Muz yetiştiriciliğinin püf noktaları

Muz doku kültürü ile, tohumla, yumru parçasıyla ve dip sürgünleri ile üretilmektedir. Ülkemizde yaygın şekilde yapılan...

Muz; doku kültürü ile, tohumla, yumru parçasıyla ve dip sürgünleri ile üretilmektedir. Ülkemizde yaygın şekilde yapılan fide sağlanması, muzların toprakaltı yumrusundan çıkan dip sürgünleriyle yapılmaktadır. Ancak özellikle Anamur'da doku kültürü ile üretim yaygınlaşmaktadır. Bazı ülkelerde kesilmiş gövde ile de dikimler yapılmaktadır. Muz bahçesi yeri olarak genellikle kuzeyi kapalı, soğuktan korunmuş yerler seçilir. Muz bitkileri, genel olarak güneye bakan, hafif eğimli yerlerde iyi gelişmektedir.

Ülkemizde muz dikimi, iklim durumuna göre Mart-Mayıs ayları arasında yapılır. Örtü altında Eylül dikimi güzel sonuçlar vermektedir. Tek sıra dikim için genel olarak 3×1.7 metre aralıkları önerilebilir. Bütün dikimlerde sıraların kuzey-güney doğrultusunda yapılması en iyi güneşlenmeyi sağlayacaktır. Kuzey-güney doğrultusundaki dikim, doğu-batı doğrultusundaki dikime göre en az % 10 verim artışı sağlamaktadır. Fidanlar, yeni kurulacak muz bahçesine sokulmadan önce bahçe girişinde yapılacak olan ilaçlı su havuzunda en az bir saat kadar bekletilerek kök bölgesindeki nematodların ölmesi sağlanmalı, ayrıca anadan ayrıldığı yara yerlerinin hastalık yapmaması, çürümemesi için uygun bir sistemik etkili maddelerle ilaçlanması, yeni tesise nematod bulaştırmama ve sağlıklı fidan dikme yönlerinden yararlı olacaktır. Tesisin girişinde bir yere geçici olarak yapılacak yarım metre derinlikte, 2 metreye 1 metre boyutlarında, dikdörtgen şeklinde bir çukurun yüzeyine döşenecek bir plastik örtü ile bu havuz yapılabilir. İçerisine sistemik kök çürüklüğü ilaçlarından ve nematod ilaçlarından eklenerek ilaçlı su sağlanmış olacaktır. Hazırlanan ilaçlı su, daha sonra can suyu olarak yeni dikilen fidelerin diplerine dökülebilir.

Dikim çukurlarına toprak analizi sonucu önerilen miktarlarda gübre konmalıdır. Toprakta organik madde, dekara ortalama 10.000 kg. meyve verimi alınacağı göz önüne alınarak dekara  8.000 kg iyi yanmış kaliteli çiftlik gübresi, 58 kg. azot, 30 kg. fosfor ve 130 kg. potasyum sağlayacak şekilde kimyasal gübre, sezona dağıtılarak verilmelidir. Muz yapraklarının geniş olması dolayısıyla terleme yoluyla çok miktarda su tüketir, sürekli nemli toprak ister. Bitki besin maddelerini bol miktarda almak için toprağın nemli olması gerekir. Birçok meyve ağacı ile karşılaştırıldığında daha yüzeysel bir kök sistemine sahiptir. Topraktaki su miktarı, tarla kapasitesine düştüğü zamanlarda topraktan su alma yeteneği azalır. Topraktaki su eksikliğine çok çabuk fizyolojik tepki gösterir. Aşırı sulama, muz köklerine zarar verir. Toprağı çoraklaştırır ve bazı yerlerde toprağın taşınmasına neden olur. Bütün bu nedenlerden dolayı muz bahçeleri azar azar, fakat sık sık sulanarak su sıkıntısı çekmeleri önlenmelidir. Mümkün olduğunca haftada 3-4 sulama yapılmalıdır. Özellikle sulama suyunun yetersiz olduğu yerlerde meyve kalitesi üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle damla sulama yöntemi kullanılmalıdır. 

