Kafam yerinde değil
Nasılsın? Bana bedeninden, ağrıyan dizlerinden, titremeye başlayan ellerinden dem vurma. Ağırlaşan bedeninden de söz etme. Onlar...
Nasılsın? Bana bedeninden, ağrıyan dizlerinden, titremeye başlayan ellerinden dem vurma. Ağırlaşan bedeninden de söz etme. Onlar yaşın gereği ve yaşlılığın getirisi. Her yeni gün bir öncekini aratıyor belli bir rakamdan sonra bunun bilincindeyiz, sen de ben de. Hep diyorduk ya yaşımızın iyisi olalım diye. Öyle işte, yaşımızın iyisi miyiz ona bakmalı. Değilsek bile öyle olduğumuzu düşünerek yol almaya bakalım olur mu?
Hoş sen kabullenmeyi bilirsin. Kabullendiğini düşünüyorum bedenini, yeni dünyanı, yeni hallerini. Algılamaların değişmiş belli ki. Bunlar da yaşın getirileri. Bunları da kabullenmişsin öyle görünüyor. Yaşlılık kolay değil elbette. Bunu yadsıyamam. Bu halleri kabulleniyoruz beraber.
Dedim ya sen bedenindeki yavaşlamalardan dem vurma. Dindi mi gönül ağrıların ondan haber ver. Sormuyor mu kimse hatırını? Arasın diye beklediklerin kendi meşguliyetlerinde, kendi dertlerinin ardından mı koşuyor? Onları da öyle mi kabul etsek ne? Dünya değişti cancağazım. Senin bıraktığın noktada durmuyor. Bir garip hallere büründü. Hani içe çekilmişti insanlık zorunlu olarak. Süreç bitirilince yeniden akış başlayınca hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Geri dönüş farklı algılar, farklı bakış açıları, farklı yaklaşımlarla dönüşüme sebebiyet verdiği için yaşam da değişti. Ama değişmeyen bir şey var yine herkes yetişememekten dem vuruyor. Süreçte dünyanın hızı mı arttı ne? İnsanların isteklerine, hırslarına, koşturmacalarına kaptırdı herhalde kendini. Koşturuyor. Onun da yaşlanması gerekmiyor muydu? Süreçten payına düşeni çıkartıp yavaşlaması…
'Nereden çıktı bu söylemler şimdi?' diye söylenebilirsin elbette. 'Yaşlanıyoruz işte de, geç' diyebilirsin. Ama gel gör ki gönül yaşlanmıyor bedenle aynı orantıda. Ondan soruyorum. Senden yola çıkarak sana soruyorum. Sana bakınca görüyorum ki gerçekten gönül yaşlanmıyor bedenle birlikte. Onu yaşlandıran kırılmışlıklar, incinmişlikler ve yerini şaşırmış sözcükler. O sözcükler yerini bulamadığı için de bir türlü geçmiyor ağrılar. O sarsak sözcükler yüzünden altı üstüne geliyor hayatların. Onlar yüzünden dağılıyor, savruluyor insanlar, duygular, düşünceler, düşler…
Her neyse. Sen nasılsın bu aralar? Geçti mi gönül ağrıların? Onlardan bahset…
topla
bir ben
bir de benden içeri
bir sen
bir de senden öteye
mavi gök
kırmızı düş
kaygan zemin
bir damla
bir damla daha
garson
kafam yerinde değil
hesap lütfen