“-Mış” gibi
Telefonda konuşma yapıyorum arkadaşımla. “Neden bu insanlar böyle hazımsız?” diye soruyor bana. “Neden kimse kimseyi çekemiyor,...
Telefonda konuşma yapıyorum arkadaşımla. 'Neden bu insanlar böyle hazımsız?' diye soruyor bana. 'Neden kimse kimseyi çekemiyor, başkasının sahip olduklarını kıskanıyor?' 'Bilmiyorum' diyorum. Bilmiyorum…
Sonra da biraz bu konuya kafa yoruyorum. Gerçekten neden insanlar hep başkasının sahip olduklarına bakıp kıskanıyor? Özenmek, imrenmek, örnek almak ayrı bir şey; çekememek, kıskanmak apayrı. Kıskançlığın temelinde ne var? 'Ben bunu daha fazla hak ediyorum' anlayışı mı? Neye göre, nasıl oluşuyor bu düşünce? Yani benin artım ne ki 'Onun sahip olduğu benim olmalıydı, onun değil' diye düşünebiliyoruz? Aynı süreci aynı koşullarda mı yaşadık? Her açıdan, duygusal, fiziksel, maddi ve manevi… Aynı gayreti gösterebildik mi? Aynı anlayışla hareket ettik mi? Aynı özverilerde bulunabildik mi? Aynı…
Küçük işlere sabredenler, büyük işleri başarırmış. O özenilen duruma da bir çırpıda gelinmemiştir muhakkak. Bir çabanın, sabrın, özverinin ürünüdür bulunulan nokta. Gayret göstermeden, gerekeni zamanında yapmadan, emek vermeden bir yerlere gelmek vaki midir bilmiyorum. Bugün nasıl dünün ürünüyse yarınlar da bugün yapacaklarımızın sonucu oluşacaktır. Bugün ne üretir ne biriktirirsek yarın onunla amel edeceğiz demektir bu. Yani başkasının sahip oldukları değil, bizim yaptıklarımız bizim yol haritamızı çiziyor ve onlarla yol alıyoruz. Yarınlar, herkesin kendi çabasının ürünü. O özendiklerimiz de hiç şüphesiz bu süreçlerden geçiyorlardır. Kimin ne sıkıntı çektiğini onun geçtiği yolda, onun giydiği ayakkabıyı giymeden, onun soluduğu havayı solumadan bilemeyiz öyle değil mi?
Bir de '-mış gibi' yapanlar var. Yani 'senin yanındaymış gibi, destek oluyormuş gibi, senin başarına seviniyormuş gibi, seviyormuş gibi, önemsiyor, umursuyormuş gibi…' Var gibi ama hiç olmasa daha iyi gibi. Yanında olma amaçları çok farklı gibi. Galiba öylelerini hayatından çıkarabilmek en güzeli. Birincisinden daha tehlikeli gibi. Destek mi köstek mi belli değil zira…
Bugün, yarın önemli bir süreçten geçecek gençler. Çalışmalarının, gayretlerinin karşılığını alabilecekleri bir noktadalar -Gerçi sadece sınav her şeyi ölçmüyor- Süreçte sabır, küçük küçük ama istikrarlı adımlarla ilerleme, öğrenme ve öğrendiğini sınama, bilgi birikimi ve bu bilgiyi farklı bilgilerle sentezleyip kullanabilme becerisi geliştirildi ve bugüne gelindi. Şimdi sükunet ve hızlı anlama ve karar verme yetisini ortaya koyma zamanı. Metin yazıldı, son nokta. Gençlere kolaylıklar diliyorum. Yolları, bahtları açık olsun.
dün gibi
yarın gibi
oysa
var olan
bugün gibi…
övmek gibi
yermek gibi
oysa
güzel olan
kabullenmek olduğu gibi…
almak mı
vermek mi
oysa
güzel olan
paylaşmak gibi…
Paylaşmanın güzelliğini her daim yaşamak dileğiyle…