Suyun, ağacın etrafındaki belirli noktalara damlatılmak suretiyle verilmesine damlama sulama denir. Sulama ile gübrelemenin birlikte yapılabildiği bu sulama sistemi, tarımda verimi ve kaliteyi artıran en önemli sistemlerden biridir. Bu arada bu sistemde sulama suyu içerisine istenen gübre miktarını ayarlayan aletler de geliştirilmiştir. Bu sulama sisteminde sulama, tarlanın her tarafına eşit bir şekilde uygulanır. Sulama ve gübreleme tek noktadan kontrol edilebilir. Böylece işçilik masrafları düşer. Etkili kök bölgesi, daima ıslak tutulabilir ve gerekli su miktarı ayarlanabilir.

Son dönemlerde örtü altı muz üreticiliğinde önerilen bir sulama sistemidir. Muz bitkileri arasına tek sıra halinde serilen damlama hortumu kalınlığında bir hortum ve bu hortum üzerine belirli aralıklarla yerleştirilmiş 30-40 cm. yükseklikte toprağa gömülü çubuklar ve çubukların üzerinde mini fıskiyeler şeklinde yapılan sulama şeklidir. Toprağa gömülen çubukların üzerindeki mini fıskiyeler, 1.5-2 metre yarıçapında bir alanı (3 metre genişlik) eşit bir şekilde sulamaktadır. Bu da muzların kök bölgesinin geniş bir şekilde sulanması demektir. Damlama sulama sisteminde damlama hortumu çevresinde yayılan kökler, sprink sistemde çok daha geniş bir yüzeye yayıldıkları için ağacın gelişmesi çok daha güçlü olabilmektedir. Yine damlamada olduğu gibi sprink sistemde de sıvı veya eritilmiş mineral gübreler rahatlıkla uygulanabilir. Kök gelişmesini çok daha geniş bir yüzeye teşvik ettiği için damlama sulamadan daha cazip olan sprink sulama sistemi, kuru havalarda ortam nemini de yükselterek olumlu katkıda bulunacaktır. Ayrıca toprak yüzeyine serilen bitki artıklarının ayrışma sürecini de hızlandıracaktır. Örtü altı muz üretiminde sera çatısına içten, belli aralıklarla yerleştirilen sulama boruları ve bu borulara yerleştirilen sisleme veya fog (dumanlama) memeleri ile yapılan bir sulama biçimidir. Bu sistemin asıl amacı sulama değildir. Ama sulama ihtiyacının karşılanmasına destek vermektedir. Bu sistem, uygulandığı bahçelerde kışın don zararına karşı korunma amacıyla kullanılabilir. Ortalama 15-16 derece sıcaklıkta olan yer altı suyu, memelerden sis şeklinde bahçe içerisine verilince ortam sıcaklığını da kendi sıcaklığına yaklaştırarak don zararının meydana gelmesini önleyecektir. Bu uygulama, aynı şekilde yazın meydana gelen yüksek sıcaklıkların zararını da önlemektedir. Zaman zaman 40-45 dereceye kadar çıkan yaz sıcaklarının yakıcı etkisi, yine 15-16 derece olan yer altı suyunun memelerden sis şeklinde verilmesiyle ortadan kaldırılabilmektedir. Öğle saatlerinde ortalama iki saat süreyle uygulanabilecek sisleme ile aynı zamanda ortam nemi yükselmekte ve bitkilerin istediği uygun ortam sağlanmaktadır. Ayrıca belli bir sıcaklık ayarına bağlı termostat takılarak çalışacak otomatik bir sistem geliştirilmiştir.

