Mutlu Ağaçlar

Güneşli bir kasım günü. Cumartesi. Bütün haftanın ağırlığını bir çocuk gülümseyişi hafifletiveriyor. Akıp gidiyor serin sular...

Güneşli bir kasım günü.

Cumartesi.

Bütün haftanın ağırlığını bir çocuk gülümseyişi hafifletiveriyor. Akıp gidiyor serin sular gibi.

Arka koltukta ha bire bir şeyler anlatıyor abisine Mahir. Mahir mi o henüz dört yaşında. Dünyalar tatlısı bir çocuk.

-Bak abi. Bu ağaç mutlu, diyor bir ağacı işaret ederken. Parmağının ötesindeki ağaç yapraklarla dolu. Yemyeşil. Sonbahara, şairlerin muhteşem hüznüne ulaşmamış henüz. Gerçi belirtileri de yok değil. Dal uçlarında yer yer kızarmış yapraklar, gelecek günlerin habercisi gibi. Kasımın büyüleyici güzelliği her yerde… Etraf, ünlü bir ressamın fırçasından yeni çıkmış. Boyası bile kurumamış sanki tualin.

Yerde sararmış dalından düşmüş yapraklar. Hafif bir rüzgr çıksa sağa sola uçuşacaklar besbelli.

Abinin sesi duyulmuyor. Belki bir karşılık da vermek istemiyordur kim bilir? Belki başka bir lemdedir. Ağaçlardan, çiçeklerden, böceklerden çok ötelerde bir yerde. Kendi evlerinde belki. Kendi sofralarının başında. Bir yanında babası, annesi diğer yanında ve kardeşi…

Çocukluk, çokça özlem demek değil midir zaten? Neleri özlemez ki insan çocukluğunda? Bayramları özler, bayramlıkları. ' Kazan kaynıyor' nidasıyla sokağı dolduran satıcıyı, yeni ayakkabılar, elbiseler, oyuncaklar… Tatil olur arkadaşlarını özler, öğretmenini.

Bir de büyümeyi özler insan çocukluğunda. Genç bir kız olacağı zamanları yahut bir delikanlı. Özlem. Çocukluk. Birbirine çok yakın birbiriyle hemhal olmuş iki kavram.

Mahir, biraz daha sesini yükselterek abisinin ilgisini toplamaya çalışıyor kendisinde. Bakalım başarabilecek mi?

-Bak abi, bu da sinirli ağaç.

-Ya! O mu sinirli ağaç. Neden? Yaprakları olmadığı için mi sinirli ağaç o? diye soruyor abisi.

Bu sefer başardı işte. Abiden kısa da olsa bir yanıt geldi. Artık tamamdır. Bu sohbet bir süre daha devam eder. Yolculuğumuz gibi.

' Bakıp imreniyorum akınına

Şehrin üstünden geçen bulutların' diyor ya şair.

Ben de çocukların dünyalarının bir parçası olmayı seviyorum.

Sohbetlerini dinlemeyi,

Oyunlarını izlemeyi,

Hayallerini paylaşmayı.

İnanın, her bir etkinlikleri bir diğerinden daha kıymetli, saf, doğal, hesapsız. Hele de sözleri, bakış açıları öylesine güzel ki…

Çocukluk işte

Çocukluk,

Güzel şey.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme