Korona salgını
Hz. Allah, Kur’an’ı Kerim’de, “Ey Rabbimiz! Bize bu dünyada da ahirette de iyilik ver…” (Bakara, 201)...
Hz. Allah, Kur'an'ı Kerim'de, 'Ey Rabbimiz! Bize bu dünyada da ahirette de iyilik ver…' (Bakara, 201) ayeti ile musibet ve hastalıkları değil, afiyet istemeyi öğretmektedir. Enes b. Malik, Allah Resulü'nün bu duayı çok tekrarladığını aktardığı gibi (Buhari, Deavat, 55) Hz. Peygamber (s.a.v.), hasta olanlara da bu duayı okumalarını tavsiye etmiştir. (Tirmizi, Deavat, 71/3487)
Müslüman'a düşen; musibet ve hastalık istememek, bunlara karşı tedbirli olmak, başımıza kötülük geldiğinde de çaresine bakmak, afiyet için dua etmek ve sabır göstermektir.
Hz. Ömer devrinde 'Kara ölüm' diye anılan ve Mezopotamya bölgesinde etkili olan veba salgını meydana gelir. Adını ilk görüldüğü yer olan Kudüs'ün 33 kilometre kuzeybatısındaki Amvas'tan alır. Aralarında Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve Muaz b. Cebel gibi komutanların da bulunduğu 25 binden fazla Müslüman hayatını kaybeder. (İbn Kesir, VII, 79)
Bölgenin komutanı olan Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, salgına karşı halkı yatıştırmak için hutbede bu salgının Allah'ın bir hediyesi olduğunu belirterek Allah'ın bu hastalığı kendisine nasip etmesi için dua ediyordu…
Hz. Ömer, hastalığın etkili olduğu günlerde Şam bölgesine gittiğinde Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve beraberindekiler, kendisini karşılayarak ona veba haberini verdiler… Yola devam etmek, ölüme gitmek demekti…
Bunun üzerine Hz. Ömer, vebanın olduğu Şam'a gitmekten vazgeçerek geri döner. Ebu Ubeyde, Hz. Ömer'e 'Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?' diye sorunca Hz. Ömer, onun böyle bir soru sormasına şaşırmış olmalı ki ona:
'Ey Ebu Ubeyde! Keşke bunu senden başkası söyleseydi. Evet, Allah'ın bir kaderinden yine Allah'ın bir diğer kaderine kaçıyorum. Senin develerin olsa, bir tarafı verimli, diğer tarafı çorak bir vadiye girseler; verimli vadide otlatsan Allah'ın kaderiyle otlatmış, çorak vadide otlatsan yine Allah'ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?' (Buhari, Tıb, 30) diye cevap vermesi günümüz korona salgınına karşı takınmamız gereken tavrı bize öğretmektedir.
Daha hastalık gelmeden onu Allah'ın bir hediyesi görerek tedbiri elden bırakmak, Kur'an ve sünnete aykırıdır. Ölüm ve hastalık nasıl bir sınav ise sağlıklı kalmak ve bu bunun için mücadele etmek de bir sınavın bir parçasıdır.
Bela ve musibetlere maruz kalmamak için üzerimize düşenlerin yapılması fiili (eylem) duamız, Peygamberimizin sıkça tekrarladığı ve tavsiye ettiği, 'Ey Rabbimiz! Bize dünyada ve ahirette iyilik ver…' ayeti kavli (sözlü) duamız olsun…
Hafife alarak veya ifrata düşerek değil, teenni ve tedbir ile hareket etmek, İslami/nebevi olandır…