Muz bitkisi, topraktaki organik maddeyi oldukça yüksek oranlarda ister. Bunun nedeni, doğal ortamdaki muzun yüksek boylu ağaçların altında, dağınık güneş altında, çürümüş yaprakların üzerinde yetişmesidir. Organik gübre, toprak sıcaklığını yüksek tutarak salkım oluşumundan hasada kadar geçen süreyi kısaltmakta ve fidelerin kışın soğuktan zarar görmesini engellemektedir. Çiftlik gübresi kullanımında gübrenin iyi yanmış olmasına dikkat edilmelidir. Çiftlik gübresinin taze olması, iyi yanmaması sonucu, içinde bulunan yabancı ot tohumları, nematodlar ve tuz, bahçe içine taşınacaktır. İyi yanmış çiftlik gübresinde yabancı ot tohumu, nematod bulunmaz. Bu arada üzerinden bir iki yağmur veya su geçirilirse toprak için zararlı olan tuzu da yıkanmış olacaktır. Bu nedenle çiftlik gübresinin zararlı etkilerinden kurtulmak için üretici, kullanacağı çiftlik gübresini en az üç ay öncesinden alarak bahçesinin bir kenarında yanmasını ve yıkanmasını sağlaması yararlı olacaktır. Organik gübre muzlarda bakım zamanı (Şubat-Mart aylarında) ve kışa girmeden (Kasım ayında) verilmelidir. Onarma zamanı verilen organik gübre mutlaka toprakla iyi bir şekilde karıştırılmalı, kışa girmeden verilen organik gübre ise toprak yüzeyine yorgan gibi serilmelidir.

Muz bitkisi, hem yeşil aksamın gelişme döneminde hem de meyve gelişme döneminde yoğun şekilde besin isteyen bir bitkidir. Bu besinler, genellikle en iyi topraktan muzlara verilebilir. Muz yetiştiriciliğinde sadece organik gübre uygulaması yeterli değildir. Ek olarak mineral gübre uygulaması da yapılmalıdır. Mineral gübre olarak özellikle azot, fosfor, potasyum, kalsiyum ve magnezyum gübrelemesinin yapılması gereklidir. Muzun azot ihtiyacı da fazladır. Özellikle yeşil aksam gelişmesi için azot gereklidir. Yavru bitkilerin gözüktüğü ve büyümenin başladığı ilk üç ay içerisinde azot çok önemlidir. Gelişmenin başladığı ve atak haline geçtiği ilkbaharın ilk aylarında çok fazla azot kullanır. Bu dönemde hayat dönemi boyunca kullanacağı azotun büyük bir kısmını kullanır. Azot kullanımı ile kuru madde miktarı arasında doğrusal bir ilişki vardır. Azot kullanımı arttıkça kuru madde miktarı azalır.

Muzun fosfor ihtiyacı, azot ve potasyuma göre daha az olmakla birlikte kök gelişimi ve bitki besin maddesi alım kapasitesini artırarak salkım oluşumunu güçlendirmesi, tarak sayısını artırması yönünden çok önemlidir. Subtropik iklim koşullarında fosforun alımı, oldukça geniş zaman aralığında gerçekleşir. Fosforun topraktan iyi bir şekilde alınabilmesi için ortamda yeteri kadar suyun bulunması gerekir. Ayrıca  doğumdan tahminen bir ay kadar önce uyguladığımız fosfor takviyesinin tarak sayısını artırdığı tespit edilmiştir. Fosfor, muz bitkisi için çok önemli değildir. Uygulamada bu elementin eksikliğine kolaylıkla rastlanmaz. Eksiklik belirtisinde yaprak kenarları ölerek testere dişi görünümü alır. Fosfor, yeteri kadar ortamda varsa tarak sayısı ve dolayısıyla her taraktaki parmak sayısı artmaktadır. Ama fazla miktardaki fosfor uygulamaları da parmakların oluşmasına ters etki yapmaktadır. Ortamdaki fosfor fazlalığı, hem tarak sayısını azaltmakta hem de taraktaki parmak sayısını azaltmaktadır. Sağlıklı bitki kökleri de beslenme ortamındaki fosfatı önemli ölçüde tüketebilme yeteneğindedirler. Yine fosfor, meyve verimini artırmakta ancak aşırı fosfor gübrelemesinde ise verim azalmaktadır. Fosfor uygulanan topraklarda çinkonun demir ve alüminyum oksitlerince bağlanması ile bitkinin gelişmesini artırması sonucu, bitkinin çinko konsantrasyonu kritik düzeyin altına düşerken bitkide fosfor toksisitesi görülebilmektedir, öte yandan bitkilerin çinko noksanlığı gösterdiği durumlarda ortama fosfor katılması, bitkide fosfor toksisitesi gösterdiği gibi çinko noksanlığının da şiddetini de artırmaktadır. Bitkilerin fosfor alımını, magnezyum düzeyi de önemli ölçüde etkilemektedir. Düşük düzeyde magnezyum, fosforun kökten alımını önemli ölçüde azaltarak fosforun yukarı taşınmasını engeller. Bitkinin fosfor ihtiyacının en fazla olduğu doğumdan 1-1.5 ay önceki döneminde bitkinin fosfor ihtiyacının yeterince karşılanması, tarak ve parmak sayısının artmasını sağlayacaktır. Genellikle 11-12 olan tarak sayısını 15-16'ya çıkartmak, fosfor ihtiyacını zamanında ve yeterince karşılayarak mümkün olabilir.

