Küfür ve sövgü

Küfür deyince hemen herkesin aklına belden aşağı konuşma ve argo sözcüklerin kullanılması gelir. Oysa küfür kelimesinin...

Küfür deyince hemen herkesin aklına belden aşağı konuşma ve argo sözcüklerin kullanılması gelir. Oysa küfür kelimesinin gerçek anlamı, 'nankörlük etme, nimeti inkar etme, dini inançları reddetme' veya 'Tanrı'nın varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inanışları yadsıma ve bu yolda söylenen sözler'dir. Kelimenin kökeni Arapça 'küfr' şeklindedir. Bu çerçevede kafir, dini inançları reddeden, küffar da 'kafirler' demektir.

Kelimenin Hıristiyan dünyasındaki karşılığı da Latince'den 'paganus' imiş. Bunun da anlamı, köylü ve Hıristiyan olmayan kimse demekmiş.

Arapça, aynı coğrafyadan İbranice, daha eski Süryanice ve Aramice ile akraba dildir. Ortak kelimeler vardır.

Mehmet de İslam'ın yayıldığı Ortadoğu'nun ortak adıdır.

Vuran da Mehmet'tir, vurulan da…

Gelin görün Mehmetler, yüzyıllardan bu yana anlaşamazlar…

Aslında bugünkü yazı konum küfür değil, sövgü veya sövmektir.

'Küfür' konusuna girersek içinden çıkamaz ve istediklerimizi yazamayız.

O zaman biz de yazabileceğimiz türden konuları seçelim.

Pazar günü Ödemişspor maçında idim. Bir dönem sıkı takip ettiğim Ödemişspor maçlarını son dönemde bırakmıştım.

Bırakma nedenlerimden biri; maçların zevk vermemesi, ikincisi Ödemişli oyuncuların yok denecek kadar az olması, sonuncusu da zaman sorunu idi.

BAL yani Bölgesel Amatör Lig'de mücadele eden Ödemişspor, son maça lider girmişti. Grubun iddialı ekiplerinden Çal Belediyespor, Ödemiş'e geliyordu ve Ekim ayı başında Çal'da yapılan maç 1-1 sona ermişti.

Maçı ikinci yarısından itibaren izlemeye başladım. Skor tabelası 0-0 gösteriyordu ama bozuktu. Ödemiş, ikinci yarıya 0-1 yenik başlamıştı. Stadyum ağzına kadar dolu ve her zaman olduğu gibi ateşliydi. Yenik olduğu için gergin de.

Maçın bitmesine 20 dakika kadar varken tek başına gole giden bir Çallı oyuncuyu orta sahaya yakın bir yerde fiziken engelleyen Semih, kırmızı kartla oyun dışı kalınca taraftarın gerginliği iyice arttı.

Amacım, maçı size dakika dakika anlatmak değil tabi ama bir yere gelmek istiyorum.

O sövgüler ki ne sövgüler…

Yaklaşık üç bin kişinin bulunduğu stadyumda protokol de var, kadın ve kızlar da var, çocuklar da var.

Başta hakemlere, rakip takım oyuncularına ve kendi futbolcularına. Kim denk gelirse, kim o anda hata yaparsa…

İki dakika önce alkışlanan futbolcu ya da hakeme iki dakika sonra ağza alınmayacak belden aşağı sözler.

'Küfür, futbolun doğasında var diyenleriniz olabilir' ama bu normalin çok üstünde. Adam belki hayatında hiç büyük sahada maça çıkmamış ama sanırsın ki futbol profesörü.

Dinde küfüre yer var mıdır? Yok!

Dinde sövmek var mıdır? Yine yok!

Peki bu insanlara ne oluyor da pazar günü stadyumda küfürbaz oluyorlar!

Adam maç izlemiyor, adeta kendinden geçiyor… Ve küfür dışında sarf ettiği tek cümle 'Çık, çık, çık'

Sanki o 'Çık' demezse kimse ceza alanından çıkmayacak. Aslında onu kendisi dahil kimse duymuyor. Kendini daha sonra bir videoda izlese belki gülmekten kırılacak.

Bu toplum nasıl oldu da bu kadar küfürbaz bir insan grubu haline geldi bir araştırma ve tez konusu.

Ve bütün küfürler cinsellik içeriyor.

Bizim üniversite yıllarında bir hocamız vardı. Maç izleyen bir hocasının en ağır sözünün 'Ahlaktan müstafi adamlar' olduğunu söylerdi. Yani 'ahlaktan istifa etmiş'.

Peki sövme, sadece maçlarda mı? Elbette ki hayır…

Adam yolda giderken telefonla konuşuyor ve öyle bağırarak küfrediyor ki etrafında kim var kim yok hiç önemli değil. Ağza dahi alınmayacak, kapağı açılmamış küfür deposu sanki! Oysa hakemlerin ve futbolcuların analarının ve bacılarının hiçbir günahı yok. Taraftar gruplarının liderlerine iş düşüyor.

Hele öğrencilerimiz. Hele kızlar…

Bir şey var eksik! Hem de önemli bir şey…

Ne demiştik başta: 'Mehmet de İslam'ın yayıldığı Ortadoğu'nun ortak adıdır. Vuran da Mehmet'tir vurulan da…'

Lütfen biraz sağduyu…

Bize göre küffar; ABD, Rusya ve AB'dir.

Küffarın ürettiği silahlarla Mehmetlerin coğrafyası yanıyor!

Bakmadan Geçme