Kaymakçılı Paşaoğlu lakaplı 88 yaşındaki Halil İbrahim Didim
1938 yılında belde belediyesi olmaya hak kazanan, 2014 yılında 6360 sayılı Büyükşehir Yasası'yla belde belediyeliği son...
1938 yılında belde belediyesi olmaya hak kazanan, 2014 yılında 6360 sayılı Büyükşehir Yasası'yla belde belediyeliği son bulan, Ödemiş'in 15 kilometre doğusunda tarım ve hayvancılıkla geçinen güzel mahallemiz Kaymakçı'dayım. Deve sucuğu satıyorum. Saçları ağırmış, beli bükülmüş, dişleri dökülmüş yaşlı bir amca, yaklaşarak tezgahımdaki deve görsellerine bakmaya başladı ve zor duyulacak bir şekilde ah çekti. Bana dönerek anlatmaya başladı. Diksiyonu düzgün ve yaşadıklarını tarih vererek anlatıyordu:
'1934 doğumlu, dört çocuk ve iki torun sahibiyim. Kaymakçı, 1938 yılında belde belediyesi olduğunda dört yaşındaydım. Babam deveciydi, ben de ilkokulu bitirdikten sonra devecilik yapmaya başladım. İzmir'de gitmediğim, deveyle yük götürmediğim yer yoktur. 24 sene devecilik yaparak ailemi geçindirdim.
Bak evlat, deveyle yaşadığım bir olayı anlatayım. 25 yaşlarındaydım. Bir gün devemin bakımını yaparken deve, beni sırtımdan yakalayarak havaya kaldırdı ve silkelemeye başladı. Ben bağırıyordum, orada bulunan arkadaşlar beni kurtaramıyordu. Orada bulunan develerimizden biri, ipini kopararak beni yakalayan deveye saldırdı. Onlar kavgaya başlayınca deve, beni ağzından bıraktı. Ben yere düşünce de arkadaşlar beni kurtardı.
Ben, 1961 yılının mart ayında evlendim. Eşimi taksiyle kız evinden aldılar. Ben, develere çeyizimizi yükledim. Develerin önünde yaya olarak çeyizimizi getirdim. Evlenmeden önce eşimi hiç görmedim.
Bazıları, devenin bütün organlarının faydalı olduğunu söylüyorlar. Sidiğini bile içiyorlar. Ben ise etini, sucuğunu yedim. Sağlığımı moralime borçluyum. Hiçbir zaman moralimi bozmadım. Eşimin, evlatlarımın, torunlarımın sağlığı çok şükür iyi. Ben, evlatlarımın desteğiyle moral buluyorum.
Anlattığım gibi 24 sene deveyle yük taşıdım ancak Türkiye'de ulaşım, haberleşme çok gelişti. Artık hayvanlarla nakliye devri bitti. Develeri sattım, bir benzinlikte pompada çalışmaya başladım. Elektrik olmadığından pompayı elle çeviriyorduk. Benzinlikte çalışmamla Sosyal Sigortalar'dan emekli oldum.
Hayatta çok şey gördüm, 88 yaşına geldim. Bir gün Kaymakçı'dan Bozdağ Çavdar Yaylası'na Musa Çavdar'ın amcasının göçünü götürüyordum. Götürdüğüm eşyaların içinde altınlar varmış, hiç bakmadım. Yükü develerden indirdim ve geri döndüm.
1957 yılının haziran ayında asker oldum. Dört ay Ankara'da, altı ay İstanbul'da, iki ay Seferihisar'da muhabereci olarak askerlik yaparken 5000 asker, gemiyle Kore'ye hareket ettik. Bir ay gemide yolculuk yaptık. Bir sene Kore'de kaldık ve Japonya'da da beş gün kalıp Türkiye'ye döndük.
Hiç yemek seçmem, her yemeği yerim. Yoğurdu çok severim, bol bol yerim. Allah; dünyada hayırlı evlat, hayırlı avrat, hayırlı devlet versin' diyerek sözlerini noktaladı. Bize de hayırlı işler temennisinde bulunmayı unutmadı. Ben de Halil İbrahim amcaya Allah'tan sağlık diliyorum.