 Potasyum, muz bitkileri için çok önemlidir. Özellikle salkım oluşumu ve gelişimi için gerekli bir besin maddesidir. Potasyum, bitki büyümesini çabuklaştırır ve verimini artırır. Yeterli potasyum ile beslenen bitkilerde salkım ağırlığı artar, parmaklar daha büyük olur ve meyvenin pazarda daha uzun süre dayanması, hastalık ve zararlılara dayanıklılık artar. Potasyum, bitki metabolizmasında fotosentez sonucu elde edilen ürünlerin faydalı olacağı bölgelere taşınmasını sağlar. Su dengesini ayarlar. Potasyum, azot ile birlikte ürünü artırır ve düzenli meyve tutumu ve olgunlaşmasında önemlidir. Potasyum eksikliğinde uçlardan başlamak üzere yapraklar sararır. Bu sararma o kadar hızla gelişir ki çoğu zaman uçtan başlayarak yaprağın 2/3'ü ölür. Çok az potasyum alan bir bitkinin meyveleri şekilsiz olur. Böyle bir salkımda çok az sayıda parmak oluşur. Çiçeklenme zamanında iklim koşulları uygun olmaz ise yine bu gibi salkımlar oluşur. Meyvede yüksek düzeyde potasyum alımı, sadece düzgün meyve şekli ve olgunlaşma ile meyveye tat ve lezzet sağlamasından başka meyve lezzet ve çeşnisinde ana öğe olan toplam asitlik üzerinde de olumlu rol oynayıp, çeşniyi önemli derecede etkilemektedir. Düşük potasyum seviyesi ise, lezzetsiz ve yavan meyve tadına neden olmaktadır. Muz bahçelerinde en çok görülen bitki besin elementi eksikliklerinden biri de çinkodur. Bu element eksikliğinin nedeni, genellikle fosfor fazlalığından kaynaklanır. Muz bitkisinde en çok eksikliği görülen mikroelement çinkodur. Çinko eksikliğinde bitki bodurlaşır. Yapraklar küçük ve dar olup ikinci damarlar arası sarı-beyaz şeritler halindedir. Bu görünüm, daha sonra sarı-yeşil şeritlere dönüşür. İkincil damarlara paralel olan sarı şeritlerde uzun, kahverengi ölü benekler belirir. Bu gibi bitkilerde oluşan salkımların parmakları küçük ve normal kıvrık şeklinden daha kıvrık olup en belirli özellik de parmak uçlarının açık yeşil olmasıdır. Fazla miktarda kireçleme veya toprakta fosfor fazlalığı, çinko eksikliğine neden olabilir. Fazla derecede nematod salgınına uğramış bahçelerde çinko eksikliği benzeri belirtiler görülebilir. 

Bakmadan Geçme