Kusur gözlüğü
Alman düşünür Goethe, “Sadece elleriyle iş yapan işçidir. Elleri ve zekasıyla iş yapan ustadır. Elleri, zekası...
Alman düşünür Goethe, 'Sadece elleriyle iş yapan işçidir. Elleri ve zekasıyla iş yapan ustadır. Elleri, zekası ve kalbiyle iş yapan ise sanatkardır' der…
Eskiden işte böyle elleri, zekası ve kalbiyle resimler yapan ve yapıtları büyük beğeni ve takdir toplayan bir ressam varmış… Eserlerini çalakalem ortaya koymaz, önce düşünür, tasarlar ve duygularıyla harmanlar sonra tuvalin/üzerine resmin yapıldığı bezin başına geçermiş…
Onu ve sanatını kendisine örnek alan sadık bir talebesinin icazet/diploma alma zamanı gelmiş… Ünlü ressam, son olarak öğrencisine bir hayat dersi vermek için güzel bir doğa resmi yapmasını istemiş…
Uzun bir çalışmanın ardından öğrencisi, yaptığı resmi hocasına sunmuş…
Ünlü ressam: 'Bu resmi şehrin meydanına götür ve orada herkesin görebileceği bir yere as ve yanına, 'Bu resimde hatalı ve eksik gördüğünüz yerlere nokta koyunuz!' diye yazan bir not bırak. Ve bir hafta sonra resmi bana getir' demiş…
Öğrenci, resmi alarak hocasının söylediği gibi şehrin meydanına asmış ve yanına da 'Bu resimde hatalı ve eksik gördüğünüz yerlere nokta koyunuz!'
Bir hafta sonra resmi almaya gittiğinde şaşkınlık ve biraz da üzüntü içinde resmi alarak hocasına gitmiş…
Hocası, resmin her yerinin konulmuş noktalarla dolu olduğunu görünce,'Hadi bakalım şimdi emek vererek tekrar bir resim yap' demiş üzülen öğrencisine…
Derken yeni resmi yaparak hocasına getirdiğinde hocası, öğrencisine yine 'Bu resmi şehrin meydanına götür ve orada herkesin görebileceği bir yere as ve yanına 'Bu resimde hatalı ve eksik gördüğünüz yerleri düzeltiniz!' diye yazan bir not bırak. Ve bir hafta sonra resmi bana getir' demiş…
Hocasının isteğini yerine getiren öğrencisi, bir hafta sonra yine şaşkınlık içinde resmi şehir meydanından alıp hocasına götürmüş…
Hocası resme bakınca hiçbir düzeltme ve müdahale göremeyince öğrencisine: 'Maalesef, insanlar hep kusur arar… Kusuru görmeyen, hatta düzelten insan pek çıkmaz. Sen ellerin, aklın ve gönlünle çalışmaya devam et.'
Evet, kusur görmek/bulmak kolaydır. Hata, kusur, ayıp ve günahları örten manasında 'Settr' diye ismi olan Allah'ın kulları, kusurları örtmede maalesef Rableri gibi değiller…
Öyle ki Hz. Peygamber, içinde bulundukları Mescid-i Nebevi'nin direklerinden birine bevleden/küçük abdestini yapan bir bedeviyi yanındakilerin ayıplayıp ceza vermek istemeleri karşısında: 'Bırakın, dokunmayın! Onu yaptığı yere toprak getirin, örtün' buyurarak yapıcı davranışı göstermiştir… 'Utandırmaktan utanmak' dedikleri bu olsa gerek…
İbrahim Edhem'e onunla yıllarca arkadaşlık yapmış dostu: 'Ey İbrahim! Senelerdir seninle arkadaşlık yaptık. Bende gördüğün kusurları bana söyler misin?' deyince İbrahim Edhem:
'Ben sana hiç o gözle bakmadım ki!' demiş…
Dünyaya yeşil bir camın ardından bakarsanız, yeşilden başka ne görürsünüz ki! O yeşil aslında sizin eserinizdir…
Bugün gelinen noktada İslam, İslam ile; Müslüman ise yine bir Müslüman'ın eli ve diliyle yok edilmek istenmektedir… Yemen, Irak ve Suriye'de yaşananlar, bunun uç örneğidir… Sanki Müslümanlar, kusur gözlüğü takmışlar… Hayırda yarışmaları, Allah'ın bir emri iken kusur üretme ve bulmada yarışıyorlar… Bazen cennete girmenin kulların değil de Allah'ın elinde olmasına şükrediyorum… Bir de kulların elinde olsaydı halimiz nice olurdu? Kendimizden başka kimseyi sokmazdık… Bazılarının yaptığı gibi…
İslam, hataları sahipleriyle yok etmeyi değil, hataların sahiplerini ötelemeden hata ile hatayı yapanı birbirinden ayırarak kusurları düzeltmeyi salıklar/emreder… Birbirimizi sevmek, Allah'ın bir emridir… Sevemiyorsak da en azından saygı göstermeyi elden bırakmamalıyız…