Kemalizm ve Atatürkçülük üstüne
'Hıristiyan' kelimesinin tam karşılığını çok sonraları öğrendim. Halbuki bu kelimenin anlam karşılığını ilk aldığım din derslerinde...
'Hıristiyan' kelimesinin tam karşılığını çok sonraları öğrendim. Halbuki bu kelimenin anlam karşılığını ilk aldığım din derslerinde öğrenmem gerekirdi. Buradan şöyle bir sonuç da çıkarabiliriz: Türkiye'de din dersleri; dünyadaki dinlerin değil, sadece İslamiyet'in ne olup olmadığı çerçevesinde bir programa sahiptir.
Hıristiyan kelimesi, eski Yunanca 'khristianos' kelime kökünden geliyor. Bizim İsa olarak söylediğimiz kelime, Yunanca'da Khristos (Hristo) olarak söyleniyor. Hıristiyan; İsa'ya bağlanan, onun yolundan giden, Hazreti İsa'yı peygamber olarak kabul eden, İsa Peygamber'in öğretilerini izleyen, Tevrat, Zebur ve İncil'in tanrı sözü olduğuna iman eden, özellikle batı ülkelerinde yaşayan kişi anlamındadır.
İsevi de öyle. Muhammedi de Hazreti Muhammed'in dininden, ümmetinden olan kimselere verilen addır.
Örneğin, Hazreti Mevlana da 'Değerli efendimiz / önderimiz' anlamındadır.
Günlük hayatta kullandığımız birçok kelimenin anlamını bilmiyoruz.
Örneğin feminizm… Femen, kadın demektir. Buradaki 'izm' ya da 'ism' eki de Türkçe'deki '-cılık, -cilik' anlamındadır. Kadıncılık ya da kadın haklarından yana anlamına gelir.
Feminizmin tek bir tarifi yoktur.
Hümanizm, insancılık demektir. İnsanı ön plana çıkaran düşünce akımı.
-İzm/-ism, İngilizcede '-cılık, -cilik' anlamında kullanılır ve kelime sonlarına gelerek geldiği ismi bir akımın, bir fikir yumağının adı haline dönüştürür. -İzm'in Türk dilindeki karşılığı -cılık, -cilik, -culuk, -çülük vb. ekleridir. Birçok örnek verebiliriz.
Aynı gazetede yazan arkadaşlarım veya yazarlarla polemiğe girmek istemem ama geçtiğimiz salı günü sayın Ümran Yalçın Gökboğa'nın 'Kemalizm mi Atatürkçülük mü?' başlıklı yazdığı yazıya gelmek istiyorum.
İlgili yazıda katılmadığım en önemli yeri hatırlayalım önce:
'Eğitim ve kültürde çağdaş bir seviyeye gelmek, onun için vazgeçilmez bir emeldi. Herkese hitap eden, yaraları saran Atatürkçü fikri, ne ilginçtir ki 1938'den sonra yerini Kemalizm'e bırakacaktı. Atatürkçülük demek, diplomatik yöntemler ile sorunların üstesinden gelebilmek, yurdunda ve dünyada barışçıl olmayı başarmaktı. Bunun için komşularla uzlaşı şarttı. Oysa ki Kemalist söylemlerde çatışma, ötekileştirme ve savaş dili hakimdi. Son yıllarda Kemalizm'e özlem duyanların sayısı az değil. Yakinen konuştuklarım var. Atatürkçülüğü eleştiren, ADD'lere öfkelerini gizlemeyen bir zümreden bahsediyorum. Düşüncenin her türlüsüne saygı duymamız mümkün fakat Kemalist öğreti, şiddet içerikli bir söyleme sahip. Bugün kalkıp da Kemalizm taraftarlığı yapan kişilerin ister istemez saldırgan, savaşçı olduklarını görüyorum. Bu zümre de yine kendi içerisinde sağ Kemalistler ve sol Kemalistler şeklinde genel anlamda ikiye ayrılmış durumdadır.'
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderlerindendir. Herkesin bildiği gibi Atatürk, yönünü batı uygarlığına çevirmiş, devrimci bir liderdir. Bu köşe yazısında Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti için yaptıklarını saymayacağım, zira bu köşeye sığdırmam mümkün değildir.
Sözlüklere göre İslam dininde mezhepler; İslam dininin anlaşılması, yorumlanmasını sağlayan bir çeşit düşünce farklılıkları olarak ortaya çıkmıştır. Adlarını da çoğunlukla önderlerinden almıştır: Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife'dir. Şafii mezhebinin de kurucusu İmam Şafi'dir.
Dünyadaki farklı düşünce akımlarının da kendilerine özgü adları vardır.
Monarşi, padişah yönetimine verilen addır. Adını bir kimseden almaz.
Demokrasi, monarşiye göre halkın yönetime daha çok katıldığı bir sistemin adıdır. Onun da adı bir kimseden gelmez. Kapitalizm de para ve sermayeyi ön plana alan bir sistemdir. Komünizm ise adını 'ortak üretim ve tüketim' anlamına gelen Komün'den almıştır.
Atatürk, demokrasiyi temel alan bir düzen için mücadele etmiştir. Emperyalizme başkaldırmış, dünya uluslarına örnek olmuş bir liderdir. Cumhuriyetimizin kurucusunun asıl adı Mustafa'dır. Kemal, ona öğretmeni tarafından verilmiş ikinci addır.
Marksizm'deki Marks, Alman düşünürü Karl Marks'tan gelir. Marks soyadıdır.
Bonapartizm, adını Fransız asker Napolyon Bonapart'tan alır. O da soyadıdır.
Leninizm, adını Rus lider Vladimir Lenin'den alır.
Kemalizm de İngilizlerin koyduğu bir isimdir. İngilizler, önceleri Kemal'in çeteleri, daha sonra Kemalist Bendit (haydutlar) en sonunda da Kemalist Army (ordu) demişlerdir.
İngilizler, Mustafa Kemal'in düşünce ve uygulamalarına, muhtemelen soyadı sandıkları ikinci adından dolayı Kemalizm demişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti'nde soyadı kanunu 1934'te çıkmış, Mustafa Kemal'e de Atatürk soyadını TBMM vermiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında da Türkiye'de Kemalizm adı kullanılmış fakat bu ad, daha sonraları Atatürkçülüğe dönüşmüştür.
Kemalizm ve Atatürkçülük arasındaki ayrım katılık veya yumuşaklıktan değil, suni yani yapay bir ayrımdır.
Ancak Atatürk'ü ve onun düşüncelerini anlama ve kavrama, kişiden kişiye farklı olabilir. Örneğin, 1980'de ABD'nin desteği ile askeri darbe yapan Kenan Evren de Maoculuktan evrilen Doğu Perinçek de kendilerini Atatürkçü olarak tanıtırlar.
İran, Irak, Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkeler de İslam anlayışı temel alınarak yönetilen ülkelerdir. Tek bir İslam anlayışı olmadığı gibi tek bir Atatürk anlayışı da yoktur. Ama Hazreti Muhammed ve Mustafa Kemal Atatürk tektir.
Dolayısıyla Kemalizm ve Atatürkçülük ile kastedilen aynı şeylerdir. İsimlerden biri İngiliz kaynaklı, diğeri de Türkçe kökenlidir.