Kore Gazisi Şerif Ali Çeki'ye

2017 yılında Küçük Menderes Gazetesi’nde işe başladığım dönem arşivime göz atarken harikulade bir haber dikkatimi çekti....

2017 yılında Küçük Menderes Gazetesi'nde işe başladığım dönem arşivime göz atarken harikulade bir haber dikkatimi çekti. O dönem yönetmenliğini Can Ulkay'ın yaptığı, başarılı oyunculukları ve konusuyla herkesi ağlamaktan halsiz düşüren Ayla, henüz sinemalardaydı. Ödemiş Cep Sineması'na da düştü, millet koşa koşa gidiyor. Duyuyorum, ben de gideceğim ama vakit yok. Bir akşam hiç unutmuyorum bir avukat ağabeyim aradı. 'Ece koş, çabuk sinemaya gel. Burada sana harika bir haber vereceğim' dedi. Soru sormadım. Giyindim, evden çıktım. Sinemaya geldim. Ağabeyim mesaj attı: 'Bekle. Araya gireceğiz. O zaman göstereceğim' dedi.

***

Merakla bekledim. Arada içeri girdim. Avukat ağabeyim, eliyle bir amcayı gösterdi: Kore Gazisi Şerif Ali amcayı… Ayla'yı izlemeye gelmiş Kore Gazisi Şerif Ali amca… Ayla'yı masmavi gözleriyle görmüş, 87 yıllık yaşamının bir yerinde şimdilerde kırış kırış olan elleriyle okşamış Ayla'yı. Film arasında yanına yanaştım. Gazeteci olduğumu söyledim. Torunu yer verdi hemen bana. Oturdum koca bir tarihi çınarın yanına ve anlatmasını istedim. Sonrası arşivimden:

– Ne zaman gördün Ayla'yı?

– Ayla'yı 1951 senesinde gördüm. Astsubay Süleyman Dilbirliği onu yanında taşıyordu, öyle gördüm. Ben topçuydum, Süleyman Dilbirliği muharebeciydi. Ara sıra buluşurduk. Ayla, Süleyman Astsubay'ın yanından hiç ayrılmazdı. Ana baba yok, ölmüş. Türk askerini ana baba edindi çocuk.

– Kaç defa gördün Ayla'yı?

– 20-25 defa gördüm.

– Filmde Ayla'yı canlandıran Kim Seol, Ayla'ya benziyor muydu?

– Tıpkısıydı. Yalnız görmediğimden bu yana toparlanmış, kilo almış. Ben gördüğümde çok zayıftı.

– Türk askerlerinin Ayla diye seslendiği Kim Enjua, bir röportajında çekingen bir çocuk olduğunu söylemiş, öyle miydi sahiden?

– Kesinlikle değildi. Ayla, çok sempatik ve çok cana yakın bir çocuktu. O savaş ortamında bile herkesi güldürür, mutlu ederdi.

– Türkçe biliyor muydu?

– Evet. Çok zekiydi. Kısa zamanda Türkçeyi öğrenmişti.

– Filmde yansıtılanların tamamı gerçek mi?

– Yarısı gerçek, yarısı değil. Ayla ile astsubayın Kore'ye gidip eğlendiği sahnesinde gösterilen yerler, o zamanlar yoktu. Kore'de öyle yüksek binalar yok. Onlar buralardan çekilme.

– Oyuncuları beğendin mi?

– Ne diyelim. Beğenelim diyelim.

– Ayla ne yer, ne içer, nerede kalırdı?

– Ayla nerede yatardı bilmem orasını görmedim ama zaten yediklerimiz belliydi. Bulabilirsek Amerikan sucuğu, kuru fasulye, sabahları da istediğimiz kadar yumurta ve süt ile beslenirdik.

1929 doğumlu Kore Gazisi Şerif Ali amcayla kısacık bir zamanda geçmişe yolculuk yaptık. Eminim konuşulacak daha çok şey vardı fakat film başlıyordu. Kim bilir neler aklına düştü kahraman savaşçının. Gençliğinin baharında başka bir ülkeye gidip düşmanla savaşan yalnızca bedeni miydi? Şerif Ali amca ve onun gibi olanların yüreğini beyaz perdeye taşımışlardı düpedüz.

Hiç soramadım ama

Heyecanlanmış mıydı acaba?

Elleri buz gibi olmuş, Ayla'yı canlandıran miniği görünce o günler aklına gelip gözleri dolmuş muydu?

***

Arşivimin en güzel röportajlarından biridir paylaştığım. Videosu da var elimde. Toyluğumla, heyecanımla soruyorum sorularımı. Gözlerimi gözlerinden ayırmıyorum. Geçmişle yüzleşiyorum o an. Şerif Ali amca nasıldır, iyi midir şimdilerde bildiğim yok ancak bana bunu yaşattığı ve sizinle yıllar sonra anı olarak paylaşmamı sağladığı için binlerce teşekkür, hem ona hem de ailesine…

***

Ayla'ya gelince, o günden sonra hemen gittim. İzledim, ağladım. Şerif Ali amcanın anlattıklarını anlamlandırmaya da çalıştım ve nitekim tüm duygularımla kendimi vere vere izledim filmi. Ne zaman da görsem Ayla'yla ilgili bir şey, Şerif Ali amcayı, o anki telaşımı hatırlarım. Bazı şeylere sıradan bakmak yerine farklı durumlarla karşılaştığımızda başka başka değerler katmak, anlamlar yüklemek çok önemli. Bir kokunun, bir sesin, bir parfümün, bir kalemin hatta bir filmin kalbi yok belki ama ruhu var. Yeter ki anlam katmayı bilin.

Bakmadan Geçme