Liseli kız

Yıllar önce İzmir’de yollarda gördüğümde çok dikkat etmiştim. Yapay yahut doğal bir çiçek mi anlamak için....

Yıllar önce İzmir'de yollarda gördüğümde çok dikkat etmiştim. Yapay yahut doğal bir çiçek mi anlamak için.

'Zaman, bazen kendini tekrar ediyor' desek yeridir. Çoğu zaman yaşadıklarımıza benzer fotoğraf karelerini tekrar yaşıyoruz.

'Ben, karşıdan devam edeceğim' dedim.

Gülümseyerek adımlarını bana uydurdu. Yirmi yılı çoktan aşmış dostluğumuzda çiçeklere dayanamadığımı biliyordu.

Sıra sıra dizilmiş olan çiçek saksılarının önünde durduk.

'Aaa bu ne güzel şey' dedi. Sözüne devam edecekti ki kırklı yaşlarında bir kadın,

'Hoş geldiniz' dedi gülümseyerek.

Gülümseme, en çok çiçek satan bir kadına mı yakışırdı.

'Bunun adı nedir?' sorusuna,

'Liseli kız' dedi.

'Onun her rengi var isterseniz.'

Her bir çiçeğin adını söyledi. Uzun uzun anlattı. Sanki en küçük kızından yahut oğlundan söz eder gibi aşkla anlatıyordu. Söz arasında saksıların önünde durduğu evi işaret ederek,

'Burada oturuyorum' dedi.

'Ben, ilkokul mezunu bir kadınım. Elimden ne gelir ki…'

Çocuklarından biri üniversiteyi yeni bitirmişti.

'Diğeri de onun izinden yürür, tasa etmeyin' dedim.

Acı acı gülümsedi.

'Ben okuyamadım' dedi.

'Olsun 'dedim. 'Bak, çocuklarını okutmuşsun. Hem çiçek gibi bir işin de var.'

Anlatacak ne çok şeyi vardı. Ayaküstü cennet elmalarının nasıl kurutulacağını anlattı.

Sirkenin, pekmezin, turşunun nasıl yapılması gerektiğinden.

Yaşamı ve çevresini güzelleştirmeyi bazı insanlar seviyor. Üç beş saksı sakız, sardunyanın toprağa uzanan dalları gibi güzelliklere uzatıyorlar her sözcüklerini. Üstelik güzellikle.

Yaşamda bilgiyi paylaşmak, güzel duyguları paylaşmak önemli.

'O kadın da çiçeklerden biri miydi?' dedim arkadaşıma uzaklaşırken. Liseli kız kendi miydi acaba?

Yaşamı emekleriyle güzelleştiren tüm insanlara saygıyla.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme