Kıssadan hisse, iki hikaye
Yaşlı marangozun hikayesi Yaşlı bir marangoz, uzun yıllar aynı yüklenici ile birlikte çalışır. Yorulduğunu ileri sürerek...
Yaşlı marangozun hikayesi
Yaşlı bir marangoz, uzun yıllar aynı yüklenici ile birlikte çalışır. Yorulduğunu ileri sürerek emekli olmak istediğini bildirir. Doğal olarak yüklenici, iyi bir marangozunun emekliye ayrılmasına üzülür. Marangozun bu isteği karşısında yüklenicinin yapacağı bir şeyin olmamasına rağmen kendisinden bir iyilik olarak son bir ev daha yapmasını rica eder. Marangoz, istemeyerek kabul eder ve gönülsüz işe girişir. Ne var ki gönlünde bir an önce emekli olma düşüncesi vardır. Bu nedenle kendini tam olarak işe veremez. Bir an önce bitirmek için baştan savma bir işçilik ve kalitesiz malzeme kullanır.
Ömrünü mesleğine adamış bir marangozun son yaptığı evi böyle bitirmesi gerçekten bir talihsizlik oldu. İş bittiğinde yüklenici evi incelemek için geldiğinde dış kapının anahtarını marangoza uzatarak:
-Buyur usta, bu ev senindir. Bugüne kadar verdiğin emeklerden dolayı benim sana hediyemdir. Senin sayende çok paralar kazandım, çok insanların duasını aldım. Ben de seni şimdi mutlu etmek istiyorum. Hakkını helal et, benden yana helali hoş olsun. Güle güle oturun. Ananın ak sütü gibi helal olsun.
Marangoz şaştı kaldı. Ne diyeceğini bilemedi. Derin düşüncelere daldı. Keşke bu yapmış olduğu evin kendi evi olduğunu baştan bilseydi. O zaman böyle baştan savma iş yapar mıydı? Böyle kalitesiz malzeme kullanır mıydı?
***
Marangozun siz, yaptığınız evlerin de hayatınız olduğunu düşünelim. Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar örersiniz. Hayatınızı kendiniz şekillendirirsiniz. Bugün yaptığınız davranış ve seçimler, yarın yaşayacağınız evi kurar. Yaptığımız her işi kendimize yapıyor gibi yaparsak hayal kırıklığına uğramayız. Seçtiğimiz her şeyi de kendimize seçtiğimizi asla unutmamalıyız. İyi seçelim ki sonra pişman olmayalım.
Bir yüklenici hikayesi
Adamın biri, bir yükleniciden ev satın almış. On beş yıl oturduktan sonra evin sıvaları dökülmeye, kapısı penceresi çatlamaya başlamış. Baştan savma yapılan işçilik ve kalitesiz malzeme kullanımı açıkça belli oluyormuş. Ev, baştan sona dökülmeye başlamış.
Adam şaşkın. Evi alırken yüklenicinin sözlerini anımsamış:
-Hep kaliteli malzeme kullanıyor, itinalı iş yapıyoruz. İyi bir mimarlık hizmetimiz, dört dörtlük kontrol sistemimiz var. Bütün denetimlerimizi yaptırıyoruz. Size vereceğim evde yıllarca gönül rahatlığıyla oturur bana dua edersiniz. Allah bizi bu güne kadar mahcup etmedi, bundan sonra da mahcup etmez inşallah. Alın bu evi, garantisi benim. Yıllarca yüz yüze bakacağız. Size kötü ev verir miyim?
Adam, acı acı gülümsedikten sonra yükleniciyle konuşmaya karar verir. Telefon eder, randevu alır. Konuştukları saatte yüklenici adamın evine gelir. Adam sinirlidir ama belli etmez. Evin bütün dökülen yerlerini gösterdikten sonra:
-Hani siz itinalı iş yapıyor, kaliteli malzeme kullanıyordunuz? Bu kadar süre içinde evim ne hale bak! Bu normal midir? Ne diyeceksiniz bu işe?
-Haklısınız ama bunda benim suçum yok. Ustalar beni kandırdı. Bir dahakinde telafi ederiz. Kusura bakma, senden özür diliyorum. Şimdi sana başka bir ev daha vereyim. Bu evi de tamir ederiz. Kiraya verirsin.
***
Şimdi soru şu: Bir daha ev satın almak isteseniz bu yükleniciden ev satın alır mısınız?
On beş yıldır ülkeyi yöneten bir parti, daha görev süresinin bitmesine bir buçuk yıl varken erken seçim kararı alıyor. Neden? Ülkenin geldiği durum iyi değil. İyi olsaydı görev süresini doldurmaz mıydı? Ülkeyi bu hale getiren partiye üç dönem görev verdik. Bir daha görev verir misiniz?
Sevgi, saygı ve mutluluklar.