Kırlangıç mevsimi

Bu mevsim, bilinenin aksine kırlangıç mevsimidir. Kırlangıçlar, bir bahar bahçesindeki çiçekler gibi doldururlar gökyüzünü. Sabah kalktığımda...

Bu mevsim, bilinenin aksine kırlangıç mevsimidir.

Kırlangıçlar, bir bahar bahçesindeki çiçekler gibi doldururlar gökyüzünü.

Sabah kalktığımda ilk işim, balkona çıkmaktır. Yeşil bir denizi andıran Ahrandı yamaçlarındaki çamların dal uçlarının biraz daha göverdiğini görmek, yeni bir günün umudunu arttırır bende.

Çokluk o tepeyi gökyüzündeki akça akça bulutlar süsler.

Kuşlar ki onlar, her sabah neredeyse aynı saatte uyanırlar. Gökyüzündeki rakslarına başlamış olurlar.

Açarım camı, pencereyi. Bütün o terane, açtığım camdan içeri dolar.

Kuşların söylediği gökyüzünün türküsü müdür yoksa ağaçların mı bilemiyorum.

Belki bir karıncanın, belki bir sincabın yahut bir ağaçkakanın öyküsü de olabilir elbet.

Anlattıkları her ne ise bana dünyanın en güzel sesi, en güzel nağmeleri gelir.

Üstelik bir bedel ödemenize de gerek yok. Hani bir meşhur filozofun sözü vardır, 'Gölge etme, başka ihsan istemem' diye.

İnsanlar onlara gölge etmesinler, onların huzurlarını kaçırmasınlar yeter.

Ama nerede…

Elinde bir değnekle o küçük sevimli yuvaları yıkmaya çalışanları mı ararsınız, ecir naylon poşet yumağıyla yuvanın girişini kapatmaya çalışanları mı? Her türden insan elbette ki var.

Geçen gün Saraçoğlu Stadyumu'na öğrencilerimle okul maçını izlemeye gitmiştik.

Boş su şişelerinden tutun da çekirdek kabuklarına, kullanılmış kağıt mendillere kadar her şey var. Öylesine kirli, öylesine kirletilmiş.

Her şeyin bir adabı var. Bir şey yemenin, bir şey içmenin de adabı var. Ve bunu herkes bilmek, uygulamak zorunda.

Çevresini fütursuzca kirleten insanların duvarı kirletiyor diye o minik güzelliklerin yuvalarını yok etmeye çalışmalarını anlamak, elbette ki büyük bir muamma.

Sonbaharda da dökülen ağaç yapraklarının çevreyi kirlettiğini düşünüp ağaç kesenlere siz de rastlarsınız.

Oysaki yaprak, doğanın bir parçasıdır.

Bir çekirdek kabuğu, bir boş şişe, bir izmarit değil.

En büyük temizlik, insanın düşüncelerinde başlar. Kirli ve ikiyüzlü, içtenliksiz duygu ve düşüncelerden arınmak insanı güzelleştirir.

Bir şiirle noktalayalım.

ekmek arası şiir

şeytan uçurtmaları yapardım

çocukluğumda

bir ak kağıttı gövdesi

kuyruğu

ak bir kağıt…

ekmek arası

salça günleriydi

iki sap yeşil soğan

hangi kapıyı çalsan

ardındaydı

o vakitler

mutluluk…

eve geç kaldığım

anlara sığardı

bütün hayaller

sokak

oyundu

sokak dostluk

sokak

arkadaşlık…

hiç kimse

aç kalkmazdı

soframızdan

ardımızca dolanan köpek de

otururdu

kedi de

yüreğimize

gazoz kapağı

tabaklar

dolu dolu

cam kırığı

kaselerden taşardı sevi…

can kırığımız yoktu

kanatan

içimizi…

gençken

ekmek arası

şiirdi

zaman

Göksu'ya giden yollarda

savruldu

düşlerimiz…

büyüdükçe bildik

kirliydi insan

en büyüğünde de yunsa

ırmakların…

çokluk

bir damla su

değmezdi

yüreğine…

ekmek arasına

aşk koyabilseydik

çokça insandık

çokça

çocuk

çokça

mutluluk…

ben

ekmek arasına

hep seni koydum

şiir gibi

aşk gibi

ve

varlığını

varsıllığım bildim

nefesini

varsıllığım…

Bakmadan Geçme