Anneler Günü, Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Hıdrellez'i kutluyorum.

Bakmadan Geçme